Murat Karayalçın’ın CHP İstanbul İl Başkanlığı’na getirilmesine yanlış diyenlerin gerekçeleri neler:
İstanbul’a yabancı, Esenyurt ile Esenler’in farkını ancak üç ayda öğrenir. Ankara’dan birinin atanması İstanbul’daki dengeleri alt üst eder.Örgütte dalgalanmalar, kırılganlıklar yaşanabilir...
Ya kesinlikle doğru diyenlerin:
İstanbul’da dengeler zaten alt üst olmuş durumda, il ve ilçe örgütleri arasında koordinasyon yok, belediyeler ise başka havada. Bu durumda da Karayalçın kimsenin itiraz edemeyeceği, örgütü toparlayacak tek isim. Dahası genel başkanlık yapmış birinin bu göreve getirilmesi de İstanbul’a verilen önemin göstergesi...
Aslında her iki görüşü savunanların da haklı olduğu noktalar var,özellikle il başkanının İstanbul’u tanımaması parti açısından büyük dezavantaj ama, ikinci şık, yani “doğru isim olduğu ve örgütte etkin olacağı” daha ağır basacak gibi. Bunun işaret fişeği de Karayalçın’ın koltuğa oturur oturmaz kucağında bulduğu Şişli Belediyesi Başkanı Hayri İnönü ile Mustafa Sarıgül ve Emir Sarıgül arasındaki gerilime karşı takındığı tavır:
“Yasal olarak sorun aşılmazsa siyasi olarak sorun çözülecektir.”
Mesaj açık ve net, hatta genel merkeze disiplin kartını aç çağrısı niteliğinde.
Partinin yıpratılmasına izin vermem, kim olursa olsun yapan da sonucuna katlanır...
Ankara ne zaman düğmeye basar ya da basar mı bilmem ancak, son yerel seçimde örgütiçi dengeler arasında parsellenen İstanbul’da bazı ezberlerin bozulacağı ortada...O nedenle de meclis üyeleriyle ters düşen Şişli Belediye Başkanı’nın çalıştırılmayacağı ya da faaliyet raporunun onaylanmayarak düşürülme yolunun açılacağı senaryoları pek inandırıcı gelmiyor...
Açıkçası görünen o ki, İstanbul’da taşlar yeniden diziliyor, buna bağlı olarak da seçim sonrasına dönük genel başkanlık hesapları ve senaryoları değişiyor. Ve İstanbul’dan seçilecek milletvekilleri ile örgütün desteğini arkasına alan Karayalçın’ın potansiyel lider adayları arasında öne çıkacağı söyleniyor...
Komisyona takılan güvenlik reformları!
İktidarın “reform” diye nitelendirdiği ve içinde polise “suçüstü” diyerek istediği kişiyi savcı, hakim kararı olmadan 24 saat gözaltına alma yetkisi de olan 43 maddelik “güvenlik paketi” TBMM İçişleri Alt Komisyonu’ndan bazı değişikliklerle geçti. Neydi bunlar? Polis, “Kendisinin ve başkasının can güvenliğini tehlikeye düşürenleri yakalar ve gerekli kanuni işlemleri yapar” cümlesindeki “kendisi” ifadesinin çıkarılması, polisin müşteki, mağdur ve tanıkların ifadelerini evde ve işyerinde almasını öngören maddeye “kişinin istemesi halinde” sözcüğünün eklenmesi...
Bu değişiklikler ilk bakışta bir kaç kelimelik ekleme çıkarma gibi görünse de aslında polisin keyfi uygulamalarını engellemeye yönelik çok “önemli” detaylar...
Niyesini komisyonun CHP’li üyesi Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’tan dinleyelim:
“Kendisi” ifadesi kalsaydı
- ‘Farkında değilsin ama senin için tehlikeli olabilir’ diyerek, herhangibir partinin mitingine gidenler, formalarıyla rakip takımın semtinde dolaşmak isteyen taraftarlar ya da kıyafetleri (mini etek,kot pantalon vb) nedeniyle tepki çekeceği düşünülenler caddelerden toplanabilecekti. Yani polis elinde sopa ‘seni koruyacağım kardeşim yürü karakola’ diyecekti...
“İstemesi” sözcüğü eklenmeseydi
- Polis, sadece müşteki, mağdur olarak değil, herhangibir olay nedeniyle tanık olarak ifadeni almaya geldim diyerek işyerinde karşına dikilecek ya da olur olmaz bir zamanda evinin kapısına dayanacaktı. Sonra da vatandaş kapı kapı dolaşıp ‘vallahi ben tanığım’ diyerek insanları ikna etmeye çalışacaktı...
Soruyoruz:
Tamam artık böyle bir endişe, korkuya gerek yok diyebilir miyiz?
“Zor, çünkü ocak ayındaki üst komisyonda ya da genel kurul aşamasında yeniden karşımıza çıkabilir...”
Kırmızı hat
* AVM’ler yılın 12 ayı yani 365 gün sabah 10.00 akşam 22.00 saatleri arasında hizmet veriyor. Ancak Moİ AVM’de Cuma ve Cumartesi günleri mesa saatleri sabah 10.00 akşam 22.30.Bununla yetinmeyip şimdi de yılbaşı arifesi diye sabah 10.00 gece 24.00 uygulamasına geçildi..Biz ne yazık ki bu konulara hiçbir şekilde müdahale edemiyoruz. Kendi kafalarına göre bir saat uygulaması haksızlık, bu işin bir kuralı bir kanunu olmalı.
Uğur Barışkan
