Tunca BENGİN
Söze geldi mi; en
güvenli ulaşım demiryolu taşımacılığı. Gelişmiş ülkeler için çok yerinde bir tanımlama ama;
Türkiye adına bunu söylemek oldukça zor. İstatistiklere sığınarak ısrarcı
olmak da anlamsız.
Raylı ulaşımda, karayollarında olduğu gibi her yıl binlerce insan ölmüyor ama; bu
güvenilir demek için yeterli değil.
20 Mayıs 1999 tarihli yazımda raylardaki tehlikeye değinmiş,
facia sinyalleri geldiğini belirtmiştim. Çünkü
yeterli bakım yapılmadığına ilişkin iddialar vardı.
Yanılmamışım. Türkiye Demiryol - İş Sendikası Adapazarı Şubesi Başkanı
Ergün Atalay'ın söyledikleri
kuşkuları daha da artırdı. Yolcu vagonu üreten Adapazarı'ndaki
dev fabrikayla ilgili
Atalay bakın ne diyor:
"360 bin metrekarelik alana yayılan tesiste
1400 işçi, 400 memur çalışıyor. 45 yıldır hizmette, ancak son bir kaç yıldır garip şeyler oluyor. Çevrede 7 - 8 tane derme çatma atölye bitti. İşlere ortak oldu. Vagon onarımı basite alınacak iş değil. Son
kazalar haklı olduğumuzun açık kanıtı. Doğru dürüst bakım yapılmazsa
facia her an kapıda."
Onarım deyip geçmeyin. Bir vagonun komple elden geçmesi
30 - 35 milyardan başlıyor. Hasar durumuna göre de fiyat astronomik boyutlara ulaşıyor. Geçen yıl devletin fabrikası 750, müteahhitler 120 vagon onarmış. Artık, hesabını siz yapın...
Daha da
vahimi sendika başkanının iddiaları.
Atalay devam ediyor:
"Vagonların her
18 ayda bir bakıma alınması şart. Ancak bu süre
24 aya çıkarıldı. Uyardık;
'İnsanlar kapıdan düşer, bu vagonlar kaza yapar' dedik, dinlemediler. TCDD Genel Müdürü hayatında trene binmemiş. Müteahhitler ucuz yapıyor diye tercih ediliyorlar. Adam babasının hayrına yapacak değil ya, para kazanmak için ehil olmayan insanları çalıştırıyor. Sadece
Demireller denilen firmanın devletten alacağı 500 milyar liranın üzerinde. Devletin fabrikası orada, işçi hazır ama; tam kapasite çalıştırılmıyor. Yazık değil mi?"
Bu da karayolu...
Hadi demiryolu
yanlış politikaların
kurbanı. Ya çok övündüğümüz karayollarımızın durumu!..
Varolanlar içinde en
babası İstanbul - Ankara arasında. Yıllar geçti.
Bolu Dağı hala delinecek. Allahtan eski yol gidiş - gelişli çift yola çıkarılarak genişletilmiş. Demek ki; hiçte zor değilmiş...
Yolda ilerliyoruz.
Gerede - Kızılcahamam arası zemin bozuk, çizgi hak getire. Ama yanıt hazır; kar yağışı bozdu. Anladık da yenileyin...
Ankara'ya yaklaşıyoruz. Otoyoldaki tabelada
"Ankara 10 Km" yazıyor. Bir süre ilerliyoruz şehir merkezine giden
Etimesgut yönüne sapıyoruz. Az ilerde bir başka tabela karşımıza çıkıyor. Okuyoruz
"Ankara 21 Km!.."Zemin rezalet. Aydınlatma sıfır...
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr