Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) TSK’nın üst kademesini ya da kritik görevleri ele geçirmek amacıyla özellikle kurmay subaylara dolayısıyla da Harp Akademileri’ne nasıl odaklandığı iddianameler ve sanıkların duruşmalardaki ifadeleriyle ortaya çıktı. Örneğin, 15 Temmuz’da Genelkurmay karargâhında yaşananlara yönelik hazırlanan “Çatı İddianame”de şöyle deniliyor:
“....darbe girişimine fiilen iştirak eden generaller ve kurmay subaylar arasında son on yılda Harp Akademileri’nde görev yapmış 50’nin üzerinde personel bulunduğu ve bu kişilerin mezun ettikleri öğrencilere ‘Öğretmenlik yapabilir’ kaydı koyarak neredeyse tüm öğretim kadrosunun kendi mensuplarından oluşmasını sağladığı görülmüştür.
15-20 yıl öncesine kadar TSK’da kurmay olabilmek için çok zorlu bir hazırlık süreci gerekirken, FETÖ mensubu öğretim elemanlarının soruları kendi mensuplarına dağıtması neticesinde neredeyse tüm Harp Akademileri mezunlarının örgüt elemanlarından oluşmasını sağlamışlardır. Müteakiben birkaç sene içerisinde büyük karargâhlardaki tüm kritik görev yerlerinde kendilerine mensup birçok kurmay subay istihdam etmeyi başarabilmişlerdir. Böylece, TSK’daki örgüt mensubu kurmay ve akademik kariyerli ‘altın nesil’ oluşturulması hedeflenmiştir. Bu sözde ‘altın nesil’ sayesinde aynı zamanda, mevzuatta kendi mensuplarına avantaj sağlayacak her türlü değişikliği yapabilmişlerdir.”
Bu açıdan TSK’da bugün itibarıyla gelinen noktanın özeti de şu:
15 Temmuz darbe girişimi öncesi TSK’da görevde olan bin 894 kurmay subaydan bin 119’u ihraç edildi. Yani kurmay subayların yüzde 59’unun FETÖ’yle bağlantısı olduğu gerekçesiyle Silahlı Kuvvetler’le bağı kesildi. Bir başka deyişle, orduda neredeyse terfi listesine girecek kurmay subay kalmadı. Dolayısıyla da bu yılki Yüksek Askeri Şûra’da (YAŞ) albaylıktan tuğgeneralliğe terfilerde denge ilk kez sınıf subaylarının lehine gelişti. Bu durumu emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu şöyle yorumluyor:
“Harp Okulu’ndan mezun olan teğmen olarak kıtada göreve başlar. 6 yıl sonra da kimi hazırlanarak kıdem, terfi, atama açısından avantaj sağlayan kurmaylık sınavına girer kimi de sınıf subayı olarak devam eder. Genelde her yıl ortalama 25 karacı albay tuğgeneralliğe terfi eder ve normal şartlarda bunların üçü dördü sınıf subayı yani yaklaşık 20 tanesi kurmay subay olur. Bu yıl ise 38 albay general oluyor, bunun 20’si sınıf subayı, 18’i kurmay. Denge tamamen sınıf subayı lehine ama bu zorunluluktan kaynaklandı. Çünkü soruların çalınması nedeniyle kurmay subaya güvenme durumu azaldı. Tabii sınıf subaylarından da çok sayıda eyleme katılan, ByLock listesinde adı çıkanlar da var ama bu FETÖ’nün özelliği kritik görevlere talip olması. Kritik görevlerde kurmay subaylara verilir. Mesela, Genelkurmay karargâhında şube müdürlerinin hepsi kurmaydır, sınıf subayı yoktur. Mehmet Partigöç, İlhan Talu, Metin İyidil, Semih Terzi hepsi kurmaydı.”
Karanlık dönem
15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkan bir başka detay da 2011-2015’in darbe girişimine katılan FETÖ’cülerin en fazla terfi ettiği dönem olması, özellikle 17-25 Aralık 2013’ten sonra da kritik görevlere atamaların artarak devam etmesi. Nitekim onlar da aynı iddianamede “darbe girişimi sonrasında FETÖ ile iltisak/irtibatı olduğu için TSK’dan çıkarılanlar ile çeşitli sebeplerle istifa eden general ve amirallerin kuvvetlere göre dağılımı (GATA komutanlığı dahil, J. Gn. K.lığı hariç)” başlığı altında vurgulanıyor:
“Özellikle 2014 yılında albaylıktan tuğgeneralliğe/tuğamiralliğe terfi edenlerin yüzde 63’ünün kamu görevin-den çıkarıldığı, yüzde 13’ünün ise istifa etmek suretiyle ayrıldığı, toplam olarak yüzde 76’sının TSK ile ilişiğinin kesildiği görülmektedir. Bu durum tümgenerallerde/ tümamirallerde ise yüzde 50 civarındadır. (Hv. K. K.lığında yüzde 100’dür).
2015 yılında albaylıktan tuğgeneralliğe/tuğamiralliğe terfi edenlerin yüzde 63’ünün kamu görevinden çıkarıldığı, yüzde 15’inin ise istifa etmek suretiyle ayrıldığı, toplam olarak yüzde 78’inin TSK ile ilişiğinin kesildiği görülmektedir. Bu durum tümgenerallerde/tümamirallerde ise yüzde 53’tür. (Hv. K. K.lığında yüzde 100’dür).
Ayrıca, Örgütün TSK’nın kritik yerlerini ele geçiren asker üyelerinin 2016 yılı için yapmış oldukları Yüksek Askeri Şûra çalışmaları başlığında hazırlanan dosyanın incelenmesinde, terfi ettirilecek personelin büyük çoğunluğunun darbe faaliyetlerine katılmış Örgüt üyeleri olduğu anlaşılmıştır.”
Özetle, dememiz o ki; “TSK içerisinde yeterli FETÖ operasyonu yapıldı mı?” tartışmasını sonlandırmak adına öncelikle bu dönem yetkililerinin özeleştiri yapması şart. Dahası, bugün hâlâ ordudaki varlığı konuşulan hainleri temizlemek ve kritik görevlere gelmelerini engellemek için askeri ve sivil istihbarat zafiyetini gidermek gerekiyor. Yani sadece kurmaylık sistemini değiştirmek yetmez...