Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

19 Eylül Gaziler Günü’ydü. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na, Kore’den, Kıbrıs’a ülkemizde teröre karşı verilen mücadele ve 15 Temmuz’da devletin bekası için yüreğini ortaya koyan tüm gazilerimizi minnet ve şükranla andık. Yaptıklarıyla gururlandık, “Hakları ödenmez” dedik. Gerçekten de vatanı için hayatını feda eden şehitlerimiz ve gazi olan her yurttaşımız için ne yapılsa, verilse az. Nitekim yapılıyor da ancak bize ulaşan mesajlara göre, farklı uygulamalar nedeniyle bazı sıkıntılar söz konusu. İşte terörle mücadelede iki kez vurulan (1991 Şırnak-Gabar, 1996 Siirt-Karadağlar) Güneydoğu gazisi Koray Gürbüz’ün anlattıkları:
“15 Temmuz’da şehit olan için 280 bin, Güneydoğu’da şehit olan için 90 bin lira civarında tazminat ödeniyor. Güneydoğu’da gazi olmak için de vurulmak yetmiyor. Sağlık Bakanlığı’nın yönetmeliğine göre, en az yüzde 40 engelli olman gerekiyor. Güneydoğu’da çarpışıp yüzde 39 engelli diye gazi sayılmayan arkadaşlarımız var. Yüzde 40 engelli olduğun zaman 6. derece sakat oluyorsun, yüzde 50 olursa 5, 60 olunca da 4 diye gidiyor ama bu sakatlık derecesi 15 Temmuz gazilerinde aranmıyor.
15 Temmuz gazilerine 3 bin 200 lira maaş bağlanıyor. Güneydoğuda mayına basmış, bir ayağı olmayan 6. derece sakat sayılan gazi 2154 lira maş alıyor. Birinci derece sakat (iki bacağı diz üstünden yok ya da iki gözü görmeyen gibi)sayılan dahi 3 bin 200 lira maaş almıyor.
Güneydoğu gazisine ilaç katkı payı var, 15 Temmuz gazilerine yok. Biz kullandığımız protez ya da tekerlekli sandalyelere fark ödüyoruz, onlar hiç fark ödemiyorlar. Örneğin, Güneydoğu gazisinin kullandığı aktif tekerlekli sandalye var, özelliği de daha dayanıklı ve hafif olması. Bunun piyasa değeri 10 bin lira civarında ancak bakanlık 2 bin 200 lirasını ödüyor. Protezde de öyle; örneğin, 60 bin liralık protezin 35 bin lirası veriliyor. Ama demokrasi gazilerinde tamamını ödüyorlar.”
Yani dememiz o ki darbe girişimini bastırırken şehit ve gazi olanlara tanınan haklar elbette doğru ama bu ülke için canını feda edenler arasında sanki statü farkı varmış gibi bir algı yaratılması da son derece sakıncalı. Çünkü bu kırar, üzer, incitir.
Nitekim Başbakan da iki gün önceki açıklamasında daha önce polis, asker ve siviller için ayrı şehitlikler hazırlandığını ifade ederek bu uygulamaya son verdiklerini belirtti ve “Şehitlikte sınıflama olmaz, onu kaldırdık. Bütün şehitlerimiz artık, yan yana ve huzur içinde yatmaya devam edecektir” dedi.
Temennimiz, aynı duyarlılığın yaşayan kahramanlar için de gösterilmesi...,

Haberin Devamı

Bir milyon Suriyeli işşiz sorunu

BM Mülteci ve Göçmenler Zirvesi’nin gündemi; geniş çaplı göçmen ve sığınmacı hareketlerinin getirdiği sorunlarla başa çıkılması ve daha fazla ülkenin sığınmacılara kapısını açmasına dönük. Yani Türkiye’yi fazlasıyla ilgilendiren bir içerik. Çünkü en fazla mülteci barındıran ya da fedakârlık yapan ülke biziz. Bu durumu 3 milyondan fazla Suriyeli sayısı ve şu ana kadar harcanan 12 milyar dolar dışında Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan’ın verdiği şu örnekle de irdelemekte yarar var:
“Geçen sene yapılan Londra Konferansı’nda ülkesinden kaçıp komşu ülkelere sığınan Suriyeliler için 1.1 milyon işe ihtiyaç olduğu açıklandı. Bizim Kalkınma Bakanlığı ise ‘Türkiye’deki Suriyeliler için en az bir milyon işe ihtiyaç var’ diyor. Dolayısıyla, bizim rakam daha da yüksek.
Türkiye’de iş bekleyenler noktasında iki farklı veri var. İŞKUR’a göre 2.8 milyon TÜİK’e göre 3.2 milyon T.C. vatandaşı iş arıyor. Bunlar işsizken bir de bir milyon Suriyeli için yeni iş alanı yaratmanız gerekiyor. Bu da sorunun ne kadar büyük ve önemli olduğunu anlatması bakımından gayet çarpıcı bir durum.
Ülke olarak yılda ortalama 150 ile 200 bin arası iş yaratıyoruz. Bu durumda da Suriyelilerle birlikte 4 milyonu aşkın işsiz stokunu eritmek 20 seneyi bulur. Bu stoku eritmek için daha kapasite geliştirici yeni iş alanlarının artırılması lazım.”
Peki, bu nasıl olacak ya da olmalı? Bu soruya Erdoğan’ın verdiği yanıt şöyleydi:
“Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in 150 bin kişinin çalışabileceği organize sanayi bölgesi gibi önemli bir projesi var. Böyle bir şey olursa hem Türk vatandaşları hem de Suriyeliler yararlanacak. Böyle büyük çaplı projeler yapmak lazım, bunun içinde dış destek gerekiyor. Aslında şu an ortam ona uygun ama bizim konsantrasyonumuz bu gündemle ilgili değil. Daha çok Suriye’deki çatışma alanı ve darbe girişimine odaklı, ondan dolayı da bu konuda yeterince sesimizi çıkaramıyoruz. Keşke BM’deki zirveye Fatma Şahin ve bölgedeki diğer belediye başkanları da gitselerdi.”
Özetle, Türkiye her sorunda olduğu gibi Suriyeli sığınmacılar konusunda da yalnız. Hem de yapılan anlaşmalara ve verilen sözlere rağmen...