Ekonomi Yerli parayla borçlanalım döviz baskısı bitsin

Yerli parayla borçlanalım döviz baskısı bitsin

30.11.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Piyasaları döviz baskısından kurtarmak gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yerli para birimleriyle borçlanmanın yollarını arayalım. Mesela AVM’ler gibi yerlerde yerli para birimiyle kiralama yapılmalı” dedi

Yerli parayla borçlanalım döviz baskısı bitsin

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan piyasaları döviz baskısından kurtarmak gerektiğini belirterek, “Yerli para birimleriyle borçlanmanın yollarını arayalım. Yeni bazı adımlar atmak suretiyle geçici bir düzenleme yapılır, mesela AVM’ler (alışveriş merkezleri) gibi yerlerde yerli para birimiyle kiralama yapılmalı” dedi.

Haberin Devamı

Dün Cumhurbaşkanlığı himayesinde Uluslararası İş Birliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen ‘Küresel Gelecek: İnsan Odaklı, Akıllı Ekonomi’ temalı 7. Boğaziçi Zirvesi’nde konuşan Erdoğan ekonomiye yönelik açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Gelin hep birlikte altını devreye sokalım” çağrısı yaparken, şunları söyledi:

“Döviz baskısından piyasaları kurtarmamız lazım. Borçlanırken o şekilde borçlanmanın yolunu arayalım, yerli para birimleriyle borçlanmanın yollarını arayalım. Son günlerde sağolsun hükümetimiz, medya vesaire...

Tabii bütün AVM’lerde vesaire patronlar hep dövizle kiralama yolunu seçiyorlar. Şimdi burada yeni bazı adımlar atmak suretiyle geçici bir düzenleme gerekirse yapılır ve bu kiralamanın da ülkemizin şu anda bu süreci başarıyla atlatabilmesi için yerli para birimiyle bu süreci atlatma adımını atmalıdır diye inanıyorum. Bunu da duyurdum, duyuruyorum, duyuracağım. Çünkü bir diğeriyle bir adeta emperyal mantık var, öbür tarafta da çırpınan, kızmasın tabii AVM’deki mağaza sahipleri, orada çırpınan, battı batacak durumunda olan esnaf var.

Haberin Devamı

Yeni ticari platform

Bu süreci beraber atlatmalıyız, dayanışma içinde atlatmalıyız. Bu süreci beraber atlatacağız. Bu vatan bizim, bu topraklar bizim, hepimiz kardeşiz, dayanışma içerisinde bu süreci beraber atlatacağız. Unutmayın, yakın tarihin gördüğü en alçak darbe girişimini, en sinsi işgal teşebbüsünü, en kanlı terör saldırısını aynı anda yaşayıp başarıyla üstesinden gelen bu millet, elbette ekonomik baskılara karşı da kendisini müdafaa edecektir.”

Boğaziçi Zirvesi’nin birçok konunun tartışıldığı bir oturumlar silsilesi olacağını dile getiren Erdoğan, Türkiye’nin öncülüğünde üye devletlerin, kamu ve özel sektör kuruluşları ile bireylerinin içinde yer alabileceği yeni bir ticari platform kurulmasının düşünülebileceğini söyledi.

Teknolojinin sağladığı kolaylıklar kullanılarak, tamamen elektronik ortamda faaliyet gösterecek bu platformu hayata geçirmek için de tek ihtiyaç olan İslam ve Türk coğrafyasındaki 60 devletin ortak iradesini çok önemsediğini aktaran Erdoğan, mal ve hizmetlerin, standart kodlar aracılığıyla sisteme girileceği bu ticaret platformunda bir araya gelen ülkelerin, en az maliyetle ve en hızlı şekilde birbirleri içindeki her türlü mala ve hizmete ulaşabilmeleri gerektiğini ifade etti.

