Maliye Bakanlığı'nın, yağmaya kılıf projesi yeni bir talanın ve kaosun habercisi... Niye mi?
Bugün İstanbul'da bir milyona yakın yapı olduğu tahmin ediliyor. Bunların yaklaşık 600 bini de gecekondu ya da imara aykırı. Resmen kayıtlı 257 bin 904 gecekondu var. Yoğunluk açısından kayıtlı 87 bin 369 yapıyla Zeytinburnu ilçesi ilk sırada yer alıyor. 10 binin üzerinde gecekondu bulunan diğer ilçeler ise sırasıyla şunlar:
"Kağıthane, Gaziosmanpaşa, Beykoz, Maltepe, Sarıyer, Eyüp ve Ümraniye."
Kayıt dışını varın siz düşünün.
Bunu hükümetin İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan, açık açık söylüyor. Hatta 'yıkıla' talimatı dahi verdi. Sonuç malum; ne yıkılan var ne tahliye edilen.
Şimdi aynı hükümetin paradan sorumlu bakanı yeni çözüm gösteriyor. 'İşgal altındaki Hazine arazilerini, ormanlıktan çıkarılan alanları satalım' diyor. Ve bu yolla 5 katrilyonluk gelir de hedefleniyor.
İlk bakışta iyi çözüm. Hele tasarruf uğruna kemerlerimizi sıktığımız bir dönemde. Zaten arazi de elden gitmiş. Hiç olmazsa parasını alalım...
Ancak;
Yaratacağı sıkıntıları göz ardı etmemek lazım. Öncelikle bu; yeni talana davetiye. Dolayısıyla da göçe... Her ne kadar başta büyükşehir, tüm ilçe belediye başkanları 'tek çivi çaktırmıyoruz, çaktırmayız' iddiasında olsalar da. Çünkü biz; bu tür konuşmaları yıllardır dinliyoruz.
Sonra; bu arazilerin çoğu zaten satıldı. Ama para devletin değil mafyanın kasasına gitti. Gitmeye de devam ediyor... Devlet onların yakasına da yapışacak mı?..
Diğer bir sorun da kimlerin yararlanacağı. Tamamiyle kaçak olanlar olduğu gibi, zamanında tapu tahsis belgesi alıp, sonradan iptal edilenler de mevcut. En karışık yer ise Boğaziçi...
İmar müdürlüğü yetkilileri, 'Anayasa Mahkemesi kararınca öngörümde satışlar ve aflar uygulanamıyor' diyor. Diyor da; halen öngörünümde mahkemelerce yıkım kararı kesinleşen 6 bin 600'ü gecekondu, toplam 10 bin yapı aynen duruyor. Aralarında da 700 villa var.
Ve son söz;
Gecekondu yapımı hep yasak. Ama hep var. Nedeni yasağı koyanların, yasayı uygulamaması...
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu
Tezatlar ülkesinde yaşıyoruz. Kaçak yapıları yasallaştırma formülü arayan Türkiye, öte yanda Avrupa Peyzaj Sözleşmesi'ne imza atıyor.
Basit anlamı şu:
Kentler çevreyle uyum içinde, alt yapı sorunu (su - kanalizasyon vb.) kökünden çözülmüş, tüm binalarıyla estetik görünüme sahip olacak, renkleriyle de gözü rahatsız etmeyecek. Tarihi ve kültürel miras kesinlikle korunacak. Ormanlar, doğal güzelliklere sahip çıkılacak.
Bu, Avrupa Birliği'ne tam üyeliğin öncelikli şartları arasında de yer alıyor. Çünkü Avrupa, peyzajların vazgeçilmez kültürel ve doğal değerleri ile onlara yönelik birçok tehdidin bulunması nedeniyle böyle bir karar almış. Ve bunu sözleşmeye bağlamış. Kesinlikle de uygulanmasını istiyor.
Şimdi anılan sözleşmeyi Türkiye adına Çevre Bakanı
Fevzi Aytekin 20 - 21 Ekim tarihleri arasında İtalya - Floransa'da imzalayacak.
Aslında bu koruma değil kurtarma projesi. İstanbul'un durumu ortada...
Kurban hazır
Devlet Memurluk Sınavı'nda yapılan hatalar gariban memurun başına patladı. Gerekçesi de basına sızan haberler. İddiaya göre; Devlet Personel Başkanlığı'nda 36 personelin başka kurum ve kuruluşlara atanmaları gündemde. Üstelik tenzili rütbeyle... Yakınmaları aktarıyorum:
"Sicil ve disiplin hukukuna ilişkin herhangi bir adli ya da idari soruşturma olmaksızın idari takdir ile yapılan bu atamaların hukukla izahı mümkün değildir."
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr