Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP liderinin “adalet yürüyüşü” devam ediyor, İstanbul başta olmak üzere farklı illerde de protesto gösterileri var. Yani bugüne kadar sokağı hareketlen-diremiyor diye eleştirilen Kılıçdaroğlu, Türkiye’de daha önce hiç yaşanmamış eylem tarzıyla bir ivme yakalamış durumda. Dahası, görsel ve yazılı medyada yer bulamamaktan yakınan CHP üç gündür hem içeride hem de dışarıda gündemde. Ve bu durum daha günlerce de devam edecek. Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul Milletvekil Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından Ankara-İstanbul güzergâhında başlattığı “Adalet yürüyüşü”ne CHP adına “ataleti atma yürüyüşü” de denilebilir. Nitekim dün konuştuğum parti içi yönetim ya da muhalefetten her CHP’linin görüşü de bu yöndeydi. Şöyle diyorlardı:
“Kemal Bey ilk defa doğru bir karar aldı. Halkın, dünyanın dikkatini buraya çekecek ve bu 23 gün sürecek, yani gündem olacak. Enis Berberoğlu tahliye olsa bile yürümesi gerekir. Bu, CHP’nin toparlanması, kendine gelmesi için can suyu olabilir.
CHP ilk kez sözden çıktı, eyleme geçti. Bu, partinin iç dinamiklerinde büyük bir hareket getirir. CHP’yi geçmişiyle buluşturur, o geçmiş şimdiki genç nesle bir hareket sağlar. Bu da partiye bir dinamizm getirir.
Muhalefet sadece Meclis’te olmak değil ki... Eskiden Kemal Bey’in konuşmalarını televizyonlar, gazeteler vermezken, şimdi veriyor, yurt dışında da veriliyor. Daha çok muhalefet yapılıyor, zaten Meclis’te de görevli bırakılmış durumda.”
Bunlar parti içi meselelerin gündemden düştüğünü de gösteren sözler ve CHP adına olumlu gelişmeler. Ancak, bu yürüyüşü ülkenin içinde bulunduğu hassas durum nedeniyle siyaseten ve fikren hatalı bulup eleştiren, tepki gösterenler de mevcut. Özellikle de iktidar ve MHP cenahında. Temennimiz, provokasyona son derece açık olan bu uzun yürüyüşün başladığı gibi barışçıl bir şekilde sonlanması. Çünkü ülke yeni bir krizi daha kaldıracak durumda değil...

15 Temmuz’un kayıp silahları ne oldu?

15 Temmuz darbe girişimine yönelik olarak görülen davalarda ilk karar çıktı, diğerleri de peşi sıra gelecek. Bu arada da FETÖ’ye dönük operasyonlar, gözaltılar sürüyor ama kayıp silah iddiaları ve boyutu hâlâ flu. Darbe girişiminin üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen hâlâ kayıp silah var mı, varsa ne kadar ve de ne tür belli değil. Ya da biliniyor ama açıklanmıyor. Çünkü envanter konusunda çok hassas olan TSK’da her bir silahın, merminin seri numaralarıyla tek tek kaydı mevcut, dahası bunlar birilerinin, özellikle de astsubayların üzerine zimmetli. Dolayısıyla da silahların kışlaya dönüşünden sonra basit bir karşılaştırma işlemiyle kafa karıştıran pek çok soruya yanıt bulmak çok kolay. Tabii döndüyse... Zaten kuşkular ve iddialar da o yönde. Örneğin Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Genel Başkanı Ahmet Keser şöyle demişti(17.12.2016 tarihli yazımız):
“Ordudaki tanklar, toplar, silahlar, askerin su matarası hatta ayağındaki bot ve çoraplar dahi astsubaylara zimmetlidir. Depo kapıları kırılarak, tehdit, ikna ya da operasyon gerekçesiyle alınıp darbe girişiminde kullanılan bu silahlar da astsubaylara zimmetliydi ve bunların bir kısmı kışlaya geri dönmedi. Bu yüzden de üstünde zimmet bulunan astsubaylar çok rahatsız.”
O günden bu yana tam 6 ay geçti, sözü edilen silahların akıbeti hakkındaki soruyu dün bir kez daha Keser’e yönelttim, yanıtı şöyleydi:
“Şu ana kadar görüştüğüm onlarca astsubaydan henüz silahlar geri döndü diyen yok. Hatta bu dönem tayin dönemi, kara kara da düşünüyorlar ne yapacağız diye. Çünkü envanter üzerinden ancak devir teslim yapabilecekler reelde bir devir teslim olmayacak. Savcılıkta emanette olması lazım. Bir de kaybolanlar var. Nerede olduğu, nasıl olduğu bu kaybolanlarla ilgili de dava açılması lazım. Kayboldu deyip bitiremezsiniz ki? Nerede kayboldu, kim kaybetti, kaybeden hangi şartlarda kaybetti?”
Bunlar olayın TSK boyutu; bunun bir de Emniyet tarafı da var. Ve orada da net bir veri yok. Dahası, Ankara’daki bir cinayette kullanılan polis envanterindeki MP5 silahla ilgili zanlının “15 Temmuz gecesi Emniyet önünde dağıtmışlardı, oradan aldım’ şeklindeki ifadesi ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “adalet yürüyüşü” başlatmasından sonra elinde sivillere satışı yasak olan MP5’le poz veren birinin internette paylaştığı fotoğrafla kafalar hepten karışmış durumda. Nasıl karışmasın ki? Ya yarın bir gün orada burada bulunan silahlardan ele geçirilen olur da Ankara’daki olayda olduğu gibi “Polis ya da asker kendinizi koruyun diye verdi” denilirse ve bulunan bütün silahlar için bu ifadeler kullanılırsa... Tabii silahlar FETÖ’nün elinde değilse ve de bulunursa...