Gündem Yıllardır ‘bulundu’ müjdesi bekliyorlar

Yıllardır ‘bulundu’ müjdesi bekliyorlar

29.06.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Türkiye’nin heyecanla iyi haber beklediği kayıp Leyla ve Eylül, kayıp çocuklar konusunu yeniden gündeme getirdi. Yıllardır kayıp yüzlerce çocuk var ve aileler yıllardan beri az da olsa bir umutla bekliyor

Yıllardır ‘bulundu’ müjdesi bekliyorlar

Türkiye günlerdir, bayramın ilk günü Ağrı’da kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir ile 22 Haziran’da Ankara’nın Polatlı ilçesinde kaybolan 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara’yı arıyor.

Haberin Devamı

Leyla ve Eylül, kayıp çocuklar konusunu yeniden gündemi getirdi. Ailelerinin yıllardır ‘Bulundu’ haberi beklediği akıbeti bilinmeyen çocuklar var. Tatil dönemlerinin çocuklar için daha riskli olduğuna dikkat çeken “Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği” (YAKAD) Başkanı Zafer Özbilici, kokuyla iz sürülebilmesi için ebeveynlerin çocuklarının giysilerini çok sık yıkamaması gerektiğini söylüyor.

Eylül ve Leyla gibi akıbeti aylar hatta yıllardır bilinmeyen yüzlerce çocuk var. Onlardan biri de kaybolduğunda henüz 5 yaşında olan Ecrin.

3 yıldır haber yok

Mardin’in Midyat İlçesi’nde 2015 Haziran ayında akraba ziyaretine gittikleri Midyat’ın Harmanlı Mahallesi’nde bakkala gitmek için evden ayrılan Ecrin Tunç’tan 3 yıldır haber yok. Kaybolduktan sonra yapılan aramalara rağmen ne bir ipucuna ne de bir şüpheliye rastlanılmadı.

Haberin Devamı

Küçük Ecrin’in babası Bekir Tunç acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu belirterek, “Acımız dinmiyor. Ölüm ya da bir kaza olsaydı şimdiye kadar kabullenirdik ama kayıp işte insanın canı yanıyor. Yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz. Devletin bu kayıp çocuklar için bir şey yapması gerekiyor. Her gün kayıp haberi duyuyoruz ve acımız daha da artıyor. Allah tüm kayıp ailelerine yardımcı olsun, nasıl bir acı olduğunu biliyoruz” dedi.

‘Kapı her çaldığında...’

Yıllardır akıbetinden haber alınamayan kayıplardan biri de 2009 yılında 9 yaşındayken kaybolan Nurullah Daşkın. Nurullah, Muş’un Bulanık ilçesinde evlerinin önündeyken aniden kayıplara karıştı. Aradan yıllar geçmesine rağmen Nurullah’a dair hiçbir ize ulaşılmadı. Ailesi çocuklarının kaybolmasından sonra 2 boyunca bütün çevre illeri gezse de bir şey değişmedi.

Anne Kibar Daşkın ise duyduğu her kayıp haberinde aynı acıyı yeniden yaşadı. “Kapı her çaldığında acaba Nurullah mı geldi diyoruz” diyen baba Mehmet Daşkın, “Küçük bir ilçede oturuyoruz. Aramadığımız yer kalmadı. 11 yaşında bir çocuk nereye gider, yer yarıldı da sanki içine girdi. Umudumuz var. Bir gün çıkıp gelecek diye bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Sedanur’dan Güzel haber

Haberin Devamı

Erzurum’da 10 Haziran’dan beri haber alınamayan Sedanur Çelik’in (17) erkek arkadaşı ile İzmit’e gittiği ortaya çıktı. Annesini arayan Sedanur Çelik’in, “Ben iyiyim” dediği öğrenildi. Anne Zeynep Çelik, “Eşim ve kardeşlerim ile birlikte İzmit’e gidip Sedanur’u getireceğiz” diye konuştu.

Yıllardır ‘bulundu’ müjdesi bekliyorlar

5 bin çocuk

Kayıp çocuklara dair açıklanan son resmi istatistik 3 yıl öncesine ait. Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı (KİHBİ) artan çocuk kayıpları nedeniyle düzenli olarak yayınladığı kayıp çocuk sayısını en son 2015’te açıklamıştı. O istatistik de Türkiye’de 5 bine yakın çocuğunun kaybolduğunu belirtiyordu. Son üç yıldır kayıp sayının bir miktar daha arttığı tahmin ediliyor.

O çocuklar yıllardır kayıp

Türkiye’nin farklı yerlerinde kaybolan ve üzerinden yıllar geçmesine rağmen bulunmayan bazı çocuklar ise şunlar;

- Şahin Erten 1993 yılında 5 yaşında İstanbul’da kayboldu.

- Hatice Serper 1994 yılında 8 yaşında İstanbul’da kayboldu.

- Ebru Gönül 1997 yılında 8 yaşında İstanbul’da kayboldu.

Haberin Devamı

- Gürsel Selam 1997 yılında 3,5 yaşında Hatay’da kayboldu.

- Eyüp Erkan 2001 yılında 10 yaşında İstanbul’da kayboldu.

- Bayram Küpşi 2007 yılında 6 yaşında İstanbul’da kayboldu

- Betül Davut 2012 yılında 9 yaşında İstanbul’da kayboldu.

