Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul’daki birçok okul yöneticisi ve öğretmen hakkında soruşturma var. Gerekçe; Gezi direnişine destek için öğretmen ve öğrencileri teşvik etmek. Okula siyah kıyafetle gelmek ve bir günlük greve katılmak. Eğitim-Sen 1 numaralı Şube Başkanı Barış Uluocak’ın verdiği bilgiye göre; soruşturma tatil de dinlemiyor. Telefon aracılığıyla ulaşılan öğretmenler en kısa sürede ifade vermek üzere okullarına çağrılıyor. Normalde böyle bir işlem için resmi tebliğ şart. Yani aranan gelmese de olur ama; böyle bir telefondan sonra insanda rahat, huzur kalır mı? Yediğinden içtiğinden zevk alır mı? Telefonu çalan çaresiz okul yolunu tutuyor.
Öğretmenlere yöneltilen sorular, “Greve katıldınız mı, Gezi direnişine destek verdiniz mi? Öğrencileri teşvik ettiniz mi? Siyah giydiniz mi?”
İstanbul’da Eğitim-Sen üyesi 16 bin öğretmenin ciddi baskı altında olduğunu belirten Uluocak, Gezi direnişi süresince okulların denetlendiğini, siyah giyen öğretmen ve öğrencilerin fişlendiğini söylüyor. Yaşananlar için “cadı avı” benzetmesi yapan Uluocak, “İfadeleri müfettişler ve muhakkik olarak atanan okul müdürleri alıyor. Öğrenciler için de tatil dönüşü sürpriz olabilir” diyor.

Haberin Devamı

Su tabancası yasak pala serbest!..

İstanbul Valisi diyor ki; Gezi Parkı’nı halkımızın hizmetine açıyoruz. Halk tanımına kimlerin girdiğini göreceğiz. Çünkü; parka gitmek isteyenlerin başına neler geldiğini cumartesi günü gördük. Önce polis barikatıyla karşılaştılar. Sonrasında tazyikli su, gaz ve plastik mermi yediler. Polis ısrarla orantılı gücü anlamamakta direniyor. Su tabancasına karşı TOMA... Palalı cengaverleri (!) de unutmayalım. Tam bir skandal, Taksim’e çıkarken yanında su tabancası, maske varsa dur, pala varsa geç...
Gelelim ağaçlandırılan, çiçeklendirilen Taksim Gezisi’ne. İçinde ve çevresinde o kadar çok resmi-sivil polis var ki. Parktan ziyade polis kışlası görünümünde. Giriş- çıkışlarda kimlikler için GBT (Genel Bilgi Toplama) sorgulaması ve üst araması (maske-su tabancası) yaparlarsa hiç şaşmam.

Kavga sokakta değil Meclis’te olmalı

Haberin Devamı

Mısır iç savaşın eşiğinde, kardeş kanı döküldü, en büyük endişe ölü sayısının artması. Kahire’nin iki ayrı meydanındaki milyonlar, patlamaya hazır bomba gibi. Birinde darbeye öfke diğerinde ordu-millet el ele sloganı. Nerede, ne zaman duracak bu kaos, bilen yok.
Bu vahim tablodan tek çıkış yolu; sivil yönetime ivedi geçiş. Tüm dünyanın beklentisi de bu. Yöntemi ise uzlaşma ve halkın tümünü kucaklayacak yeni bir anayasa. Çünkü, bizim ülkece tecrübelerimiz, bu yöntem doğru uygulanamazsa ileriki yıllarda demokrasi açısından yaşananların ne denli zorluklar getirdiği yönünde. O nedenle 1960 sonrası ve 1982 Anayasası hazırlanırken yapılan doğru ve yanlışlardan Mısır’ın ders alacağı onlarca örnek var. Bunları yakından yaşamış Türkiye’nin önemli anayasa hocalarından ve eski YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç’in görüşleri şöyle:
“Mursi demokratik yolla geldi, bütün yetkileri topladı. Şimdi bu demokratik mi diyeceğiz. Gitmesi de antidemokratik oldu tabii. Çözüm yeni bir seçim değil, yetkilerinden vazgeçmekti. Demokratik bir ortam istiyorum, kuvvetler ayrılığından yola çıkacağım diyecekti. Ekonomik sorunlara el atacaktı. Ama yapmadı. şimdi ikisi de antidemokratik olan durum için tek çözüm sayısal güçleriyle herkesin temsil edileceği bir kurucu meclis. Bir arada yaşayacakları anayasayı birlikte yapmak zorundalar. Kavga sokakta değil mecliste olmalı. Böyle gergin ortamlarda bir grup anayasa yapamaz. Bu Türkiye içinde geçerli.
Bakın 1982 Anayasası adil değildi. Çünkü, askerlerin seçtiği kişiler yaptı. Adı Danışma Meclisi’ydi zaten. Son sözü askerler söylüyordu. 1961 Anayasası askeri rejim içinde yapıldı ama son sözü siviller söyledi. Yüzde 60’lık kabul oranı bile demokratik bir tartışma ortamı olduğunu gösterir. 1982’deki yüzde 91’lik oran ise demokratik olmadığının kanıtı. 10 günlük bir değerlendirme dönemi yaşadık. Konuştuk, konuştuk sonrasında Kenan Evren hepimize verdi veriştirdi.”