Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sanayi bölgelerindeki her yangınla yüreğimiz ağzımıza geliyor. Yalova AKSA’nın ardından İstanbul Tuzla’da aynı korkuyu yaşadık. Her iki yangında da objektiflere takılan benzer kareler vardı. Göğe yükselen kara dumanlar, yanıbaşındaki konutlarda çoluk - çocuk - yaşlı - genç zehirli havayı soluyan insanlar.
Bugüne kadar gelen her yetkili sanayi tesislerinin kent dışına çıkarılacağından söz etti. Sihirli formül olarak da organize sanayi bölgeleri gösterildi. Bir plan dahilinde yapılananlar da oldu. Örnek; İkitelli, Beylikdüzü, Dudullu..
Sonra aradan yıllar geçti, geldik bugünlere. Görüntü eskiyi aratmaz halde. Konutlar yine sanayi tesislerinin dibinde. Şikayetçi olan da pek yok. Sanayi manzaralı lüks konutlar kapış kapış gidiyor. Kafalar mı değişti yoksa planlar mı bozuldu?
Bu durumu Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, “Maalesef sanayi bölgeleri legal, çevresindeki yerleşim yerleri kaçak hale geldi” diye açıklıyor. Kahraman’a göre; 2009’da yapılan ve halen yürürlükte olan plan uyarınca sanayi bölgelerinin yerleri belli. Ancak uyan yok. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nden her ay 100 plan değişikliği geçtiğini belirten Kahraman şöyle diyor:
“Sanayi ile yerleşim alanları arasındaki çizgiyi iyi belirlemek gerekir. Ama; bizde plan, işler yapıldıktan sonra meşrulaştırmak anlamına geldiği için, başaramıyoruz.
Başbakanın 3. köprü, 3. havalimanı, Kanal İstanbul projelerinden sonra mevcut plan da çöpe gitti. Çünkü; mevcut plan kuzeyde yerleşime karşı. Yeni projeler ise burayı tamamen yerleşime açık hale getiriyor.”
O halde sanayi tesislerinin kent dışına çıkması hayal...
“Şehir dışı diye bir yer yok artık. Oralar diğer kentin toprakları. O nedenle de İstanbul artık tek bir kent değil. Birkaç kentten oluşan bölge (Aglemerasyon) haline geldi. Çorlu, Gebze İstanbul’dan ayrı düşünülebilir mi?”

Haberin Devamı

Halkın parasında gözleri var
Bağcılar’ın Güngören sınırına yakın mahallelerinde oturanlar, 2 kilometre uzaklıktaki Bağcılar Devlet Hastanesi’ne çift vasıta ile gitmekten şikayetçi. Defalarca iletmelerine rağmen otobüs isteklerinden sonuç alamamışlar. O nedenle minibüse mahkumlar. Ama onlar da direk götürmüyor, meydanda aktarmaya zorluyor. Yenigün Mahallesi Muhtarı Bünyamin Çiftçi şöyle diyor: “Bu 8 mahallede 150 bine yakın insanı ilgelendiren bir sorun. Vatandaş 2 kilometre için iki kere minibüse biniyor. Bu da gidiş-geliş 6 lira demek. Otobüs için başvurmadığım yer kalmadı. Belli ki nüfuzu olan birilerinin vatandaşın parasında gözü var.”

Haberin Devamı

Mönüden alkollü içki kalkacak mı?
Lokantacılar Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Sait Karabağlı, TSE’nin “Helal Mönü” uygulamasıyla ilgili kendilerine, resmi bir bildirim gelmediğini söylüyor. Bunun helal gıda sertifikası veren bir kuruluş tarafından ortaya atılmış olabileceğini savunan Karabağlı şöyle diyor:
“İçki ruhsatı almış birçok yer var. Bu müktesep hakkın alınması gibi bir şey olur. Kaldı ki belge ruhsat değildir. Ben alkol kullanmıyorum ama içkili lokantada gidip yemek yiyorum. O nedenle içkili yerdeki yemek haram diye bir durum ortaya çıkmamalı, bu sıkıntı verir. İçki içmese de adam içkili yerde yemeğini yer. Orada sunulan şişin, kebabın bizim verdiğimiz üründen farkı olmaz.”