Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İslamköy’deki Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi’ni “en baba" tarihi belgesel diye adlandırmak daha doğru... Hem açılışa katılanlar hem de sergilenenlerin içeriği açısından... Çünkü "950 rakımlı tepede" konuşlandırılan bu "köy müzesi" sadece bir kişinin yaşamı boyunca kullandığı, bu arada kendisine hediye edilen objelerin, toplanarak teşhir edildiği bir yerden ziyade Türk demokrasi tarihinin en çalkantılı dönemlerine damga vuran siyasetçisi Süleyman Demirel'in A'dan Z'ye tüm hayat hikayesi ve politik mücadelesini ortaya koyan belgeleriyle yakın tarihimizin hafızası konumunda... Nasıl olmasın ki?.. 31 yaşında genel müdür, 40 yaşında parti genel başkanı, 41 yaşında başbakan olmuş ve Türkiye'nin çok partili sisteme geçtiği 1946'dan sonraki dönemde, kurduğu 7 hükümetle en çok hükümet kuran siyasetçisi ünvanını taşıyan kişiye ait milyonlarca döküman, belge, fotoğraf ve özel yazışmalar... Zaten Süleyman Bey de müzeyi "Türk demokrasisi ile birlikte büyüyen ve gelişen bir çocuğun, Cumhuriyet’in imkan ve faziletinden faydalanarak, ülkenin kalkınması için sarf ettiği çabanın sergilendiği bir yer. Burada, kerpiç bir köy evinden, devletin en onurlu görevi olan cumhurbaşkanlığı makamına çıkan çocuğun hayatı anlatılıyor" diye tanımlıyor. Müzenin yapımını gerçekleştiren Şevket Demirel'in dediği gibi de burada "dünün fakir Anadolu’su ile bugünün kalkınan Türkiye’sinin mukayesesi" sergileniyor...
***
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in politikaya girmeden önce Devlet Su İşleri'nde görevliyken kendi memleketi için çok şeyler düşündüğü biliniyor. Hatta bir keresinde İslamköy'de çevre gezisi yaparken, birgün dağın delinerek bu ovaya mutlaka suyun geleceğini köylülere söylemiş. Ve gelmiş de... Dün halkıyla, sazı, türküsü ve kemanıyla miting gibi açılışı yapılan Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi de işte bu sularla beslenen elma ve gül bahçelerinin hemen yanıbaşında...
Cumhurbaşkanlığı forslu müzenin yapımında kullanılan taşlar Isparta'nın Yalvaç ilçesine bağlı bir köyden, pencere kenarları ise Sav kasabasından getirilmiş. Müzenin giriş kapısının önünde duran sandık ise halkın oy’unu, yani demokrasiyi tanımlıyor. Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılan balmumu Demirel heykelinin konukları karşıladığı müzenin duvarlarında da Süleyman Bey’in siyasi yaşamının çeşitli dönemlerinde söylediği ünlü sözleri bulunuyor:
“Bizim kavgamızda medeniyeti bulma, arama, ona mutlaka ulaşma gayreti vardır” “Ben kurumuş bir buğday başağının peşinden giden adamım”, “Türk insanının muhtaç olduğu suyu bulmak gayemizdi”, “Çatlamış toprakla mavi gök arasında kavgalarını sürdüren, hazırda hiçbirşeyleri olmayan insanlardık”, “Demokrasilerde çareler tükenmez.”
***
Külliyede Demirel'in anne, babasının yaşadığı ve doğduğu 1920'lerde yapılan kerpiç ev de var. Evi dolaşıyoruz. Girişte taş zemin bir avlu bulunuyor. Avlunun çeşitli yerlerinde yıllarca öncesinden kalma olduğu hemen anlaşılan bakır bakraclar duruyor. Yanıbaşında da gaz lambaları ve tahta kaşıklar. Yer minderleri ise sanki hiç yerlerinden kaldırılmamış gibi. Evin ceşitli yerlerine ise o yıllara ait fotograflar yerleştirilmiş... Demirel’in çocukluğu, gençliği, evliliği... Üst katta da baba Yahya Demirel'in yağlı boya bir büyük resmi var.
***
Karikatürler, müzenin en renkli bölümü. Burada Demirel ile ilgili çizilmiş, yüzlerce karikatür sergileniyor... Altlarında da Türkiye’nin ünlü karikatüristlerinin imzaları.
Onları tebessümle izlerken, siyasette hoşgörünün ne demek olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Hele de günümüzle kıyaslandığında. İşte tüm bunlar da müzenin bir başka amacını ortaya koyuyor:
Demirel'i olduğu gibi göstermek...