Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

a) Ülkemiz 1999 yılında bu bazda % - 4.7 ve 2002 yılında da % - 7.5 büyüme gösterdi. Yani, bu yıllarda küçüldük. Şimdi kriz yıllarındaki açığı kapatıyoruz. Büyümenin bir bölümü ekonomideki dalgalanma hareketinin bir sonucu.b) Son üç yılda (2002-2003-2004) sırasıyla % 7.9, % 5.8 ve % 13.4 (6 aylık) büyümeyle karşılaşıyoruz. Bu büyümenin bir bölümü bu dönemde ülkemize yoğun bir biçimde giren sıcak para ve servet transferi nedeniyle yaşandı. Sıcak para girişi ise, düşük tutulan kur ve yüksek tutulan reel faizler nedeniyle oldu.c) Yüksek büyüme oranlarına ulaştık zannetsek de, büyüme oranlarında bir süreklilik sağlanmadıkça zaman zaman karşılaşılan yüksek büyüme oranları bir işe yaramıyor. Örneğin, Dünya Ekonomi Forumunun yayımladığı istatistiğe göre, Türkiye sürekli büyüme bakımından dünyada ancak 66ncı gelebiliyor. Bu istatistiğe göre, son 10 yılda dünyada en hızlı büyüyen ülke % 6 ile Finlandiya olmuş. Onu ABD takip ediyor. Şu anda, bizden bile hızlı büyüdüğü görülen Venezüella aslında sürekli büyüme bakımından dünyada 85inci. Kısacası, yaşadığımız yüksek büyüme oranı sevindirici ama bu oranların kalıcı olmadığını düşünmemiz için her türlü neden var.d) Öte yandan, son 5 yıl esas alındığında, gelişmiş ekonomilerin büyümelerinde dünya çapında karşılaştırmalı bir gerileme göze çarpıyor. Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerin hepsi de son beş yılda gittikçe artan bir hızla gelişiyorlar. Gelişmekte olan ülkelerin bu yılki ortalama büyüme oranları % 6.5 civarında. Yani, yalnız bizde değil, bütün gelişmekte olan ülkelerde büyüme hızı artmış. Hızlı büyüyen ülkeler arasında Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya gibi yüksek nüfuslu ülkeler de var. Son 5 yıllık dönem esas alınırsa, biz hala gelişmekte olan ülkeler ortalamasını tutturabilmiş değiliz. Bu dönemde ortalama sadece % 5.4 büyüyebilmişiz. Artan hammadde, petrol fiyatları ve bütçe açıkları ile düşük tutulan faizlerin gelişmiş ülkelerdeki büyüme oranlarını yavaşlattığı düşünülüyor. Ayrıca, ABDden son birkaç yıldan beri ciddi sermaye çıkışı oldu. Buna ek olarak tüm gelişmekte olan ülkeler ekonomik reform çalışmaları içindeler. Doğal olarak, bu devresel sonuçlar gelişmekte olan ülkelerin gelişmişleri yakalayabileceği anlamına gelmiyor. Kısacası, biz büyüyoruz ama herkes de büyüyor.e) Bunlara ilaveten, açıklanan büyüme rakamlarının gerçeği yansıtmadığı ve % 15inin stok artışından kaynaklanmış olabileceği görüşleri var. Hatta, 14.9.2004 tarihinde İstanbul Milletvekili Emin Şirin bu konuda TBMMye bir soru önergesi verdi. Soruya verilen cevapta da aksi söylenmiyor. Milli gelir tahmin edilirken, üretim artışları esas alınmış, katma değer oranları sabit ve stok artışlarının kalıntı olarak çıktığı, yani bir ölçüme dayanmadığı kabul edilmiş. Bir de, muhtemelen, 2002 yılında yenilenmesi gereken inputoutput matrisi yenilenmeyip 1996 yılınınki kullanılmış.Şimdi, % 13.4e (Gayri safi milli hasıla olarak % 14.4e) ulaşan büyümenin gerçek ve karşılaştırmalı büyüklüğünü tahmin edebilir misiniz? ytoruner@milliyet.com.tr Gayri safi yurt içi hasılalar karşılaştırıldığında, % 13.4 oranıyla Venezüelladan sonra dünyada en hızlı büyüyen ülkeyiz. Ama bu rakam oldukça yanıltıcı. Neden mi?