7 Haziran’da HDP’yi İstanbul’da 3. parti konumuna getiren oy artışının ana kaynağı AKP’den kopan Kürt seçmenler mi yoksa CHP’den giden emanet oylar mı? Bu konuda net bir veri yok. Daha doğrusu, her iki partiden de HDP’ye giden oylar var ama hangisinin daha çok etkilediği noktası tartışmalı ve merak konusu. Örneğin İstanbul’da yüzde 29.4 oy alan CHP’den HDP’ye giden emanet oyların yüzde 1-2 olduğu söyleniyordu ancak dün konuştuğum İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın’dan oldukça iddialı ve net bir rakam geldi:
HDP’ye başka partilerden giden oylar da var ama sadece CHP’den giden İstanbul’daki oyların oranı yüzde 5.5. Bu çok yüksek ve niye gittiğini de biliyoruz. Türkiye başkanlık rejimine geçmesin diye insanlar HDP’ye oy verdiler. Eğer bu oylar gitmeseydi 7 Haziran’da İstanbul’da aldığımız yüzde 29.4’lük oy oranımız yüzde 35-36 olacaktı. Bu da CHP’nin yüzde 25’lik Türkiye ortalamasını yüzde 30-31’lere çekecekti...
Karayalçın’ın dediğine göre, bu rakamlar Kemal Kılıçdaroğlu’nun matematik hocalarına sandık sandık yaptırdığı özel bir çalışmadan elde edilmiş. Doğrudur yanlıştır bilemem ama denildiği gibiyse ve de bu oylar hakikaten emanetse İstanbul ve ülke genelindeki dengeleri hepten değiştirecek bir durum...
* * *
Sohbetimizde Karayalçın’a bugüne kadar program ve söylemleriyle daha çok “İktidar olmak istemiyor” izlenimi veren CHP’nin son dönemdeki “iktidar odaklı” hava değişimini ve nedenlerini de sorduk. Karayalçın da 10 milyondan fazla seçmenin bulunduğu İstanbul’un önemine değinerek, birkaç ana başlıkta özetledi:
- CHP’ye ilişkin algı değişti. 7 Haziran’dan önceki algıda insanlar, CHP’’nin söylediklerini dinlediler ama CHP’nin hükümet olabileceğini, AKP’nin hükümetten düşebileceğini hiç düşünmediler. Şimdi CHP’nin vaatlerini, projelerini daha büyük bir dikkatle dinliyorlar.
- Bizim yalnızca üç projemiz İstanbul halkının yüzde 40-45’ini kapsıyor. Emeklilere iki maaş ikramiye, asgari ücret 1500 lira ve hiçbir hanenin geliri 720 liranın altında olmayacak sözünün İstanbul için kapsam alanı 4-4.5 milyon seçmendir.
- Temmuz başından bu yana yaşadığımız olaylar, katliamlar, insanların gelecek beklentilerini kaybetmeleri gibi bir yığın olumsuzluk seçmen tarafından bir hükümetin kurulamamış olmasına bağlanıyor. Sorumlusu kim diye sorguladığında da CHP’nin uzlaşmacı tavrı takdir ediliyor.
- Eski bir genel başkan olarak söylüyorum, parti genel başkanlarının tabii ki farklı düşünceleri olacaktır ama birbirleriyle görüşmeleri bir zorunluluk. Siyaset kurumu bunu gerektiriyor. Fakat Türkiye’de maalesef küslükler var. Parti genel başkanları birbirleriyle görüşemiyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu hariç. Seçmen de bunları görüyor...
Cumhuriyet’e sahip çıkmak
Kan ve gözyaşının gölgesinde oldukça kavgalı ve yasak ihlalleri açısından çok tartışmalı bir kampanya sürecinin sonuna geldik. Artık sandık, vatandaşlık görevi olan oy kullanma zamanı. Daha doğrusu, “Cumhuriyet”e sahip çıkma, yani ülkenin geleceğine dönük kader anı. Bu seçim döneminde liderlerin birleştiği tek nokta olan “Herkes oyunu kullansın” vurgusu çok önemli. Hem halkın iradesinin tam yansıması hem de sandıktan çıkacak dengeler açısından.
Aydınlığın adı “Cumhuriyet”, hep var olsun...
