Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları

Tüm dünyada 191 teşkilatı olan Kızılay-Kızılhaç’ın kurulmasına, Türk kökenli bir Osmanlı askerinin vesile olduğunu biliyor muydunuz? Ya da “Kızılay” adını Atatürk’ün verdiğini? Trablusgarp cephesinde tek gözünü kaybetmek üzereyken bir Kızılay çadırında tedavi gördüğünü? Türkiye’ye ilk hemşireyi Kızılay’ın getirdiğini? Tüm bunları dün bir solukta Kızılay Başkanı Kerem Kınık’tan öğrendim.

Kızılhaç’tan Kızılay’a

Bu yıl 150. yaşını dolduran Kızılay’ın arkasındaki muazzam hikâyeyi Kerem Kınık anlattı: 19. yüzyıl başında Osmanlılara ait olan Cezayir’de Fransızlara karşı verdiği mücadeleyle bugün hâlâ Cezayir’de “milli kahraman” olarak anılan Emir Abdülkadir, burada iş yapan İsviçreli iş adamı Henry Dunant ile yakın dosttur. Emir Abdülkadir, Napolyon’un iyi ahbabı olan Dunant’a bol bol İslam’daki savaş ahlakını anlatır.

Haberin Devamı

Tam o sıralarda Dunant, Napolyon’un çağırması üzerine Solferino Savaşı’nın yapıldığı İtalya’ya gider. Orada yazdığı “Solferino Hatırası” adlı anı kitabında da anlattığı gibi, savaştaki yaralı askerlerin yaşadıkları trajedi onu çok sarsar. Bunun üzerine, Emir’den öğrendiği ilkelere binaen, askerlere yardım etmek için Cenevre’de Kızılhaç’ı kurar. Tüm devletlere, Kızılhaç amblemi taşıyan çadırların ve kişilerin tarafsız olduğunu ve onlara asla ateş açılmayacağını kabul ettirir.

***

Aynı dönemde -1868’de- Osmanlı’da bir grup doktor, Sultan Abdülaziz’in onayıyıyla aynı teşkilatı kurarlar. Ancak içinde geçen “haç” kelimesini “hilal” ile değiştirip, “Hilal-i Ahmer Cemiyeti” ismini verirler. Teşkilata “Kızılay” ismini ise, 1935’te Atatürk verir. Hakeza, Atatürk 1911’de Trablusgarp savaşında tek gözünden ciddi şekilde yaralandığında, oradaki ilk Kızılay çadırlarından birinde tedavi görür.

Atatürk’ün Kızılay’ı
En küresel insani kurum

Gelelim bugüne... Öncelikle, dünya üzerindeki 191 teşkilattan 35 tanesi “Kızılay” ismini kullanıyor. Bunların hepsi ilk “Kızılay” ismini koyan Türkiye’den esinlenen Müslüman çoğunluklu ülkeler. Bir de İsrail’deki “Kızıl Davut Yıldızı” teşkilatı var. Ancak her ne kadar isimler farklı olsa da, tüm teşkilatlar birbiriyle koordineli çalışıyor. Zaten bu yüzden Kerem Kınık, “Dünyada 191 ortağımız var” diyor.

Haberin Devamı

Nasıl ki Kızılay 1800’lerin başında Büyük Kıtlık’ta 1 milyon insanın açlıktan öldüğü İrlanda’ya gemiyle buğday gönderdiyse... Ya da 350 bin insanını açlıktan kaybeden Yunanistan’a 1941’de “Kurtuluş Gemisi” ile gıda yolladıysa (ki geminin ismi, sadece 18 yıl önce Yunanistan’a karşı verilen Kurtuluş Savaşı’yla aynı ismi taşıyordu)... Bugün de aynı küresel misyonu sürdürüyor.

***

Sadece geçen yıl Türk Kızılayı, dünyada 23 milyon insana yardım ulaştırmış. Bugün dünyanın en geniş sosyal yardım programını, Birleşmiş Milletler Gıda Programı (WFP) ile birlikte yürütüyor. Avrupa Birliği fonlarından en çok faydalanan kurum da o. Ki bu fonlarla Türkiye’deki mültecilere en çok yardımı Kızılay ulaştırıyor. Bununla birlikte, geçtiğimiz ocak ayının sonunda 57 üyeli İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla İİT coğrafyasındaki tüm Kızılayları birleştiren bir ağ kurma kararı aldı.

Haberin Devamı

Arkasındaki güç

Ayrıca Türk Kızılayı’nın bugün yurt dışında 12 ülkede şubesi var. Yerkürede bu kadar etkin olmasının arkasında elbette Kerem Kınık’ın aynı zamanda Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Federasyonu’nun Avrupa ve Orta Asya Başkanı olmasının etkisi büyük. Ancak asıl etken tabii ki Cumhurbaşkanı Erdoğan. Zira bugün Türkiye’yi dünyada -gayri safi milli hasılasına oranla- en fazla insani yardım yapan ülke yapan ta kendisi. Yani Türk Kızılayı’nın bu kadar güçlenmesini destekleyen asıl kişi. Gerektiğinde kanını bağışlayarak bu kurumu ayakta tutan Türk halkının da hakkını burada vermek gerek.

***

Kendini Kızılay’a resmen vakfetmiş olan Kınık’tan öğrendiğim daha o kadar çok şey var ki Kızılay ve Türkiye tarihiyle ilgili... Ama yerim dar. Belki şunu yazarsam, eksik bilgileri telafi eder: Emir Abdülkadir’in mayaladığı o muazzam düşünce, bugün yerküreye gitgide daha çok yayılıyor. Dünyaya kazandırdığımız değerlerin ve insani katkıların farkına vararak onları güçlendirmek de bize düşüyor.