Tunca BENGİN
Başkentte hükümet senaryoları tartışıla dursun, vatandaş dertleriyle baş başa kaldı. Her kesiminin beklentisi farklı, ancak birleştikleri tek bir nokta var. Hükümetin kurularak,
kangrenleşen sorunlara çözüm üretmesi. Ve de
kavganın, son bulması.
Genel konulara değinmek istemiyorum. Vereceğim örnekler,
halkın gündeminden. İstanbul Kartal Endüstri Meslek Lisesi'nde yaşananlardan başlayalım...
Kırmızı alarm
Veliler, polis ve okul yönetimini suçlarken, İstanbul Emniyet Müdürü
Hasan Özdemir, sivil polis sayısının artırıldığını söylüyor. Ardından da "Sadece
polis korumasıyla olmaz. Okul yönetimleri de gereken hassasiyeti göstermeli" diyor. Haklı da; maalesef tehlike büyük. Çılgın aşık
Murat Kurt'un saçtığı dehşet, olayın sadece bir boyutu. Okul çevrelerinde öğrencileri bekleyen sayısız tuzak var.
Çeteler, uyuşturucu tacirleri, terör odakları genç beyinleri yoldan çıkarmak için fırsat kolluyor. O nedenle ailelere büyük görev düşüyor. Müdür beyin dediği gibi, sadece sivil polis dikmekle bu iş çözülmez.
Ne zaman anlayacağız?
Turizmdeki kötü tablodan alınması gereken dersler de olmalı. Almanya'dan yazan
Bülent Çubukçu, bakın ne diyor:
"Bizim gibi yerli turistlerin bir kısmının da neredeyse
'iyi oldu' dediğini söylemek sanırım zalimlik olmaz. Yıllardır kendi memleketimizde ikinci sınıf muamelesi gördük. Aile ziyaretleri nedeniyle paket programlardan da yararlanamıyorduk. Anlaşılan bu yıl itibarlı turistlerin yerini alacağız. Hükümetçe alınan önlemlerden (uçak benzinine indirim gibi) biz de yararlanabilecek miyiz? Yoksa nasıl olsa gelecekler diye yine
kazıklanacak mıyız?"
Ayıp olmuyor mu?
Engelli vatandaşların duygularını da
Necibe Güngör dile getiriyor:
"Kimi
sakat diyor, kimi engelli; bazıları da
özürlü. (Ne demekse, defolu maldan söz eder gibi) Kendim gibi engelli bir bayanla tanıştım. Anne, babasını kaybetmiş; maddi olanaksızlıklar içindeydi, komşuları bakıyordu. Bir sosyal güvenlik kurumuna yerleştirilmek istiyordu.
Adana Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, huzurevlerine 60 yaşını geçmiş, kendi ihtiyacını görebilen kişilerin kabul edildiğini söyledi. Belediyeye ait güçsüzler yurdu için de aynı kurallar geçerliymiş. Peki genç ve de kendine bakmakta zorlananlar ne olacak?"
Çevremizdeki tehlike
Ömer Büyükyılmaz'ın anlattıkları ise
vurdumduymazlık örneği:
"Büyükçekmece Dizdariye Mahallesi Demet Sokak'ta oturan 65 yaşında bir vatandaşım. Bir süre önce evimin üç metre yakınından yüksek gerilim hattı geçirildi. Şimdi de dev bir
anten dikildi. Cep telefonu ile ilgiliymiş.
Büyükçekmece Belediyesi bilgisi olmadığını söylüyor. Elekromanyetik dalgaların sağlımızı olumsuz etkilemesinden endişe ediyoruz."
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr