Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hafta sonu Edirne’de iki önemli etkinlik vardı:
Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve Kırkpınar Yılın En İyileri Ödül Töreni...
Biri 653 yıldır kesintisiz süre gelen olimpiyatlardan sonra dünyanın en eski spor organizasyonu, diğeri Edirne Belediyesi’nce ilk kez düzenlenen medya, siyaset, sanat, spor, iş ve bilim dünyasının “en”lerinin zirvesi...
Söze Milliyet’i yılın “en iyi gazetesi” ödülüyle onurlandıran tarihi Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı’ndaki törenden başlayalım. Öncelik de tarihi mekanın olsun. Çünkü kesme ve yontma taştan mimarisi, avlusuna develerin girebilmesi için oldukça yüksek tutulan giriş kapısıyla gerçekten etkileyici bir yer. Sultan I. Ahmet’in isteği ile Defterdar Ekmekçioğlu Ahmet Paşa l609 tarihinde yaptırmış. Yakın bir benzeri de Büyükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Kervansarayı’ymış...
İşte böyle bir ortamda saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başladı tören. Önce jüri üyeleri tanıtıldı, sonrasında da 16 dalda “zirveye” layık görülenlere ödülleri verildi.Sıra “yılın en iyi gazetesi” seçilen Milliyet’e geldiğinde de Genel Yayın Yönetmenimiz Fikret Bila’ya ödülünü veren Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’in sözleri onurumuzu katladı:
“Milliyet gazetesinin jüri üyelerince böyle bir ödüle layık görülmesi son derece isabetli. Gerçekten tarafsızlığını her zaman koruyan bu gazetenin seçilmesi beni memnun etti.”
Fikret Bila’nın da dediği gibi biz Milliyet emekçileri için bundan gurur verici daha başka ne olabilir ki. Hele de bugünün Türkiye’sinde...

Gelelim Sarayiçi’ne
Burası da Tunca Nehri kenarında Sultan II. Murat tarafından 1451’de yaptırılan Saray-ı Cedid-i Amire’nin has bahçelerinin olduğu alan. Ve buradaki yağlı güreşler de yüzyıllardır süren bir gelenek, dünyanın en eski festivali. Günümüzde de dünya çapında dikkat ve ilgi çeken bir zenginliğimiz. Bunlar da 653.’üncü organizasyonda gözümüze çarpanlar:
* Pehlivanlar ermeydanında kıyasıya güreşirken, bando eşliğinde çayırda dolaştırılan dev bayrağı, ellerindeki bayraklarla ayakta selamlayan protokol tribünündeki iktidar ve muhalefet milletvekilleri, bakanlar ve belediye başkanlarının “birlik” görüntüleri izlemeye değerdi. Demek ki oluyormuş...
* Pehlivanların büyük bölümü Edirne ve Trakya Bölgesi dışından. Doğal olarak da başpehlivanların çoğu başka illerden. Bu yıl da da başa güreşenler Antalya ve Samsun’dandı.Gülen de Samsun oldu. Bence Edirne Belediyesi bir pehlivan okulu açmalı.
* Yağlanma, cazgırın pehlivanları çayıra salmazdan önceki salavatı, pehlivanların da güreş öncesi peşrevdeki temennası en önemli ritüel. Organizasyonda tüketilen yağ miktarı 2 ton. Tamamı da sızma zeytinyağı. Ayçicek yağı daha ucuz ama göze ve vücuda zarar verdiği için kullanılmıyor.
* Bir başka ritüel de hiç susmayan ve güreş ritmini de belirleyen 20 davul ve zurna. Ekibin biri çalarken, diğeri dinleniyor.
* Güreşen pehlivanları pasif oldukları için yuhalamak anlamsız. Özellikle de baş pehlivanlığa güreşenleri. Çünkü kazanmak için ilk yarım saatte rakibin sırtını yere getirmek şart. Sonrasındaki 10 dakikada ise rakibinden toplam üç puan almak gerekiyor. 40’ıncı dakikadan sonra ise altın puan uygulaması başlıyor ve ilk puanı alan kazanıyor. O nedenle de pehlivanlar işi son sürece bırakıyor. Nitekim bu kez de öyle oldu...