Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD’de 1968 başkanlık seçimini Cumhuriyetçi Nixon büyük bir reklam kampanyası ve harcaması sonrasında kazanmıştı. Bizim Cumhurbaşkanımız da 46 yıl sonra aynı şeyi yaptı.
Nixon, 1971’de yükselen enflasyonu durdurma adına, fiyatları ve ücretleri dondurmayı denedi; olmadı. Bu girişim, o yıllarda başlayan “altına hücum”a karşı düşünülmüştü. ABD artık, söz verdiği gibi 35 dolar karşılığında bir ons altın veremez durumdaydı. 1971’de altın standardına son verildi. 1973’e kadarki iki yıl içinde Bretton Woods sistemi tamamen çöktü.

Petrol krizinin aslı...
1973 yılında, Amerika’nın Ortadoğu’da İsrail’in tarafını tutması neticesinde, OPEC’in petrol üretimini azaltmasıyla, büyük bir enerji krizi başladı. Petrol fiyatlarının artması, arz kıtlığının yarattığı bir enflasyona neden oldu ve gıda başta olmak üzere, tüm fiyatları yükseltti.
Fiyatların artması, özellikle Afrika’da, fakirliğe ve giderek diktatörlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Ekonomik özgürlüğünü kaybeden halkın, politik özgürlüğünü de kaybettiği açıkça belliydi. Her ülkede olduğu gibi! Bu dönemde, Batı’nın Afrika’ya yaptığı ilaç ve sağlık yardımı, Afrika’da nüfus patlamasıyla sonuçlandı.
70’li yıllar, ABD ve Avrupa ülkelerine göç etmek isteyen üçüncü dünya vatandaşları sayısının gittikçe arttığı, buna karşılık, göç etmek isteyenlerin bu ülkelere alınmasında her türlü zorluğun çıkarılmaya başlandığı yıllardı. Gelişmiş ülkelerde kurulan “Göçmenlik Bakanlıkları” önem kazandı.

“Görünmez beyin” devrede
İletişim ve ulaşım olanaklarının dev adımlarla artması, insanların birbirleriyle iletişime geçerek, fikir alışverişinde bulunmalarına yol açtı. Bu iletişimin ekonomik kararları da etkilediği anlaşılınca, kapitalist sistemin temel prensibi sayılan “görünmez el”in yerini “görünmez beyin” ekonomisi almaya başladı. Hayek’in öncülüğünü yaptığı bu düşünce sistemi, bugünkü internet haberleşmeli arz ve talep sisteminin ilk habercisi oldu. Bugün, “görünmez beyin” yalnız ekonomik değil, siyasi kararları da etkiliyor.
Yine, 70’li yıllar devletin ekonomiye müdahalesinin o kadar da kötü olmadığının anlaşıldığı yıllardı. Hayvanların korunmasıyla ilgili av yasakları, su ve hava kirliğine karşı alınan tedbirler, kurşunsuz benzin satılma mecburiyeti, ozon tabakasını yok eden kimyasalların engellenmesi, asit yağmuruna neden olan sülfür emisyonların azaltılması, çalışma yeri emniyeti, mayınların temizlenmesi gibi bir seri ekonomik tedbir bu dönemde alındı. Madenlerde alınan sıkı tedbirlerin, buralardaki iş kazalarını tamamen yok ettiği yıllar, 70’li yıllardı. Biz hâlâ o yıllara ulaşamadık!
Bütün bu tedbirler, Birinci Dünya Devletlerinde (gelişmiş ülkeler) üretim maliyetini artırıyordu. Şirketler, masrafları kısmak adına, önce yöneticilerinin sayısı azaltmak yerine, işçilerini daha çok çalıştırmaya başladılar. Sonra, yönetici sayısını da kısıtladılar. Bu tedbir de işe yaramayınca, üretimlerini işsizliğin ucuz olduğu ve vergi avantajları sağlayan ülkelere kaydırdılar.
Serüven 80’li yıllarla sürecek.