Haberin Devamı

İsraf ekonomisi aldı başını gidiyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda hayata baktığımız zaman ne yazık ki israf ekonomisi almış başını gidiyor. Bir ailenin içinde bir tane araba değil, bakıyorsunuz iki tane, üç tane araba var, hanımda, çocukta, çocuklarda... Hepsinde arabalar... Bunun adı israf ekonomisidir, verim ekonomisi değil ama verim ekonomisine geçtiğimizde devreye yatırımlar girecektir. Yatırımların olduğu yerde devreye istihdam girecektir. İstihdamın olduğu yerde üretim başlayacaktır. Bütün bunların olduğu yerde o toplumda rekabet başlayacaktır. O toplumda rekabet gücünün artmasıyla ondan sonra da büyüme gelecektir” dedi.
Erdoğan, dünyanın gelişmiş ülkelerinde en ileri teknolojik araçların en karmaşık üretim tekniklerinde kullanıldığını ancak aynı ülkelere bakıldığında ekonomilerinin konut satışlarına bağlı olduğunu, insanların servetlerini bu tür alanlara yatırdığının görüldüğünü de belirtti.

Haberin Devamı

Yerli ve milli vurgusu

Yerli parayla borçlanalım döviz baskısı bitsin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yakın gelecekte insan hayatını etkileyecek önemli gelişmelerden birinin de şehirleşme olacağına işaret ederek, dünya genelinde 2015 itibarıyla yüzde 54 olan şehirde yaşayan nüfus oranının, 2050’de yüzde 66’ya çıkmasının beklendiğini, Türkiye’de de şehirlerde yaşayan nüfus oranının yüzde 88’i bulduğunu kaydetti.

Şehirleşme sonucunda bir arada yaşamak zorunda kalan kalabalık insan topluluklarının sorunlarının çözümünde iletişim imkanlarının önemli bir fırsat olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

“Netice olarak insani değerler yitirilmeden iktisadi faaliyetleri geliştirmenin yollarını aramalıyız. Bunu da mirasçısı olduğumuz kadim medeniyet sınırları içinde yapmalıyız. Aksi takdirde yolumuzu da yönümüzü de kaybederiz. Gelişmiş ülkelerin şu anda yaşa-dıkları sorunlara daha ağır şekilde maruz kalmamak için özgünlüğümüzü ve özgürlüğümüzü muhafaza etmeliyiz. Hani ‘yerlilik’ diyorum ya ‘millilik’ diyorum ya, bunu kaybetmemeliyiz. 15 Temmuz bizim için işte bu mücadelenin adıdır, adresidir. Milletimiz istiklaline ve istikbaline, demokrasisine, iradesine canı pahasına sahip çıkacağını göstererek, gelecek için hepimize ümit vermiştir. Şundan emin olunuz. Bugünkü Türkiye’nin önü 15 Temmuz sabahı olduğundan çok daha açıktır, çok daha aydınlıktır.”

Haberin Devamı

Odağa insanı alalım, yoksulluğu azaltalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa gelişmiş ülkelerde zengin ve fakirler arasındaki hayat kalitesi farkının açılmasında, üretimde vasıfsız iş gücü yerine robotların kullanılmasının büyük bir etkisi olduğuna işaret ederek, “Genel tabloya ve eğilimlere baktığımızda bu alanda artık geri dönülmez bir yola girildiğini söyleyebiliriz” dedi.

Bir yandan milyonlarca dolar verip turist olarak uzaya gidenlerin, onların hemen yanı başında ise işlerini robotlara ve internete kaptırmış büyük kitlelerin bulunduğu bir dünyada, sürdürülebilir bir büyümenin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Teknolojinin istihdamı ve ücretleri sınırlama eğilimi önümüzdeki dönemde çok daha şiddetli şekilde hissedilecektir.
Batı toplumlarının mevcut refah düzeylerine tehdit olarak gördükleri, burası çok çok önemli, Türkiye’de 3 milyonu aşkın mülteci var, biz bunları tehdit olarak görmüyoruz ama Batı toplumu 100 kişiyi, 200 kişiyi, 300 kişiyi kendisi için tehdit olarak görüyor, göçmenlere ve yabancılara karşı geliştirdikleri nefret politikaları, bu ülkelerin yönetimlerini de esir almaya başlamıştır. Türkiye bu olumsuzluğa en fazla ve en yaygın şekilde muhatap olan ülkedir. Bugün göçmenlere karşı yürütülen kampanyaların bir süre sonra yine Batılı toplumların refahlarına tehdit olarak gördükleri robotlara karşı yapılması kimseyi şaşırtmayacaktır. Bu durum şunu gösteriyor, insanı odağa koyan teknolojilere yönelmeden, refahı artırırken yoksulluğu azaltan gelişmelerin önünü açmadan, demokrasiler ayakta kalamaz.”