Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Yazık... Hem de çok yazık... Afet bölgesindeki lise son sınıf öğrencileri doğa olayı depremi, ilahi bir ceza olarak görüyor. Yani cezalandırıldıklarına inanıyor...
       Afet Bölge Koordinatör Valiliği'nce Sakarya Üniversitesi'ne yaptırılan ankete katılan 3 bin 674 öğrenciden 1090'ı (yüzde 29.7) bu görüşe tamamen, 881'i (yüzde 24) ise kısmen katılıyor. 'Fikrim yok' diyen öğrenci oranı ise yüzde 23.9... Kaba bir hesapla neredeyse öğrencilerin yüzde 80'i bilime güvenmiyor...
       Bu facia sonrası yardım adı altında bölgeye koşan yobazların, kara kafalıların eseri. Anımsarsanız, din sömürüsü yapan birçok örgüt, dernek, politikacı bölgeye üs kurmuştu. Bir yanda yiyecek - giyecek dağıtıyor, öte yanda video kasetlerle, sinevizyon gösterileriyle beyin yıkıyorlardı. Gençleri, çaresiz insanları zehirliyorlardı. Sonunda devlet uyandı ama; geç kaldı. İşte bugünkü tablo da bunun açık kanıtı...
       Haydi ilk günlerde şok vardı. Ya geçen koca bir yılda ne yapıldı? Öğretmenler saçma sapan bu düşüncelerin hiç mi farkına varmadı?

Öğretmene de güven yok

       Ne acı ki; anketten çıkan bir başka olumsuz tespit de bu... Üniversite sınavına girenlere yöneltilen 'Tercihinizde en etkin faktör' sorusuna verilen yanıtlarda rehber öğretmenler dördüncü sırada yer alıyor... Deprem bölgesindeki gençlerin üniversite sınavına yeterli hazırlanamadıklarını, ders çalışmaya daha az zaman ayırdıklarını belirtmiştik. Bunun sonucu olarak 'Deprem olmasaydı üniversiteyi kesin kazanırdım' diyenlerin oranı yüzde 50'nin üstünde...
       Özetle; bölgede yaralar hala sarılmamış. Meydanlarda, ekranlarda söylenenle gerçek farklı... İnsanlar hala boşluk içinde... Gelecekten umutları yok. Psikolojik sorunlar almış başını gitmiş. Hala korku, güvensizlik, saldırganlık, karamsarlık var. Yakında yiyecek yardımı, 100 milyon liralık kira desteği de kesilecek. O zaman ne olacak?..

Ağca'nın ifadesinden

       Soru: İpekçi cinayeti ile ilgili olarak devlet kuruluşları ve özellikle Türk güvenlik servisi MİT ile ilişkileriniz oldu mu?
       Yanıt: Şu anda bana sorulan bu soruya cevap veremem.
       Soru: Cevap vermek mi istemiyorsunuz, yoksa cevap veremiyor musunuz?
       Yanıt: Cevap verebilemeyeceğimi tekrarlıyorum.
       Soru: Niçin cevap verebilemeyeceğinizin sebebini söyler misiniz?
       Yanıt: Bu sadece bir yerindelik (opportünite) meselesidir. Şimdi elverişli zaman değildir...
       .......
       Soru: Hasan Fehmi Güneş'i tanıyıp tanımadığını, nerede ve ne zaman gördüğünüzü söyleyin?
       Yanıt: O zamanın İçişleri bakanıydı. Sadece bir kere İpekçi olayı nedeniyle tutuklandığım sırada İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde karşılaştık. Aramızda sadece bir görüşme oldu. Bu görüşmede de kayda değer hiçbir husus bulunmadığı için içeriğini söylemek istemiyorum.
       Soru: Kartal - Maltepe cezaevinden kaçtıktan sonra ve İstanbul'da bulunduğunuz sırada aktris Aynur Aydan'ın evinde kaldınız mı?
       Yanıt: Bu tamamen gerçek dışıdır ve hiçbir temeli yoktur...

Sabit ücret modası

       Telekom da GSM şirketlerini örnek aldı. Cep telefonundan sonra internet ücretleri de el yakmaya başladı. Soner Çobanoğlu adlı okurumuz şöyle diyor:
       "Bu ay bana 38 milyon liralık telefon faturası geldi. Bunun 21 milyonu internet karşılığı. Doküman çıkarttım, internete bağlanmadığımız halde ya da meşgul çaldığı zamanlarda bile ilk kontür ücretinin alındığını fark ettim. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki; internete bağlanabilmek için en az 10 kere çevirmek gerekiyor. Ben her çevirdiğimde 21.200 lira vermiş oluyorum ama bunun karşılığında hiçbir hizmet alamıyorum. Tıpkı GSM şirketlerinin aldığı sabit ücretler gibi, Telekom'un aldığı bu paraların da haksız olduğuna inanıyorum ve yargıya başvurmayı düşünüyorum."
       Doğru da umutsuz... Sabit ücretlerin haksızlığı konusunda mahkeme kararı var da ne değişti?..


Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr