Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tunca BENGİN

       Nesim Malki dosyasını deştikçe yeni bombalar patlıyor. Cinayetin tetikçilerinden Burhanettin Türkeş'in ifadesine göre; Erol Evcil, Edirne - Kapıkule'den yürüyerek giriş yapmış. Sonra da bir taksiye binip İstanbul'a gelmiş. Ve bu iş hepi topu on bin dolara patlamış. Evcil, Mudanya'da konakladığı dönemde de sık sık arabayla dolaşmış. Nasıl aranıyorsa!..
       Yine ifadelerden öğreniyoruz ki; adam yurtdışında bunalıma girmese Türkiye'ye döneceği yok. Almanya'da iki ay birlikte kaldıklarını belirten Türkeş, 'Dil bilmiyordu, sığınacağı ve tanıdığı kimse yoktu. Devamlı otelde kalan adeta bunalım geçiren bir kişi halini almıştı' diyor. Türkeş, Almanya günlerini şöyle anlatıyor:
       "Aklı fikri Türkiye'deydi. Çok belirgin tipi olduğu için tanınma riski yüksekti. Ama ne peruk yakışıyor ne de saçını boyama imkanı oluyordu. Uzun süre sakal ve favorilerinin uzamasını bekledik. Kısmen hafif değişince resmini çektik, hatta göz rengini değiştiren lens taktık. Almanya'da Çeçen grubu olarak tanıdığımız Türklerden sahte pasaport istedik. 500 dolar karşılığında Süleyman Karadağ isimli birinin pasaportunu verdiler. Buna Evcil'in fotoğrafını yapıştırdık."

Alman kadınla yolculuk

       Türkeş, ifadesinde Evcil'in dönüş yolcuğunu da en ince ayrıntılarına kadar açıklıyor:
       "Osman, Alman hanımı ve bir arkadaşıyla Audi marka otobille yola çıktı, Kapıkule'ye geldiklerinde triptik sorunu nedeniyle aracın geçişine izin verilmemiş. Aracı bırakıp Türkiye'ye giriş yapmışlar. Daha sonra bir taksi ile İstanbul'a gelip Hüseyin Silahçı'nın evine gitmişler. Osman, Alman eşi ile birlikte bir gün sonra geri döndü. İş karşılığı bizden aşırı para da istemediler. Sadece yol parası ve harçlık verildi. Bu da tutsa tutsa on bin dolar olur."
       Gelelim Mudanya günlerine; kendisinin de bir süre sonra Üsküp üzerinden Türkiye'ye giriş yaptığını söyleyen Türkeş, devam ediyor:
       "Mudanya'da ailem ev tutmuştu. Abdullah Öcalan yakalanana dek orada kaldım. Daha sonra Antalya'ya geçtim. Mudanya'dayken Evcil ile Hüseyin Silahçı'nın evinde görüştüm. Daha sonraları da Erol'un köyüne yakın eski Mudanya yolu üzerinde arabada buluşuyor, konuşuyorduk. Avukatla temaslarını anlatıyor, 'nasıl az ceza alırız' tartışması yapıyorduk. Ayrıca bana masraflarımı karşılamam için her ay on bin dolar veriyordu."
       Türkeş'in ifadesinde o kadar çok isim geçiyor ki; polis müdürleri, devletin kilit noktasındaki adamlar, banka yetkilileri ne ararsan var. Yani tam bir pislik yumağı... Türkeş, Hizbullah'ın öldürdüğü Mehmet Sünbül hakkında da 'Son kullandığı Bulgar telefonu değerlendirilip konuşmalar izlenirse bu iş çözülür' yorumunu yapıyor...

Ehliyet ayıbı

       2000 sendromu korktuğumuz gibi çıkmadı diye sevindik ama... Denizcilik Müsteşarlığı'nın bilgiyasarları çuvallamış, haberimiz yok. Devlet hala Kasım 1999'da yapılan kıyı - uzak yol kaptanlık sınavını kazananların ehliyetlerini veremiyor. Belge alamayan da işe başlayamıyor. Mağdurlardan Çukurova Üniversitesi Su ürünleri Fakültesi mezunu İlker Çetin, şöyle yakınıyor:
       "Aralık ayında göndereceğiz dediler ancak; bilgisayarlar 2000'e uyum sağlamamış. Ardından ehliyetleri basacak firma belli olmadı mazereti çıktı. Şubatta ihale açıldı hala bekliyoruz. Müsteşarlığı arıyorum, yetkililer telefona çıkmıyor. Bu nedenle beş aydır işe giremiyoruz. Haydi ben bekarım, çoluk çocuğu olanlar ne yapsın?"
       Vatandaş haklı. Müsteşarlığı ben de aradım. Bir yetkili, 2000 sendromunu doğruladı. Ancak, problemin çözüldüğünü, belgelerin adreslere postalandığını söyledi. Bekleyip, göreceğiz...
       Bu arada; Karaköy'de Çukur Kahve olarak anılan yer, gemicilik sektöründe iş bulma kurumu gibi çalışıyormuş. Simsarlar belirli yüzde (maaşa göre 10 15 arasında değişiyor) karşılığında vatandaşı işe yerleştiriyormuş...



Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr