Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Sektördeki canlılık yüzleri güldürüyor. Tesislerin doluluk oranı iyi, uçaklar talebi karşılamıyor. Turizm Bakanı mutlu, seyahat acenteleri - tesis sahipleri keyifli... Ya yerli - yabancı turistler? Onların da yüzü gülüyor mu?..
       Maalesef hayır... Kazıklanma, kaba davranış, acente vurdumduymazlığı hala var... Demek ki; 1999 krizi dahi akıllanmaları için yetmemiş... Bakan Erkan Mumcu ve Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy'un dikkatlerine iki şikayet aktarıyorum...
       Önce Didim - Akbük'teki The Holiday Resort Hotel... Okurumuz Sedat Vural, eşi ve iki çocuğuyla birlikte huzurlu bir tatil umuduyla Anı Tour aracılığıyla yola çıkmış. Yaşadıklarını dinleyelim:

Çile başlıyor

       "12 saatlik yolculuktan sonra 21.45'te vardık. Gecenin sıcağında buram buram kokan lağım kokusuyla karşılandık. Odamızdaki klimaların sadece sıcak havayı karıştırdığını fark ettik. Kapı ve pencereleri açtığımızda ise sivrisineklerle şişlendik. Ertesi gün otel yönetimine durumu anlattık. Klimayı tamir ettireceklerini, kokunun ise tüm Didim'de olduğunu söylediler. Sonraki gün kokunun gündüz değil gece yayıldığını fark ettik. Bahçe sulanınca koku oluyordu. Nedeni arıtma tesisiydi. O arada hepizin bağırsakları da bozuldu. Bizim gibi birçok misafir de aynı yönde şikayetçiydi. Fark verip otelimizi değiştirmek istedik. Ancak turizm acentemiz mümkün olamayacağını bildirdi. Para ödendikten sonra anlayış bitmişti. Sözün özü; 'Ucuz etin yahnisi yavan olur' (Kişi başı 29 milyon 900 bin lira pek ucuz sayılmasa da) atasözünü unutmayın..."

Otobüste terör

       Gelelim, Doç. Dr. Bilal Doğan'a yapılan terbiyesizliğe... Okurumuz Uludağ Turizm İşletmesi'nin Ankara - Balıkesir seferini yapan 26 HA 252 plakalı otobüste başına gelenleri şöyle anlatıyor:
       "Üç gün önce aldığım biletimde gösterilen yerde otururken, ikinci bir bilet sahibi geldi. Muavin yerimden kalkmamı istedi. İtiraz edince biletim anında elimden gitti. Yerine rezervasyon bileti verildi. Nedenini sorunca da işletmeden bilet paralarını alamadıklarını bildirdiler. Meğer otobüs kişiye özelmiş. Firma adına sefer yapıyormuş... Bunları tartışırken sonradan adının Mustafa olduğunu öğrendiğim şoför 'Kafam zaten çok bozuk, gelirsem o adamın ağzını burnunu dağıtırım' diye bağırdı. Ben yerim için ısrarcı olunca da otobüsü durdurdu 'Al paranı ve defol in bu aradan' sözleriyle üzerime yürüdü. Diğer yolcular araya girince yatıştı direksiyon başına döndü. Muavine üniversitede öğretim üyesi (ODTÜ) ve başbakanlık danışmanı olduğumu söylediğimde hemen tavır değiştirip 'şoför dört gündür yolda ondan sinirli' yanıtını verdi. Tüm yolcuların itirazı üzerine Sivrihisar'da şoför değişti ve biz yolumuza devam edebildik."

Ankara'nın Aborijinleri!

       Aborojinler Avustralya'nın yerlileri. Renkleri ve fiziksel görünümleriyle diğer insanlardan farklılar. Kabile içinde çok uyumlu olan bu insanlar yaşadıkları yerlerden koparılmalarına, yaşam biçimlerinin deştirilmesine tepki gösteriyorlar...
       Şimdi Ankara'nın da Aborijinleri var. Ancak bunlar insan değil ağaç. Okurumuz Sevim Koyunoğlu böyle diyor. Trilyonlar ödenerek İtalya'dan getirilen ağaçların başkentin kara iklimine ayak uyduramadığını belirterek, şunları söylüyor:
       "Sopa gibi upuzun gövdeleri var. Tepesinde bir minik dal ve birkaç yaprak bulunuyor. Kentin doğasına ve iklimine uygun, göze ve duygulara hitap eden bitki türlerinin özenle seçildiğini düşünürdüm. Bilmiyorum ne değişti de bu ağaçlar dikilmeye (Atatürk Bulvarı, İsmet İnönü Caddesi) başlandı. Birçoğu Ankara'nın sert esen rüzgarına dayanamayıp devrildi. Önce dalları kurudu, sonra gövdeleri. Büyük bölümü de daha Ankara'ya ulaşmadan yolda çürümüş!..


Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr