Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Terör Paris, Ankara, İstanbul’dan sonra Brüksel’i de vurdu. Ve sonrasında yine her ülke radikal yapıların faaliyetleri ve uyuyan hücrelere karşı kendi güvenliğine dönük önlemleri konuşuyor, arıyor. Aslında bu, bugün insanlığın karşı karşıya kaldığı terör belasındaki çözümsüzlüğün baş nedeni. Zira kendi güvenliğini düşünen her ülkenin sonuç alabilmesi için öncelikle bu küresel tehditle mücadelenin bir parçası haline gelmesi şart. Yani tüm ülkelerin terör konusunda gerek tanımlamadan gerekse de ortak hareket etme noktasında uyum ve işbirliği içinde olması lazım. Var mı şu anda? Yok. Ya da böylesine kutuplaşmış bir dünyada menfaat birliği çok zor. Çünkü birinin terörist dediğine diğeri özgürlük savaşçısı tanımı yapabiliyor ve de bu konjonktürel duruma, zamana göre değişebiliyor. Dahası, terör Ortadoğu’daki vekâlet savaşlarında “araç” olarak kullanılmaktan çekinilmiyor.
O nedenle de aralarında ABD, NATO üyeleri ve Rusya’nın da bulunduğu 60’dan fazla ülkenin hedefinde olan IŞİD’in ya da diğer terör örgütlerinin eylem gücü ve cüreti hakkında fazlaca kafa yormaya gerek yok. Nitekim bu duruma Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin de şu sözlerle açıklık getiriyor:
“Bunların arkalarında yabancı istihbarat örgütleri var, onlar yönlendiriyor. Bütün örgütlerin içinde yabancı istihbarat kuruluşlarının elemanları vardır. Hatta bunların politikaları değişmezse liderleri öldürülür ve istihbarat örgütlerinin politikalarına göre hareket edecek kişiler lider olarak getirilir. Yoksa bunların tek başlarına yapabilecekleri fazlaca bir şey yok. Bunların tamamı istihbarat örgütleri tarafından yönlendiriliyor, bu kadar basit. Brüksel’deki olayda istihbarat alınamadı mı yoksa alındı da görmezden mi gelindi, ona bakmak lazım. Bunun arkasından bir başka harekât gelebilir.”

Haberin Devamı

Özel harekâtta rötar endişesi

Türkiye’de son aylarda artan terör olayları nedeniyle yeni önlemler geliştiriliyor. Bunların başında da güneydoğuda sivillerin bulunduğu mahallerdeki operasyonlarda sağlanan başarı nedeniyle Özel Harekât timleri sayılarının artırılması var. Buna göre; halen 12 bin 500 olan JÖH (Jandarma Özel Harekât) sayısı, bu yıl içinde 13 bin 500’e, önümüzdeki yılın sonuna kadar da 20 bine çıkacak. Halen sayıları 7 bin 800 olan PÖH (Polis Özel Harekât) timlerinin sayısı da 20 bine ulaşacak. Nitekim buna dönük olarak yeni alınan 5 bin adayın eğitimi de sürüyor. Özetle, 2017’nin sonuna kadar güvenlik teşkilatının vurucu gücü ve taktik operasyon timlerinin sayısı 40 bini bulacak.
Aslında bu 5-6 yıl önce de gündeme gelmiş bir proje ancak çözüm süreci nedeniyle askıya alınmıştı. Şimdi ise hem durum değişti hem de özel harekâtçıların işlevi. Eskiden özel harekât eğitimi bina, ev operasyonları, başta uçak olmak üzere ulaşım araçlarından rehine kurtarma üzerineydi ve hafif silahlar ağırlıktaydı. Şimdi ise PKK’nın değiştirdiği taktikler çerçevesinde tamamen sokak savaşına döndü ve kullanılan silahlar farklılaştı. İşte bu noktada da planlanan hedefin nicelik ve de nitelik yönden gerçekleşemeyeceğine yönelik savlar var. Örneğin yıllarca doğuda terör-özel harekâttan sorumlu görevler üstlenen ve polis okullarında hocalık yapan bir emniyet müdürü şöyle diyor:
“Dört dörtlük bir özel harekâtçı eğitimi için gereken süre en az 8-9 ay. Dört ayda da yetiştirirsin ama kalite söz konusu. 100 mermi harcayarak da özel harekâtçı yetişir bin mermi harcayarak da. Bugün polis okullarının toplam kapasitesi 10 bin civarında. Bu okulların binaları, eğitim alanları özel harekâta göre değil, yeterli öğretmen de yok. Ayrıca tüm kapasiteyi bu eğitime ayırırsan da normal polis ihtiyacı nereden karşılanacak?”

Haberin Devamı

Bu nasıl kontrol!

Haberin Devamı

Artan terör olayları yüzünden polis daha görünür olmaya başladı ve belli noktalarda kontroller sıklaştırıldı. Buna kimsenin itirazı yok, olamaz da tabii bu işlevin doğru yapılması kaydıyla. Yoksa hem önemini yitiriyor hem de yapanlar açısından büyük risk oluşturuyor. Örneğin, İstiklal Caddesi’ndeki katliamdan sonra Bahçeşehir girişinde görevlendirilen polisler geçen akşam bizi de durdurdu ve araçtan inmemizi istedi. Aracı kullanan arkadaşımla birlikte indik, kimliklerimizi alan polislerden biri karanlıkta el feneri yardımıyla vatandaşlık numaralarımızı okumaya çalışırken, arkadaşı GBT (Genel Bilgi Taraması) için telsizle merkeze iletme çabasındaydı, ekipteki diğer iki polis ise bir başka köşede kendi aralarında muhabbetteydi. Biz de elimizdeki çantalarla tam ortalarında beklemedeydik. Ya aranan kişilerden olsaydık...