Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Siyasi etik ve siyasetin finansmanı yasaları, politikacılarımızın sıklıkla sözünü ettiği ama önlerine gelince de kulak arkası yaptığı konuların başında geliyor. Yani milletin vekilleri neler yapıp yapamaya-caklarının bir kurala bağlanmasını ve partilere akan paraların sorgulanmasını istiyor görünüp “olmaz” diyorlar...
Nereden mi çıkardık?
Tabi ki parlamento çatısı altında bu konuda hararetle faaliyete geçip rafa kaldırılan komisyon çalışmaları ya da kadük olmuş yasa tasarılarından. Ve de sonuna yaklaştığımız 24’üncü dönemde de hala konuşuluyor olmasından...
Nitekim gelişmelere bakıldığında bu konudaki son girişim de bu yola girmiş durumda. Şöyle ki; birkaç ay sonra görevini tamamlayacak olan 24’üncü dönemin başlarında TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in çağrısına mecliste grubu bulunan siyasi partiler olumlu yanıt verdi ve Köksal Toptan (AKP), Oktay Ekşi (CHP), Sümer Oral (MHP), Adil Zozani (HDP)’nin katılımıyla bir Siyasi Etik Komisyonu kuruldu. Çiçek’in başkanlığında 8 Mayıs 2012 tarihinde ilk toplantısını gerçekleştiren o komisyon, sonrasında 13 kez daha biraraya geldi ve geçmişteki teklifleri inceledi, teklif sahibi eski - yeni milletvekillerini, akademisyenleri dinledi, yurt dışındaki uygulamaları gözden geçirdi. Neticesinde de 4 üyenin mutabakatıyla, yani oy birliğiyle içinde bir kanun teklifini de barındıran raporu TBMM Başkanlığı’na sundu. (29 Kasım 2012)
Tabii sonrası yine “ses” yok. Üstelik de öngörülenlerin yeni dönemden itibaren geçerli olmasına ve Meclis Başkanı’nın ısrarla “çıkmalı” demesine rağmen...
Peki ama neden? Sorunun yanıtı komisyon üyelerinden...
Köksal Toptan (AKP):
Komisyona verilen görev milletvekillerinin neler yapabileceği ya da yapamayacağına dair ayrıntılı bir rapor hazırlamaktı. Çünkü bu konuda bir karmaşa var. Örneğin, avukat vekiller avukatlık yapamıyor ama müteahhit ya da başka meslekler yapabiliyor. Dünyadaki bütün örnekleri inceleyerek güzel bir çalşma ortaya koyduk ancak öylece kaldı. İlginç olan şu, her parti buna üye verdi ve bu üyeler oy birliğiyle bir metin ortaya çıkardı. Fakat hiç bir grup Meclis Başkanı’na dönüp sen bize böyle bir şey gönderdin, bu kanunu çıkaralım diye geri dönmedi. Anladığım kadarıyla bütün gruplarda müteahhitler ya da kendi mesleklerini yapanlar çoğunlukta. Herhalde kimsenin işine gelmedi.
Oktay Ekşi(CHP):
Hazırladığımız taslakta milletvekilliği dışında gelir sağlayan uğraşlara sınır getiren hüküm vardı. İtiraz geldi dediler ki,’Ben milletvekili olmadan önce böyle bir kural yoktu. Şimdi yolun yarısında kapat dükkanını diyorsunuz.’ Bu itirazı ortadan kaldırmak için de gelecek dönemden itibaren yürürlüğe gireceğine ilişkin hükmü koyduk. Ama yine olmadı. Bu kez de ‘Anayasa uzlaşı komisyonu var şu anda, bu çalışma bitmeden bizim bunu ele almamız doğru değil’ çıktı karşımıza. Halbuki hiç alakası yok. Samimiyetsiz bir şekilde bunu ele almayacak tavrı benimsediler. Şu dönem bitmeden çıkaralım diye özel temaslar yaptık ama AKP duyarlı davranmadı. Herhalde yukarıdan talimat geldi.
Sümer Oral(MHP):
Bu çalışmayı Meclis Başkanı yaptırdı biz de raporu hazırlayarak gönderdik. Onun kanun teklifi haline getirilme prosedürü Meclis Başkanlığı tarafından başlatılacaktı. Ya bizim imzalarımızla gidebilirdi ya da grup başkanlarına imzalattırırlardı, böylece normal prosedürüne girerdi. Ama maaalesef hiçbir işlem yapılmadı. Meclis Bşkanı teklifi sanıyorum partilere de gönderdi ama biz zaten partilerimizle konuşarak mutabık kalmıştık. Zaten CHP, bizde ve HDP’de sorun yoktu. Hatta biz zaman zaman bu niye yapılmıyor diye de açıklama yaptık, uyarılarda da bulunduk. Bu kadar emek boşa mı gidecek diye çok sorguladık. Böyle bir yasa özellikle böyle dönemde çıksaydı çok anlamlı olurdu.
Adil Zozani (HDP):
Uzun tartışmaların sonunda ‘Milletvekili fikir ve sanat üretimini gerektiren haller dışında ya da yasama görevi dışındaki aktiviteyi yapamaz’ dedik. Söylediğimiz şuydu: Periyodik olmamak koşuluyla eğer bir gazeteye makale yazıyor, görüşlerini ifade ediyor ise herhangi bir ücret karşılığı olmaksızın yapabilir. Ressam ise resim sergisi açabilir. Ses sanatçısı ise periyodik olmamak ve para almamak kaydıyla konser verebilir. Yani herhangi bir ticaret faaliyetinde bulunamaz. Ancak bu iktidar partisinin istekli olmaması nedeniyle gerçekleşmedi. Eğer başarılmış olsaydı milletvekili önce kendi sınırlarını belirleyecekti. Hatta siyasetin finansmanı yasasını bile gündemine alabilecekti.