Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin büyük bir bölümü deprem kuşağında yer alıyor. Bu yüzden de sürekli sallantı oluyor. Ancak deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini bile bile hazırlıklı olmak konusunu pek ciddiye almama gibi bir başka vahim durum da var. Özellikle de yapıları yenileme-güçlendirme, evdeki eşyaları sabitleme gibi önlemler ile deprem anında neler yapılması, nasıl davranılması gerektiği açısından... Dolayısıyla da her sallantıda büyük korku ve panik yaşanıyor. Bunun son örneklerini de Manisa ve Ankara ile dün geceki Elazığ depremlerinde gördük... Çevre illerde de hissedilen deprem anında yaşananlara ilişkin kamera kayıtlarına baktığınızda yine bilinçsizce kaçışma dışında bir şey yok. Bina içleri ya da açık alanda herkes çılgınca bir yana koşuşturuyor, kapıları söken, pencereden atlayan, masaları devirip birbirini ezen ne ararsan var... Maalesef Elazığ ve Malatya’da can kayıpları da oldu... Deprem anı böyle de sonrası farklı mı? Değil. O kadar acı tecrübeye ve uyarıya rağmen insanlar yine cep telefonlarına yükleniyor ve iletişim sıkıntısı yaşanıyor, dolayısıyla bu da yardım- kurtarma çalışmalarını etkiliyor. Dahası sosyal medyadaki yalan yanlış ya da abartılı paylaşımlarla panik katsayısı daha da artıyor... Nitekim dün gecede aynısı yinelendi. Yani 1999’da yaşadığımız felaket sonrasında “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye verilen sözlere ve art arda gelen uyarılara rağmen sadece bildik konuşma ve panik üzerine kurgulu bir kısır döngüdür gidiyor. Peki ama neden? Soruya Kızılay Genel Başkan Danışmanı, İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu yanıt veriyor:

Haberin Devamı

“Bunların hepsine bir arada cahillik diyoruz. Cahilliğin içinde çürük bina var, sabitlenmemiş eşyalar var ve bir de afet anında ne yapacağını bilmemek var, eğitimsizlik var. Bunların toplamı öldürecek bizi...”

Aslında yapılması gerekenler belli?

“Belli de de insanlarda bir davranış değişikliği olmuyor, o yüzden sosyologları, psikologları falan devreye sokmamız lazım. Bu vatandaşı yatırıp, uyutup, böyle çocukluğuna falan gidip neden bildiklerini yapmıyor, niye depremi 20 senedir konuşmamıza rağmen evinde en ufak tedbiri almadığını çözmemiz lazım. Bu çok önemli bir problem. Herkes deprem uzmanı oldu ama evde bir şey yapmıyor. Parası olan da yapmıyor, eğitimi olan da yapmıyor, olmayan da yapmıyor, ancak konuşuyoruz. İcraat yok yani. Neden böyle olduğunu sosyolog, psikologların çözmesi lazım...”

Haberin Devamı

Paniği azaltmanın tek yolunun deprem anında nasıl davranılacağına dönük tatbikat yapmak olduğunu belirten Kadıoğlu devam ediyor:

“Her tatbikat deprem anındaki travmayı, paniği yüzde 50 azaltıyor. Dolayısıyla, tatbikatlarla deprem anında ne yapılacağının reflekse dönüştürülmesi lazım. İnsanlar afetlerde, travma anında okuduğunu, duyduğunu değil, yaptığı şeyi hatırlar. Ama biz tatbikat yapma özürlüyüz, tatbikat yapmıyoruz. Yapılanların da adı tatbikat, kendisi değil. Böyle bir durum var. Tatbikatlar gösteriş aracı olmuş. Her şeyi mış gibi yapıyoruz. Bunun bir ulusal seferberlik olması, birlik, beraberlik içinde, toplum tabanlı olması lazım.”

Haberin Devamı

Nasıl?

“Aile, birey, okul, müdür herkes sorumluluğunu alıp, eğitim alması gerekiyor. İtfaiyeden yangın söndürme, ilk yardım, arama, kurtarma eğitimi... Bunlar her zaman herkese lazım özellikle de ilk yardım ve yangın söndürme eğitimi. Deprem anında çökme, kapanma yapmayı bileceksin; deprem biter bitmez ilk yardımı, yangın söndürmeyi sen yapacaksın. İlk 30 dakika içinde konu komşuya sen yardımcı olacaksın. Vatandaş buna hazırlıklı olursa büyük bir adım atmış oluruz.”

Özetle; ne zaman olacağını bilerek ya da tartışarak depremle mücadele edilmez. Dolayısıyla, her sallantıdan sonra artık “İstanbul’daki fayı tetiklemiyor” gibi anlık rahatlamalarla durumu geçiştirmek yerine deprem gerçekliğiyle yaşamaya odaklanmak daha doğru. Ki bu konuda neler yapılması gerektiği yapı stoku ve kentleşme için de belli, insanları bilinçlendirme açısından da belli. Ve bunlar uygulandığında, “Çatı üzerime çökmeyecek, okulda çocuğum, iş yerinde ben göçük altında kalmayacağım ya da olası bir felaket anında nasıl davranmam gerekiyor” gibisinden deprem korkularının aşılacağı da açık.