Tunca BENGİN
Mayıs ayı sonlarında art arda gelen
tren kazaları, dikkatleri demiryollarına çekmişti. Akla gelen ilk soru;
en güvenli olduğu iddia edilen raylı ulaşımda neler oluyordu. Olaylar
tesadüf mü yoksa
ihmalden mi kaynaklanıyordu.
Türkiye Demiryol - İş Sendikası Adapazarı Şube Başkanı
Ergün Atalay yeterli bakım olmadığını,
TCDD'nin başında da trene hiç binmemiş kişilerin olduğunu iddia etmişti. Şimdi söz sırası TCDD Genel Müdürü
Hasan Mollaoğulları'nda...
Mollaoğulları öncelikle geceleri trenlere
baskın yaptığını belirterek, "Personel karşımıza genel müdür çıkar korkusuyla işine dört elle sarılıyor" diyor. Ardından sorunları sıralıyor:
"1950'den bu yana kazma vurulmamış. Osmanlı'dan kalan 4 bin km. ile 8 bin km. ana hat var. Hepsi de
yüzyılın üzerinde. Bakım yapılıyor ama altyapı giderek bozuluyor. Makinistler çok uzun süre çalışıyor. Böyle giderse üç beş sene sonra çalıştıracak makinist bulamayacağız. Demiryolları taşıma dışında her işi yapıyor; hastane, liman işletiyor, vagon üretiyor. Bana kalsa hepsini özelleştiririm. Hazırladığımız raporları yeni hükümete sunacağız."
Ya kazalar?
Mollaoğulları'na göre, neden
teknik değil
personel hatası... Trilyonluk zarara yol açan Karabük'teki iki yük katarı çarpışmasını
karambol olarak yorumlayan genel müdür şöyle diyor:
"Her tren sefer öncesi bakıma alınır. Buradaki olay tamamen farklı. Diziden bir vagon çıkarılıyor. Bu durumda tüm sistemde frenlere
hava vermek gerekir, yoksa tutmaz. Makinist ve tren şefi bunu yapmıyor, tren durmuyor."
Sakarya adlı yolcu treninin kazasına gelince; sıkı durun, bu olayda
sabotaj olasılığı gündemde. Genel müdür devam ediyor:
"İki vagon arasında bir
düğme var, basıldığı zaman koşum takımı otomatik ayrılır. Bu olayda basılmış ve lokomotif ayrılmış, kaza olmuş. Kasıtlı yapıldığını düşünüyoruz. Sistemi de değiştirdik, artık basılsa da ayrılma olmayacak."
Mollaoğulları, vagon
periyodik bakımlarının 18 aydan 24 aya çıkarılması konusunu ise "Bu dünyaca uygulanan bir kural. Boşa
masraf yapılamasın diye alınmış bir karar" yorumluyor.
Hırsıza çağrı
Cep telefonunu kaptıran kaptırana. Son kurbanlar arasında İstanbul'daki önemli bir sağlık kuruluşunun
başhekimi de var.
1 Haziran Salı günü Bostancı'dan
Nusret Bey isimli deniz otobüsüne binen başhekim Bakırköy'de indikten kısa süre sonra
cep telefonunun olmadığını farketmiş. Koşturarak iskeleye dönmüş, 9.00'da kalkmak üzere olan aynı deniz otobüsünü yakalamış. Ama nafile. Cep telefonu uçmuş.
Niye anlatıyorum? Başhekim bey, telefondan vazgeçtiğini söylüyor. İstediği tek şey
sim kartı... Çünkü içinde hastalarla ilgili numaralar kayıtlı. O nedenle de hırsız insafa gelir de
kartı postalar diye umutla bekliyor.
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr