Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

El Bab’ın kurtarılması Fırat Kalkanı Harekâtı’nın nihai hedefi değil. Alındığında DAEŞ tehdidi Türkiye sınırından daha da uzaklaştırılacak ve PYD/YPG’nin Suriye’nin kuzeyinde ele geçirdiği bölgeleri birleştirme hayali önlenecek ama bu harekâtın tam anlamıyla “kalkan” olabilmesi için Menbiç’in de kontrol altına alınması şart. Hem de öncelikle. Çünkü PYD/YPG hâlâ Menbiç’ten El Bab’ın güneyine rejimin elinde bulundurduğu bölgeler üzerinden Afrin’e giden bir hat oluşturma şansına sahip. Dahası, Türkiye’yi “çekilecek, çekiliyor’ diye oyalayan ABD’nin ağır silah desteğiyle daha da güçlenmiş durumda. Dolayısıyla, bu tehdidin de bertaraf edilebilmesi adına terör örgütünün Menbiç’ten de bir an önce sökülüp atılması şart.
Gelinen bu durumu dün emekli tuğgeneral, Dr. Naim Babüroğlu’na sordum. Sorunun Fırat Kalkanı Harekâtı başladığında Cerablus’tan sonra Menbiç yerine El Bab’a gidilmesinden kaynaklandığını belirten Babüroğlu “Bu bir hataydı” dedi. Sonrasında da şöyle devam etti:
“Aslında Türkiye şunu yapmalıydı. Süleyman Şah Saygı Karakolu ya da türbesi yerinden taşınmamalıydı, bu da bir hataydı. Ama diyelim ki tahliye edildi, tekrar bunun çok ivedi olarak eski yerine taşınması lazım. Yeri nerede derseniz. El Bab Türkiye mesafesi ne kadar? 30 kilometre. Peki, Süleyman Şah Türbesi’nin mesafesi ne kadar? 37 kilometre ve hemen Fırat’ın doğu kıyısında. Demek ki biz 30 kilometre gideceğimize zaten bizim Süleyman Şah Türbemiz var. Bu nedir? BM 51. maddesi gereği bir Türk toprağıdır ve onu savunmak için meşru müdafaa hakkı var. Bu toprağı savunma hakkımız olduğuna göre, Süleyman Şah Türbesi’ni eski yerine taşırsak 37 kilometre derinliğindeki Türk toprağını korumak için hem Fırat’ın doğusuna hem batısına 37 kilometreyi içine alacak şekilde bir güvenlik koridoru oluşturabiliriz.”
PYD/YPG’nin Akdeniz’e ulaşma hayali daha kolay engellenebilirdi yani?
“Evet. Bunu sağlasaydık hem daha az zayiat verirdik hem de Türk toprağını koruduğumuz için hiç kimse bize ‘niye oradasınız’ diyemezdi. Derlerse de orada askerimiz var, onları korumak, lojistik destek için oraya gidiş koridoru sağlıyoruz yanıtını verirdik. Şimdi bunun sağlanması, hemen taşınması lazım. Taşırsak, Fırat’ın doğusundan ve batısından aşağıya doğru bir koridor çekersek, daha sonra Afrin’e ve Fırat’ın doğusundaki PKK/PYD oluşumuna da bir operasyon yapmamız lazım. Yani El Bab yeterlidir, Rakka’ya gidilmemelidir. Öncelik Menbiç, Afrin ve Fırat’ın doğusundaki PKK/PYD kantonları ya da bölgeciği olmalıdır.”

Gerekirse ABD’ye rağmen

Babüroğlu’nun Türkiye’nin böyle bir hamlesi karşısında PYD’ye destek veren, kollayan ABD’nin tavrı ne olur sorusuna verdiği yanıt ise şuydu:
“Ben askeri çözümü söylüyorum. Diplomasi yönünde Türkiye’yi yönetenler ABD’yi ikna edecekler. İkna olmazsa da 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda olduğu gibi ABD’ye rağmen bunu yapmak zorundalar. Tabii Rusya ile iyi ilişkileri sürdürmek kaydıyla. Aksi takdirde, eğer Irak ve Suriye bölünürse, yani orada bir PKK devleti oluşursa, ondan sonraki sıra Türkiye’dir...”

Jandarma’daki FETÖ temizliği

TSK’daki FETÖ temizliğinde darbe girişiminden bu yana 7 bine yakın asker ordudan atıldı, yüzlercesi de tutuklandı. On binlerce subay-astsubay hakkında geriye dönük inceleme ve araştırma yapıldı, yapılıyor. Ancak buna rağmen orduda, özellikle asayiş kuvvetinin yanı sıra istihbarat, operasyonel ve kriminal (olay yeri inceleme, patlayıcı madde imha, parmak ve avuç içi izi) gibi çok kritik görevleri olan Jandarma’daki FETÖ temizliğinin diğer kurumlara oranla daha zayıf kaldığını savunanlar var. Niyesini bir askeri yetkili şöyle anlatıyor:
Jandarma’da FETÖ’cülerin tespiti daha zor. Çünkü diğer kuvvetlerdeki kişiler toplu olarak bulunduğu için birbirleri arasında yatay iletişim var ve bunu yüz yüze de sürdürüyorlar. Ama Jandarma’da örneğin Ankara’nın Şereflikoçhisar’ındaki bir asker ile Nallıhan’daki bir başka asker yüz yüze görüşemezler; dolayısıyla, bunların iletişimlerini sürdürecek olan kişiler, yani imamları ya da sorumluları genellikle sivildendir. Onun için de Jandarma daha zor çözülür. Bir başka etken de Jandarma İçişleri Bakanlığı’na bağlanınca soruşturmaları kendi istihbaratıyla götürüyor. Bakanlığın da şu anda gündemi vali, emniyet müdürü, polislerin yanı sıra diğer kamu kuruluşlarının personel soruşturmalarıyla hayli yüklü.