Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merkel’in Alman İstihbarat Servisi (BND) üzerinden Türkiye’ye yönelik FETÖ odaklı hamleleri devam ediyor. İlkinde BND Şefi Bruno Kahl “Darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığına ikna olmadıklarına” yönelik siyasi içerikli bir çıkış yapmıştı. Şimdi de en yetkili ağızlardan MİT’in Almanya’da istihbarat çalışması yaparak, hazırladığı FETÖ’cüler listesini BND’ye vermesinin provokasyon olabileceğine dönük açıklamalar geldi. Dahası, MİT’in ‘bildirilmeyen’ elemanlarına karşı casusluk iddiaları var. Dolayısıyla da Türkiye ile Almanya ilişkilerindeki kriz daha da derinleşti. Bu arada sonuçsuz kalan Fethullah Gülen’in iade girişimleri ve darbenin kilit ismi firari Adil Öksüz’ün Konsolosluk’tan aranması nedeniyle bir başka gerginlik de ABD’yle yaşanıyor. Yani FETÖ odaklı ve kapsama alanı MİT, BND, CIA olan çok “aleni” bir hareketlilik söz konusu...
Dün bu durumu konuştuğum eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e öncelikle Almanya’daki suçlamaları, özellikle de “casusluk” iddialarını sordum. Yanıtı şuydu:
Almanya’yla MİT ilişkileri karşılıklı anlaşmaya dayanır. MİT’in orada legal temsilcileri vardır, onlar aracılığıyla işbirliği yaparlar. Legal temsilcileri dışında bir istihbarat çalışması yapılıyorsa bu bizde de olduğu gibi takip edilen bir olaydır.
n Akredite olmayanlar vardır yani?
Servisler o tip çalışmaları her ülkede akredite olmayan elemanları vasıtasıyla da genellikle yaparlar. Olağan görevleri içerisindedir bu. Tabii ki bu da karşı servisler tarafından hassasiyetle izlenir ve böyle faaliyetler dost ülke ilişkileri içerisinde olsa dahi tepkiyle karşılanır. Ama iki ülke arasındaki ilişkilerin seviyesine göre ses çıkarıp çıkarmama durumuyla karşılaşılır.
n Gizli yürütülen faaliyetin açığa çıkması zafiyet değil mi?
Şu anda yakalanan yok. MİT’in verdiği bilgiler çerçevesinde bu tartışma. MİT, FETÖ mensuplarının Almanya’daki faaliyetleri konusunda Alman istihbaratından yardımcı olmasını istemiştir, bu da doğaldır. Ancak bunun hukuki olmadığına dönük tepki geldi. Aynı tepkiyi İsveç de verdi. Önümüzdeki günlerde diğer ülkeler de aynı tepkiyi gösterebilirler. Bu, Türkiye ile Almanya özelinde ve AB ülkeleri arasındaki siyasi ilişkilerin durumundan kaynaklanan bir mesele. Yani servisler arası değil, tamamen siyasi ilişkilerin seviyesine göre ortaya çıkan bir durum.
n Sonuçta bir darbe gerçeği var, 250 kişi öldü, binlerce insan yaralandı. İzlenenler de bununla ilgili?
Bunu ABD, tüm AB ülkelerinin bizden çok daha iyi bildiklerinden eminim, hiç tereddüdüm yok. FETÖ’nün bir darbe yaptığı, Türkiye’de ve yurt dışında yarattığı örgütlenme ile faaliyetleri konusunda en az bizim kadar bilgiye sahipler. Ancak Türkiye’nin Batı dünyasına karşı aldığı tavır, siyasi söylemler, siyasi söylemlerin dış mihrak bağlantısı üzerinde odaklanması ve Ortadoğu politikasındaki karşımıza çıkan açmazlar sebebiyle FETÖ konusuna bizim arzu ettiğimiz pencereden bakmıyorlar. Ve Türkiye’ye tepkilerini bu konu üzerinden gönderiyorlar.
Gülen ve Öksüz
Öneş’in Fethullah Gülen’in iadesi ve darbenin kilit ismi Adil Öksüz’ün firardayken Konsolosluk’tan aranmasına dönük öngörüleri de şöyleydi:
Gerçekten, ABD ile FETÖ arasında çok geniş ilişkiler ağı varsa, darbede ABD’nin ilgisi, yönlendirmesi gibi bir durum söz konusuysa, Fethullah Gülen’in Türkiye’ye teslim edilmesi mümkün değil. Söylendiği gibi Kanada’ya giderse de Türkiye-ABD ilişkileri rahatlamaz, sadece tartışmaların boyutu değişir.
Adil Öksüz’e vizesi iptal edilmiştir şeklindeki dönüş normal işlemler içerisinde ama kimin irtibat kurduğu hassas şekilde araştırılması gereken bir konu. Mutlaka ABD’nin daha aydınlatıcı, FETÖ konusunda daha realist olmasını talep etmek de hakkımız var ancak esas sorun, Adil Öksüz’ün Türkiye’de Türk güvenlik güçlerince yakalanıp, serbest bırakılması nasıl olmuştur biz hâlâ onu açıklayabilmiş değiliz. Ya da Adil Öksüz şu anda nerededir bilmiyoruz.
Öksüz yedi aydır neden yakalanamıyor?
Kolay yakalanabileceğini kimse söyleyemez. Böylesine önemli bir şahsın ve böylesine kitlesel tabanı olan bir örgütün şüphesiz saklanma imkânları vardır. Ancak yakalanışından bırakılışına ve o günden bugüne geçen süreçte herhangi bir bilgi edinilememesi Türkiye için ciddi bir zafiyet tabii ki...