Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davalarında haksız yere hapis yatan kumpas mağduru askerlerden bazıları bugün Güneydoğu ve Doğu’da en kritik noktalarda görev yapıyorlar. Örneğin aralarında bir tuğgeneralin de bulunduğu askerlerden Levent Ergün, Nedim Ulusan, Kahraman Dikmen, Hüseyin Topuz, Özgür Ecevit Taşçı, Taylan Özgür Kırmızı tam anlamıyla ateş hattında. Yine Mustafa Turhan Ecevit ve Ercan Kireçtepe de çok stratejik bir görevdeler. Yani bir dönem “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla karşı karşıya kalan bu insanlar vatanın birlik ve bütünlüğü için bölücü terör örgütü PKK’ya karşı yürütülen mücadelede cephedeler ve göğüslerini siper ediyorlar. Bunun subayların aldıkları eğitimin,formasyonun ülke için ne kadar değerli olduğunu gösterdiğini belirten yine kumpas mağdurlarından Em. Tümgeneral Ahmet Yavuz, bu çelişkili durumu şöyle yorumluyor:

Haberin Devamı

“Haksız yere hapse atılan insanlar, devletin ayakta kalması için bir görevle karşı karşıya kaldığında hiç tereddüt etmeden o görevi yaparak vatan sevgisini bir kez daha gözler önüne seriyorlar. Bu Cumhuriyetin ne kadar köklü kurumlara değerlere sahip olduğunu da gösteriyor. Esas yıkılmak istenenin bu olmasını bilmek de çok büyük bir üzüntü kaynağı. İçimizden birçok insanı tanıyorum, önemli bir kısmı bugün devlet çağırsa onlardan bir görev istese mübalağa etmiyorum koşa koşa giderler. Öyle bir eğitimden geliyor bu insanlar bu Türkiye için büyük bir servetti, işte Balyoz Ergenekon kumpaslarıyla yıkmak istedikleri şey de buydu. Bunun farkına varıyorlar mı bilmiyorum.”

Varıyorlar mıdır?..

‘PKK çözüldü’ meselesi

Gruplar halinde teslim olan terörist görüntüleriyle birlikte yine “PKK çöktü mü?” sorusunu tartışmaya başladık. Bu teröristlerin Cizre’de başlattığı Sur, Silopi, Yüksekova ve Nusaybin ilçeleriyle sürdürmeye çalıştığı “şehir savaşı stratejisi” açısından doğru çünkü halk PKK’nın oyununa gelmedi. Güvenlik güçlerinin kararlı tutumuyla da son 10 ayda 7 bin civarında terörist etkisiz hale getirildi, ilçelerdeki binlerce hendek barikat kaldırıldı ve el yapımı patlayıcı imha edildi. Yani eylemlerini kırsaldan yerleşim merkezlerine kaydırarak Suriye’de kazandığı bölgesel hakimiyetin benzerini Türkiye’de de elde etmek için şehir savaşı üzerinden iç çatışma hedefleyen PKK’nın hesapları boşa çıktı. Son teslim olma görüntüleri ve teröristlerin itirafları da bunun diğer bir kanıtı ancak bu PKK tamamen çözüldü ya da çöküyor anlamına gelmez. Dahası bu kendimizi kandırmak olur. Niyesini MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’ten dinliyoruz:
“Güvenlik güçlerinin PKK’ya karşı çok ciddi tedbirler aldığını, geliştirdiğini ve PKK’nın çok önemli kayıplar verdiği görülüyor. Ama buna rağmen PKK kayıplarını yeni takviyelerle giderebiliyor. Mesele bu. Yani PKK’ya katılım şartları henüz engellenemedi. Bu ise sadece silahlı güçlerin operasyonel çalışmalarıyla olabilecek bir şey değil.Bu ancak siyasi çözüm şartlarının yaratılabilmesi ekonomik, psikolojik meselelerin halledilebilmesi,yani PKK’yı topyekün ortadan kaldırabilecek ya da silahları tamamen bıraktırabilecek şartların oluşturulabilmesiyle mümkün.”
Özetle dememiz o ki PKK’nn çok ağır kayıplar verdiği bir gerçek ancak çöktü diyebilmek için çok erken... Nitekim aynı sözleri daha önce sivil ya da asker bazı yetkililerin ağzından bir kaç kez daha duymuştuk...

Haberin Devamı

Çakma formaya bir de olimpiyat uyarısı

Haberin Devamı

Geçen yazımızda Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2016) finallerinde Milli takımımızı desteklemek için Fransa’ya gitmeyi planlayanları çakma yani taklit formalar konusunda uyararak,”formanız orijinal olsun” demiştik. Çünkü Fransızlar orijinal olmayan formalara el koyuyor ve ürünün değeri kadar para cezası kesiyorlardı. Görüştüğümüz Türkiye’nin marka konusundaki uzman hukukçuları da herkesin başının sıkıntı ya girebileceğini söylemişti. Dün bunlara Yurtiçi Markalar bölüm yöneticisi Av. Pelin Demiroğlu’nun şu uyarısı da eklendi:


“Naçizane, gümrüklerde el koyulan her ürünün birebir taklit olmadığını, çok küçük ve genel geçer benzerliklerin dahi ‘taklit’ olarak damgalandığını düşünmekle birlikte, Türkiye’nin taklit ürün üretimi konusundaki kötü şöhretini yadsıyamıyoruz. Tüm bu olumsuz puanlar neticesinde Türkiye’den yapılan girişler de ayrı bir mercek altına tutulmaktadır. Avrupa Kupası maçları, Olimpiyatlar gibi lisanslı ürün üretiminin ve tüketiminin fazla olduğu organizasyon zamanlarında da Sınai Hakların Korunması konusunda görev yapan birimler ekstra dikkatli ve yoğun şekilde denetimlerini sürdürüyorlar. Sizin örneğinizde EURO 2016 için bir denetim söz konusu iken, Londra 2012 Olimpiyat oyunlarının başlamasına sayılı günler kala, İngiliz gazeteleri ülke çapında tespit edilen ve el konulan taklit ürün haberleri ile dolup taşmaktaydı. Keza Rio 2016 Olimpiyatları ile ilgili benzer haber ve uygulamalara rastlamamız da yakındır.”
Bizden uyarması...