‘Canımı çok yakıyor’

Ahmet Tarı ise Mayıs 2003’te Çekmeköy Birlik Sitesi’ndeki evlerinin önünden kayboldu. Kaybolduğunda 3,5 yaşında olan Ahmet yıllar süren aramalara rağmen bulunmadı. Anne Beyhan Tarı “Mayısın 30’uydu. Cuma günüydü. Son ana kadar beraberdik oğlumla. Dairemiz hemen bahçeye bakar, bahçeye çıktı. 10 dakika sonra kendisine baktığımda Ahmet’i göremedim. 10 dakika içinde olan oldu ve oğlumu bir daha göremedim. Ahmet’in kaybolmasından sonra elimizden geldiğince her yere baktık. Çıkmadığımız TV programı kalmadı. Her seferinde eli boş dönmek psikolojimi bozdu. ‘Bu çocuklar bulunamadı’ denilmesi yerine, ‘Bulunmayan bu kayıp çocuklar için neler yapılmalı’ denilmesini istiyoruz. Oğlumun tenine dokunamamak, ne yaptığını bilmemek canımı çok yakıyor” dedi.

Haberin Devamı

Hep bir umut var

Mustafa Tanrıkulu, 10 Nisan 1996’da Sultanbeyli’deki evinin önünden kaçırıldığında 5 yaşındaydı. Güpegündüz arkadaşlarıyla oynarken, kırmızı Ford minibüse bindirilerek kaçırıldı. Görgü tanıkları Mustafa’nın sakallı bir erkek tarafından

Yıllardır ‘bulundu’ müjdesi bekliyorlar
kaçırıldığını söylediler.

22 yıldır Mustafa’dan haber beklediklerini söyleyen baba Recep Tanrıkulu da şunları söyledi: “Kimseyle husumetimiz yoktu. Olsaydı derdik onlar kaçırdı diye. Ama güpegündüz evin önünden çocuğu alıp gittiler, bir daha da haber alamadık. O zaman şimdi olduğu her yerde kamerada yoktu. Kendi imkanlarımız dâhilinde aradık, sormadığımız aramadığımız yer kalmadı. Ama hep bir umut var içimizde ve bu umut sayesinde ayakta duruyoruz.”

TATİLLERDE KAYIP FAZLA

Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği(YAKAD) Başkanı Zafer Özbilici kayıpların daha çok tatilerde ve bayramlarda yaşandığına dikkat çekerek ailelerde uyarıda bulundu. Özbilici, “Sizin dalgın olduğunuz bir an, onlar için büyük bir fırsattır. Çocuklar kaybolmuyor, kaybediliyor. Ne yazık ki biz çocuklarımızı kaybediyoruz. Kaçan çocuklarda da kaçırılan çocuklarda da durum farklı değil. Kendi isteğiyle kaçan çocukların, genellikle aile içindeki huzursuzluktan dolayı bulundukları ortamı terk ediyor. Şiddet, baskı, maddi sıkıntılar, üvey baba, üvey anne dayağı gibi sıkıntılardan kurtulmanın yolu çocuk için bazen evden kaçmak olabiliyor. Ülkemizde de geçmiş yıllardaki rakamlara baktığımızda da çok sayıda çocuğun evlerini terk ettiğini görüyoruz” dedi.

‘Giysilerini yıkamayın’

Çocuklar herhangi bir şekilde kaybolduktan sonra yapılacak arama çalışmalarına çocukların giysilerinin önemli katkı sağladığını vurgulayan Özbilici şunları dedi: “Zaman zaman çocuklarınızın giysilerini yıkamayı erteleyin. Çünkü çocuk kaybolduğu zaman arama çalışmalarında kokuya duyarlı iz sürme köpekleri kullanılıyor. Kamera sisteminin olmadığı, insan sirkülasyonunun az olduğu yerlerde giysiler çocukların bulunmasına büyük katkı sağlar. Çocuklarınızın güzergahını beraber belirleyin. Ebeveyn muhakkak plan içinde olmalı. Hangi yolu kullanacağını muhakkak anne bilmeli, üzerindeki son kıyafetleri mutlaka aklında tutmalı. Bir de yabancı mesafesini ihlalden sonra çocuklar pedofili hastalarının kurbanı oluyor. Çocuk orada yabancı mesafesini bilse, pedofili hastalarından ürker, hisseder, bağırmayı tercih eder. Her ebeveyn, çocuklarına yabancı mesafesini öğretmeli. Yabancılardan bir şey almaması, yabancı birinin onunla iletişim kuruyorsa ailesiyle paylaşması gerektiğini çocuk bilmeli.”

Kayıp aileleri neler yapmalı?

Kayıp ve Aranan Şahıslar Şube Müdürlüğü’ne göre çocuğu kaybolan şunları yapmalı: “Çocuğunuzun kaybolduğu yer ve çevresini araştırmaya başlayın. Çevrede bulunan insanlara çocuğunuzu görüp görmediklerini sorun. 24 saatin geçmesini beklemeksizin hemen 155 Polis imdat telefonunu arayarak durumu anlatın.

Aileler ise çocuklarının kaybolmasına ilişkin şunlara dikkat etmeli:

“Çocuğunuzun ilgi alanlarını ve alışkanlıklarını öğrenin. Çocuğunuzun internetten edindiği sosyal paylaşım adreslerini ve şifrelerini öğrenin. Çocuğunuza ev adresiniz ile telefonlarınızı ezberlettirin. Sıkıntılı bir durumla karşılaşması halinde 155 polis imdat hattını araması gerektiğini öğretin. Çocuğunuzun mahalle, okul ve sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarını tanıyın. Bütün bunlara rağmen çocuğunuz kaybolduysa ve bulunamadıysa yapılacak araştırmalarda kullanılmak üzere çocuğunuzun saç fırçaları ve saç tutamları, diş fırçaları, tırnak makası gibi üzerinde biyolojik izlerin bulunabileceği eşyalarını DNA testi yapılması amacıyla saklayın.”