Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Reina’da katliam yapan DAEŞ’li teröristin Türkiye’ye nasıl girdiği, hangi kentlerde bulunduğu, nerelerde kaldığı artık biliniyor! Peş peşe ortaya çıkan kent turu fotoğrafları ve olay anındaki kamera görüntülerinden tam bir profesyonel olduğu konusunda da kuşku yok. Ancak, bütün arabaların didik didik arandığı yılbaşı gecesinde polis barikatlarını aşma ve olay sonrasındaki kaçma, kaçırılma noktaları hâlâ karanlık. O nedenle de herkes katliamın arkasında bir gizli servis ya da üst akıl olduğu konusunda hemfikir. Dolayısıyla, bu olay da 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve Karlov suikastı gibi flu kalmaya (terörist sağ yakalansa dahi) aday. Gelinen bu durumu dün eski MİT Kontterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’e sordum. Her üç olaya ilişkin yorumu şöyleydi:
Gülen’i aşar
“15 Temmuz bir ABD istihbarat projesi. Görünümde Fethullah Gülen var ama bu tamamen bir istihbari çalışma ve örgütlenme. Bir yaver her gün Genelkurmay Başkanı’nın odasına dinlemeyi koyuyor, o ertesi gün bir yerlere gidiyor. Bu yaver gibi kaç tane var acaba? Bu Fethullah Gülen’in çapını çok aşan bir istihbarat örgütlenmesi. O nedenle, ABD kesinlikle Fethullah Gülen’i iade etmez. Çünkü bu onlar açısından çok kötü bir örnek olur.
Karlov suikastı
“Bir film senaryosu gibi. Katile rolü, nasıl bağıracağı ezberletilmiş. Tetikçinin dışında içerde bir değil birden çok adam da olabilir. Çünkü içerdekiler kim bilmiyoruz. Adam eline silah almış, ateş ederken çeşitli açılardan çekilmiş görüntüler var. Bunların sabit kameralardan değil yani duvara ya da tavana asılı kameralardan olmadığı anlaşılıyor. Bunlar sanki hazırlanmış gibi. Servis işi olduğu kesin ama adresi karışık.
Ve Reina katliamı
“DAEŞ’in üstlenmesine bakmayın, arkasında kim var o önemli. DAEŞ’i kim yarattı? Durup dururken üç beş kişi toplanıp da hadi biz bir örgüt kuralım mı dediler? Bu inandırıcı değil çünkü DAEŞ, Müslümanlıktan soğutan bir örgüt. Daha tepeden bakmak lazım olaylara. Mutlaka yardım vardır. Yoksa adamın silahla oraya kadar çok kolay gelmesi, polis kontrolünü geçmesi zor. Adamın çok iyi silah kullanması, soğukkanlılığı da eğitimli biri olduğunu gösteriyor. 7 dakikada iki bomba atıyor, 6 şarjör boşaltıyor, ondan sonra çıkıyor gidiyor. Bunu çok eğitimli bir adam yapabilir ancak. Bu kendi kendine savaşa girmiş adamlardan değil. Arkasında kesinlikle servis var.”
Peki, bu olaylar aydınlığa kavuşur mu?
“İnşallah...”

Trafik terörüne bile tek polis olmaz

Küresel tehdit teröre karşı dünyanın hiçbir yerinde yüzde yüz etkin önlem söz konusu değil. Olmadığı da birçok ülkede yaşanan örneklerle ortada. Ancak bu Reina’daki katliam neden önlenemedi sorusunun yanıtı olamaz, olmamalı da. Zira bu katliamda da Dolmabahçe ve Kayseri’de olduğu gibi hem istihbarat hem de güvenlik zafiyetinin olduğu çok açık. Bu konudaki zayıf halkalar da Reina önünde tek bir polis görevlendirmesinden başlıyor. Evet, var olduğu söylenen istihbarat genel bir duyum yani sıcak ya da nokta atışı yer gösteren bir bilgi değil ama orada bir görevlendirme yapılması “Bir şey olabilir” endişesinin işareti. Böyle bir durumda da tek değil en az iki kişi olarak görevlendirme yapılması gerektiğini belirten terör uzmanı bir polis müdürü nedenlerini şöyle anlatıyor:
“Genel kural polis tek başına göreve gönderilmez. Tebligat, trafik gibi işler ayrı ama kriminal önleyici olaylarda tek başına gönderemezsin. Çünkü sen bu görevi operasyonel bir şey beklediğin için yapıyorsun. Adam tuvalete gitti, geldin bulamadın yapacağın işlem görev yerini terk eden adamı meslekten atmak. Adam tuvalete gitmesin mi? Diyelim ki içerden biri ‘imdat polis’ diye bağırdı, ne yapacak müdahale etmeyecek mi? Bu sefer de kapı boşaldı, zafiyet oldu diye görevi ihmalden ihraç. Onun için en az 2 polis şart, tek olursa hiç koyma daha iyi. 10 tane olsaydı terörist yine de yapabilirdi ama hem müdahale şansı olabilir hem de idari açıdan tedbir aldık denilebilirdi. 25 bin polis sokakta, 700 kişinin olduğu yerde bir polis. Sorumluluk
o adamı oraya tek koyanda.”