Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları

“Türkiye’den KKTC Geçitkale Havalimanı’na ilk İHA indi.” Tarih 16.12.2019

Dün Türkiye’nin tüm dünyaya duyurduğu bu cümle, emin olun dünde kalmayacak. Çok yakında Türk tarih kitaplarında ayrı bir başlık olarak yerini alacak. Zira burada mesele sadece bir insansız hava aracının (İHA) Kıbrıs’a inmesi değil. Asıl mesele; Türkiye’nin kendi ürettiği İHA’ları ilk defa KKTC’de “İHA üssü” olarak konumlanacak bir yere indirmesi. Bu, önümüzdeki yıllar boyunca izlenecek yeni askeri stratejinin ik işareti. Türkiye’nin tam anlamıyla bağımsız olmasının işaret fişeği.

Haberin Devamı

Milli-yerli İHA

Aslında Türkiye’nin askeri kapasitesini kullanarak bölgesel sorunlarını çözmeye çalışması yeni değil. İşe yaramamış bir taktik de değil. “Aktif caydırıcılık” denilen bu askeri politikayla 96’da Yunanistan’la çıkan Kardak krizi, 98’de Kıbrıs Rum kesimiyle yaşanan S-300 meselesi gibi birçok sorun çözüldü. 99’da Öcalan’ın Suriye’den getirilmesi de yine askeri baskıyla olabildi.

Yani son zamanlarda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de önce Fatih ve Yavuz gemileriyle sondaj çalışmalarına katılması... Akabinde Libya ile deniz sınırı anlaşması yapması... Şimdi de KKTC’de Geçitkale’ye kendi ürettiği İHA’yı uçurması... Bunlar aslında 90’larda da uygulanan “milli askeri stratejik konsept”in devamı.

“Ancak!” diye uyarıyor telefonda konuştuğum Dr. Can Kasapoğlu. “Şimdi büyük ve çok kritik bir fark var. Bu sefer Türkiye kendi ürettiği İHA’ları uçuruyor. 90’larda Türkiye’nin savunma sanayii envanterinin sadece yüzde 20’si milli ve yerliydi. Şimdi ise bu oran yüzde 60-70 arasında” diyor. Yani şimdi cebindeki tabancası kendi üretimi. Dolayısıyla, çok daha bağımsız.

Stratejik sıçrama

Bunun da dünyaya verdiği siyasi mesaj çok kritik. Türkiye kendi ürettiği bu İHA’ları daha önce Suriye’de Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekâtlarında kullandı, deneyimledi. Dahası, Katar’a ve Ukrayna’ya ihraç etti. Yani bunlar sadece kendi ürettiği değil, aynı zamanda kendi kullandığı ve dünyaya satmaya başladığı İHA’lar. Dr. Kasapoğlu bunun siyasi anlamını özellikle vurguluyor.

Haberin Devamı

EDAM (Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi) adlı düşünce kuruluşunda Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü olan Kasapoğlu, İHA’ların öneminin tüm dünyada arttığını söylüyor. “Türkiye de bu dalga üzerinde en iyi sörf yapan ülkelerden. Bugüne kadar taktik görevler yapan, orta seviyede İHA’lar üretiyordu. Geçitkale’ye gönderilen Bayraktar TB2 de böyle bir İHA. Ancak 2020’lerin başından itibaren artık stratejik görev icra edebilecek, üst düzey İHA’lar envantere girmeye başlayacak” diyor. Şu an geliştirilmekte olan Akıncı da bunun şampiyonu olacak.

İlk İHA üssü

İşte Geçitkale’ye 2020’ler itibarıyla bu gelişmiş İHA’lar konuşlanacağı için, Türkiye büyük bir stratejik sıçrama yapıyor. Aslında KKTC’ye 2000’lerin başına kadar savaş uçakları uçuruluyordu. Geçitkale’ye de F-16’lar birkaç kez inmişti. Özellikle de Kardak krizi gibi sıkışık dönemlerde. Ancak 2000’lerin başından itibaren Rum tarafı ile “karşılıklı iyi niyet göstergesi” olarak buna son verildi. O zamandan beri sadece özel günlerde askeri akrobasi uçakları konuşlanıyordu.

Haberin Devamı

Dolayısıyla, şimdi Geçitkale’ye İHA inmesi, uzun zamandır ilk kez bir savaş uçağının Kıbrıs’a konuşlanması açısından önemli. Ancak asıl olarak, Türkiye’nin ilk kez KKTC’de bir İHA üssü kurma yoluna girmesi açısından kritik. Hem de kendi ürettiği, çok yakında en üst seviyeye ulaşacak olan İHA’larıyla.

*

Bu, tüm bölgesel denklemi değiştirecek (game changer) bir adım. Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de yalnızlaştırmak üzere kurulan ve Batı’nın desteğini alan Yunanistan-Güney Kıbrıs-İsrail-Mısır blokuna karşı öyle böyle bir hamle değil. Belli ki diplomasi alanında da bu bloku içeriden kırmaya yönelik adımlar geliyor. İsrail ve Mısır’la kurulacak “enerji bağları” ufukta gibi.

En başa dönecek olursak, evvelsi gün Türk tarih kitaplarında yerini alacak yeni bir başlık açıldı. Hayırlı uğurlu olsun.