Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Korumaya çalıştıkları ağaçların arasında sıkışmış binlerce insan. Taksim Meydanı’ndaki örgüt pankartlarına yönelik diye başlatılan operasyon sonunda kuşatmaya dönüştü. Sadece kuşatmayla kalsa iyi, baskı ve tehdit de başladı.
“Parkta can güvenliği yok, analar babalar çocuklarınıza sahip çıkın.”
Devlet, böyle şeyler söyler mi? İnsanları tedirgin etmeye, aileleri paniğe sürüklemeye hakkı var mı? Oradaki gençlerin güvenliği ana babaları kadar devletin de sorumluluğunda değil mi? Parkta bir panik yaşansa, insanlar birbirini ezse, can kaybı olsa devlet “Ben uyarmıştım” mı diyecek?
Ya da devletin aldığı bir duyum varsa. Provokasyon olasılığı yüksekse. Ki yüksek. Bunun önlemini almak, gereğini yapmak da devletin görevi değil mi?
Ama devlet ne yapıyor? Korumak kollamak yerine korku salıyor. İnatla devam eden ve parktaki insanları hedef gösteren sert konuşmalarla da korkuyu körüklüyor.
Yakında parka giriş çıkışı hepten yasaklarsa hiç şaşmam.
İstanbul Valisi bu sözleri sarf ederken parkta, direnişçilerin arasındaydım. Olması gereken her gazeteci gibi. Binlerce insan hep bir ağızdan şarkı söylüyor, sözünde durmadığı gerekçesiyle Vali’ye tepki gösteriyordu.
Doğru, park riskliydi. Gaz bombaları parkın ortasına düşüyordu. Çadırlar tutuşuyor, insanlar koşturuyordu. Revire dönüştürülen 5 çadır gazdan etkilenen, plastik mermilere hedef olan gençlerle doluydu. İnsan zinciriyle oluşturulan güvenli yollarda sedyelerle yaralı taşınıyordu. Tıp fakültesi öğrencileri, gönüllü doktorlar nöbetteydi. İnsanlar kararlı ama; olası polis müdahalesi nedeniyle tedirgindi.
Aslında 11 Haziran’ı 12’sine bağlayan gece Taksim’de iki ayrı “Gezi” vardı. Biri yukarıda sözünü ettiğim dün gaz kokuları arasında direnişin 16. gününe uyanan Vali’nin “can güvenliği yok” dediği “Gezi Parkı” ...
Diğeri hemen karşısında yollarda yatan polislerin konuşlandığı, TOMA’ların, akreplerin korumasındaki güvenli alan! “Gezi Pastanesi” nin önü...
Taksim’i hiç böyle görmemiştim.
Gece meydana çıkan yollardan sadece Gümüşsuyu yönü açıktı. O da sadece Alman Konsolosluğu’nun bulunduğu yere kadar. Sonrası tabanvay, tabii polis izin verirse.
Meydanda bomba sesleri devam ediyordu. Yoğun gaz nedeniyle maskesiz durmak olanaksızdı. Gezi Parkı merdivenleri önündeki barikatlar yanıyordu. Meydan yanmış, araç enkazlarıyla doluydu.
Onca savaş, ayaklanma, terör olayı izlemiş bir gazeteci olarak görüntüden ürkmedim desem yalan olur.
Sonra gecenin bir yarısı Vali Hüseyin Avni Mutlu Taksim’e geldi. “Aranızda olmak isterdim” diye tweet attığı gençlerin kaldığı Gezi Parkı’nın tam karşındaki Gezi Pastanesi’nin önünde konuştu.
Ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ağır iş makineleri ve temizlik araçları Taksim’e girdi. Meydanda dün sabahın ilk görüntüleri ise top oynayan polislerdi...

‘Biber gazı kanser yapabilir’
Günlerdir biber gazı soluyoruz. Ülkeyi yönetenlere göre; biber gazı toplumsal olaylara karşı tüm dünyada uygulanan bir yöntem ve öldürücü etkisi yok. Kesinlikle de kimyasal silah değil. O nedenle polis sokakta kimi görse basıyor gazı. Taksim’deki olaylarda biz de defalarca gazlandık. Herkes gibi limon, süt, sirke ile geçiştirmeye çalıştık. Üzerinde durmadık. Hataymış.
Çünkü; Alerji ve Astım Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak’a göre; biber gazı çok tehlikeli ve öldürücü. Yoğun biber gazının kanser yapıcı etkisi olduğunu söyleyen Tabak, uyarıyor:
- Gözde yanma, batma, sulanma, ardından da geçici körlüğe neden olur. Tekrarlayan temaslar sonrası gözün ön kısmındaki cornea’da kalıcı hasar bırakabilir.
- Solunduğunda bronş içini kaplayan zarda da aynı yangıya neden olur. Çok hızlı ve ağır bir öksürük, hırıltı, nefes darlığı tablosu gelişir. Bunun ölümle sonuçlandığı vakalar vardır.
- Mide zarında hassasiyete yol açarak astıma bağlı reflü sorunu yaşayan hastalarda nefes darlığında daha da kötüleşmeye neden olur.
- Ani etkisi 30-45 dakika sürer. Saatler içinde azalarak sona erer. Süre kişiden kişiye altta yatan astımın ağırlık derecesine göre değişebilir. Bu yüzden hastanın ilk müdahale sonrasında en yakın hastanede bir süre gözlem altında tutulması iyi olur.