Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beş yılı aşkın süredir devam eden Ergenekon Davası’nda sona geldik. Bugün hukuk ve vicdan sınavı var. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde oluşturulan duruşma salonunda 66’sı tutuklu 275 sanık hakkındaki karar yüzlerine okunacak. Dışarıda ise polis ve jandarma barikatı arkasında gergin bir bekleyiş olacak. Temenni evrensel hukuk kurallarına aykırı bir karar çıkmaması.
Ne acı ki; avukatların bu konudaki beklentisi olumsuz. Nedeni; 20 Ekim 2008’deki ilk duruşmadan bu yana geçen 320 celse boyunca “uzun tutukluluk süreleri, hak ihlalleri ve savunma hakkının kısıtlanmasına” yönelik yapılan itirazlara rağmen değişmeyen sonuç. Onlara göre;”kalem çoktan kırılmış...” Umutlanmak, beraat ya da adil bir karar beklemek anlamsız. Salona sanık yakınlarının alınmama kararı da bunun deşifre edilmesi...
Karar öncesi görüştüğüm gencinden deneyimlisine tüm avukatların duygu ve düşünceleri bu yöndeydi. İşte birkaç örnek:
Köksal Bayraktar: Yargılama eksik ve hatalı yapıldı. Savunma kısıtlandı, tanık dinleme talepleri reddedildi.Özellikle de ceza hukuku yönünden kanun maddesi hatalı yorumlandı. Cebir, şiddet olmadan insanları cezalandıracaklar. Deliller de cebir, şiddet yansıtmamasına rağmen. Üzüntülüyüm, herhangi bir mahkûmiyet çok haksız olacak.
Celal Ülgen: Kararı tahmin ediyoruz, kesine yakın öyle çıkacak. Türkiye’de örneği görülmemiş büyük cezalarla mahkûmiyet kararları verilecek. İzleyici alınmama kararı da bunun kanıtı. Anlamı, bütün sanıkları mahkûm edeceğim, tepkiler için önlem alın. Genel bir mahkûmiyet kararı bizi bekliyor. Bir iki istisna dışında sürprizle karşılaşmayacağız.
Hüseyin Ersöz: Yargılama süresince evrensel hukuk ve insan hakları ilkeleriyle bağdaşmayan uygulamalar yaşadık. Özellikle savunma hakkı öylesine kısıtlamalara maruz kaldı ki, sanıklarda ve avukatlarda adil bir karar verileceği umudu ortadan kalktı. Hukukçu olarak bunu söylemek zor ama müvekkillerimizin beraat edeceği ya da cezalandırılmayacağına yönelik beklenti yok.
Umarım yanılırlar...

Haberin Devamı

Aday mı, proje mİ?

Haberin Devamı

Yerel seçimlere yedi ay var ama; partiler İstanbul adayları konusunda kararsız. Her gün bir çok isim ortaya atılıyor, ancak “İşte bu” denilecek biri yok. Bunu “Erken aday yıpranır” diye yorumlayanlar da var. Haklı olabilirler.
Ancak, yerel seçimi hele de İstanbul’u kazanmak için sona saklanmış, popüler, ağzı laf yapan bir aday yeter mi? Ya da İstanbul’un imajını değiştirecek, insanların yaşamını kolaylaştıracak projelerin hiç mi önemi yok, diye sorgulamak gerekmez mi?
Kamuoyu araştırmacısı ve yazar Tarhan Erdem’e göre; 3-4 bin seçmenli bir yer için aday önemli. Ama 9 milyon seçmeni olan İstanbul’da seçimi kazanmak aday kadar projelere de bağlı. Ve “projeyi söyleyince komik olmayacak adam” şart. Artık daha fazla metro, alt geçit değil, yeni şeyler söylemek gerektiğini belirten Erdem, “Adayın büyük bir tablo, duvar resmi çizmesi gerekir. İnsanlar ona bakınca bir şeyleri görmeli. Adam bu resmi düşünmüş, hayal etmiş ve yapar demeli” diyor.
Peki böyle büyük bir tablo var mı? Yoksa onun içinde mi erken?..

Haberin Devamı

Kaza yasayla önlenmez

Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) verilerine göre; ülkemizde son 40 yılda sürücü sayısı 30 kart arttı. 2013 Mayıs ayı itibariyle toplam araç sayısı 17 milyon 440 bin. Geçen yıla oranla trafik kaza sayısındaki artış ise yüzde 92. Her yıl binlerce ölü, on binlerce yaralı...
Bayramlarda durum daha da vahim. Sadece geçen yılki Şeker Bayramı tatilinin bilançosu:
“Bin 841 kaza, 74 ölü, 4 bin 61 yaralı”
İki gün sonra bayram. Yollardaki araç yoğunluğu
10 kat artacak. Şimdiden başladı bile. Trafik kazalarının oluşumunda en büyük payın, yüzde 95’lik oranla insan kusuru olduğuna dikkat çeken TŞOF Başkanı Fevzi Apaydın uyarıyor:
“Kazaların önlenmesi sadece kanunla olmaz. Aslolan bu kanunlara uygun davranışların kurumlar ve vatandaşlar tarafından uygulanması. Ölen insanlarımızın yüzde 16’sı
0-14 yaş grubundaki çocuklar. Bu nedenle önde ve arka koltuklarda emniyet kemeri kullanmak hayat kurtarır.”