İrticanın sızmadığı yer yok. En tehlikelisi de okullardaki... Devlet bir yığın irtica yuvasını kapattı ama; öğretmen ordusu içinde hala kara kafalılar mevcut. Hedef açık, düşüncesiyle, kitabıyla körpe beyinleri zehirlemek.
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı
Bener Cordan, son iki yılda irticai faaliyetlerinden dolayı 500'den fazla öğretmenin işine son, binlerce öğretmene de ceza verildiğini söylüyor. Cordan, 'Bitiremedik elbette ama; bu bir süreç' diyor. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı
Orhan Özalp ise okullarda okutulan 300'den fazla kitap - derginin irticai, çağdaş anlayıştan uzak olduğu gerekçesiyle yasaklandığını belirtiyor.
Yasal boşluk var
Türkiye'de 550 bin civarında öğretmen var. Müsteşar Bey, bakanlık bünyesinde tümünü izlemek amacıyla özel bir birim oluşturulduğunu vurguluyor. Ancak, irticayla savaşta yasal boşluk olduğundan yakınarak şöyle diyor:
"625 sayılı yasanın 125. maddesinde irticanın net bir tanımı, müeyyidesi yok. Sadece 'kurumda bu işleri yapan görevden çıkarılır' hükmü yer alıyor. Yani okulda hiçbir şey yapmamışsanız sizinle ilgili yapacak hiç bir şey yok. Öncelikle hukuktaki eksikleri gidermek gerekiyor. Yoksa mücadele herkesin kendi tanımına göre olacaktır."
Uyanık olmak gerektiğini vurgulayan Cordan, şöyle devam ediyor:
"Demokratik mücadelenin birinci şartı bu durumdakileri bildirmek. Bu jurnalcilik değil toplumun sağlığı. Korkarak, sindirilerek işler bu hale geldi. Korktukça bu daha da büyür. İrticayla mücadelede doğru tespit ve doğru araçları kullanırsak başarıyla çıkmamamız mümkün değil.
Tüm öğretmenler izleniyor. Birbirini izleyen denetleme mekanizması var. Okul müdürü, ilçe müdürü, il müdürü, teftiş kurulu gibi. En önemlisi de 13,5 milyon öğrencimizin velileri var. Bence en büyük mekanizma o... Diğer kurumlarda kaçak olabilir ama bizde olmaz. Sonunda bu faaliyetin hedefi çocuklarımız. O nedenle en büyük müfettiş
veliler..."
Müsteşar Bey, bazı ders kitapların siyasi ya da ekonomik yöntemlerle onay aldığı iddialarına da şu yanıtı veriyor:
"Yayıncı Mehmet Beşeri bunları bana da anlattı. Kurulda onlarca insan var hepsi zan altında kalıyor. Kendisinden isim istedik, hatta adını gizli tutacağımızı da söyledik. Vereceğim söyledi ama bir daha ses çıkmadı. Eskiden bazı olaylar olmuş. Hatta adam öldüğü halde ismiyle kitap dahi geçmiş. Ama bunları düzelttik."
Sakıncalı kitaplar
İrtica heveslilerinin eğitimdeki diğer silahı da ders kitapları ve dergiler... Bu konudaki tehlikeye dün değinmiştik. Bakalım Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı
Orhan Özalp, ne diyor?
Özalp, öncelikle Türkiye'deki politik dalgalanmalardan etkilenen kurulun son iki - üç öğretim yılından beri Atatürk'çü çağdaş düşünce içerisinde canla başla hizmet verdiğini vurguluyor. 'Bütün emelimiz de büyük önderin devrimlerini sonsuza dek yaşatmak' diyor.
Ya önceki yıllar? Onların tahribatı yok mu?
"Tabi ki; örgütlenme olmuş o zamanlar. 300 tane kitap - dergi iptal ettik. Ama onbinlerce kitap var. İncelemek süre alıyor. Sadece bu eğitim sezonu için yasaklanan kitap - dergi sayısı 150. Komisyonlarımız sürekli çalışıyor. Sızıntı Dergisi senelerce devam etmiş. Bugün ben tamamen iptal ettim. Can Yücel'in şiirlerini dahi ders kitabına koydurdum. Ama bir dönem Hasan Ali'yi dahi ders kitaplarına koymayan bir zihniyet vardı."
Okullarda korsan, yani Talim Terbiye'nin onayı olmaksızın okutulan kitap - dergi olduğuna da dikkat çeken Özalp, şöyle devam ediyor:
"Talim Terbiye'nin adını kullanarak kitap bastıranlar var. Dikkat edilmesi gereken Tebliğler Dergisi'ndeki listede yer alıp almadığı. Yakın zamanda
Ünite adlı bir derginin böyle yayımlandığını tespit ettik. Üzerinde bizim iznimiz olduğunu belirten yazı dahi vardı. Bu konuda öğretmenlere büyük görev düşüyor. Yakında kitap haline getirdiğimiz listeleri de okullara dağıtacağız. Bu arada veliler de çocuklarına okutulacak kitabın belirlenmesinde hak sahibi olduklarını unutmasınlar."
Ve son söz; yeni eğitim yılında velilere büyük görev düşüyor. Tüm öğrenci kardeşlerimize başarı dileklerimle...
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr
