Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gelen şehit haberleriyle “Ne işimiz var El Bab’da” tartışması alevlendi. Doğru, yüreğimiz yanıyor ama şunu da bilmekte yarar var. Sonuçta Fırat Kalkanı Harekâtı şartların diretmesiyle yapılmak zorunda kalınan ve en azından Türkiye’nin kendisini garantiye almak için gerekli bölgeyi ele geçirmesini sağlayan, taktiksel bir hamle. O ana kadarki (24 Ağustos 2016) uygulanan Suriye politikaları doğrudur, yanlıştır tartışma kaldırır ama harekât için bunu söylemek zor. Çünkü bu harekâtın birkaç amacı var. Birincisi bir ara komşumuz konumuna gelen DAEŞ teröristlerini güneye süpürerek sınır güvenliğini sağlamak. İkincisi ABD’nin korumasındaki PYD\YPG’ nin Akdeniz’e kadar ulaşmayı hedeflediği koridoru engellemek. Bir başka önemli etken de, yeni gelişmelerde Türkiye’ye doğru gelecek olan Suriyeli mültecilerin barınması için “güvenli bölge” oluşturmak. Dahası Türkiye’ye sığınan ve Suriye’ye dönmek isteyen insanlara kendi topraklarında yaşama imkanı sunmak. Yani Fırat Kalkanı, Türkiye, özellikle de sınır illerimiz açından hem siyasi hem de askeri hedefleri olan çok kapsamlı bir harekât. Örneğin bu harekât başlayıncaya kadar hemen her gün DAEŞ’in kontrolündeki bölgelerden ateşlenen füzeler Kilis’te bir çok kişinin ölümüne neden oldu. Bu arada göç dalgaları sonucunda yerli halkından fazla Suriyeliyi ağırlayan kente yeni insan akışı söz konusuydu. Şimdilerde ise bu iki tehdit de ortadan kalkmış durumda. Fırat Kalkanı Harekâtı öncesinde ve sonrasında yaşananları Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara ile konuştum. Anlattıkları şunlardı:

Haberin Devamı

“18 Ocak 2016’dan Fırat Kalkanı’nın başladığı tarihe kadar Kilis’e 94 füze atıldı birçok insanımız öldü ve yaralandı. Çok da maddi hasar meydana geldi ve en önemlisi de insanlarımızın özellikle de kadın ve çocukların psikolojisi bozuldu. İnsanımız doğudan batıya doğru motorla ya da arabayla gelirken hep sol, güney tarafına bakıyordu ne zaman kafamıza füze düşecek diye. O nedenle bir anda Kilis nüfusunun üçte ikisi boşalmıştı. Harekâtla birlikte gidenlerin hepsi döndü. Şunu iddia ediyorum Kilis bugün Türkiye’nin de dünyanın da en güvenli şehirlerinden birisi. Gece saat 23.00-24.00’te birçok yerde gezmekte zorlanırsınız ama burada Türk ya da Suriyeli bir kadın tek başına çıkıp dolaşabiliyor. Belediye Başkanı sıfatıyla sesleniyorum niye Dabık’ta olduğumuzu görmek istiyorsanız Kilis’e gelmeniz lazım. Kilis’in, Türkiye’nin, güvenliği Dabık’tan ve El Bab’dan geçiyor.”

Haberin Devamı

700 bin kişi sınırda

Harekâtla oluşan “güvenli bölge”nin Kilis’e ve Türkiye’ye olası yeni göç dalgalarını da önlediğini belirten Kara sadece Kilis’in öte yakasındaki Suriye topraklarında 700 bin kişinin olduğunu söyledi.”Harekât olmasaydı bunlar Kilis’e gelecekti’ diyen başkan Kara’nın bugüne dönük tespitleri ise şöyleydi:

“Şu anda Kilis merkez nüfusu 93 bin, 135 bin de Suriyeli var. Belediye olarak günde 40 ton çöp toplarken şimdi 160 ton topluyoruz ve Türkiye’nin şahıs başına en çok çöp toplayan iliyiz. Günlük 10 bin metreküp temiz su gerekirken şu anda 30 bin metreküp temiz suya ihtiyacımız var. İller Bankası’ndan aylık 2.5-3 milyon lira arasında para geliyor. Temel belediyecilik hizmetleri açısından en az giderimiz olan ocak ayı harcaması ise 10 milyon lira. Ankara’dan destek gelmese çöp yığınlarından dağlar oluşurdu. Temiz suyu da haftada bir akıtmamız gerekirdi.”

Haberin Devamı

Ya dünya ülkelerinden gelen destekler?

“AB sadece cek cak yapıyor. 8 aydan beri 5-6 tane çocuk oyun grubu için BM yetkilileriyle görüşüyorum hâlâ daha gelmedi...”

SGK’dan para beklemek sabır işi

Sağlık konusunda sürekli gelişmeler yaşanıyor. Artık nefes alma, uyku sorunu, ağır işitme gibi rahatsızlıklarda gerekli tıbbi gereçlerin sahibi olmak oldukça kolay, Ancak sonrasında problem olan bir durum var. Yeni aletlerin paraları ödeyen hastalar, SGK onayladıktan sonra her ayın 8 - 14’ü arasında Ziraat Bankası’nın yolunu tutmak zorundalar. Genelde paralar 2 ile 4 ay arasında geliyor. Ama kazara bir ay sormayı unutan hastanın ödemesi geri gidiyor ve emanete alınıyor. Onun öyle olduğunu da izleyen ay her banka personelinden öğrenmek mümkün değil. Sonraki aşama ise 170 nolu telefonla yapılan ve insanı çıldırma noktasına getiren
bir dizi görüşme...