Savaşta son dakika... İsrail medyası Türkiye'nin ambargosunu yazdı: En zayıf halkamızı hedef aldılar

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, “Bu akşam İsrailliler, işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan UNRWA Genel Merkezi'nin çevresini iki kez ateşe verdi” dedi.

CNN Türk Washington Temsilcisi Yunus Paksoy Pentagon'a Refah ile ilgili sorular yöneltti. Pentagon'dan yapılan açıklama şöyle: İsrail'in 7 Ekim'de uğradığı saldırı sonrası hep çok net olduk. Hamas'ın hala rehineleri tuttuğunu herkesin hatırlaması çok önemli. İsrail'in kendi halkını koruması ve bir başka 7 Ekim'in bir daha yaşanmaması bizim odağımız. Konu İsrail'in savunması olduğunda yanlarında olacağımıza dair hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.

İsrail’in ablukası nedeniyle Gazze Şeridi’ne havadan yapılan yardımlarda sivil can kayıpları yaşanmaya devam ediyor. Gazze Şeridi’nin kuzeyine yapılan havadan yardım operasyonu sırasında paraşütün açılmaması sonucu yardım paletinin bir deponun içinde düşmesi sonucu 2 kişi daha hayatını kaybetti. Hamas, hava yardım operasyonları sonucu yaşanan kazalarda sivillerin hayatını kaybetmesi nedeniyle söz konusu operasyonların durdurulmasını istedi.

Gazze'deki Hükümet Medya Ofisi Başkanı Salama Marouf yaptığı açıklamada, "Hava yoluyla yapılan yardımların vatandaşların hayatları için gerçek bir tehlike oluşturduğunu ve Gazze'nin kuzeyini saran gıda krizini hafifletmek için gerçek bir çözüm sağlamadığını yineliyoruz" ifadelerini kullandı. Maruf, gıda sıkıntısının en yoğun yaşandığı kuzey Gazze'ye insani yardım ulaştırılabilmesi için kara geçişlerinin yeniden açılması çağrısında bulundu.

Gazze Şeridi’ne yapılan havadan yardımlar sırasında yaşanan kazalarda bugüne kadar 21 kişi hayatını kaybetti.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada "Refah'a girmek Hamas'ı kalıcı mağlup etme hedefini gerçekleştirmez. Başkan Biden'ın İsrail'i yanlız bıraktığını söylemek gerçeklikten uzak." ifadeleri yer aldı.

Gazze Şeridi'ne 7 Ekimde saldırı başlatan İsrail, dünya genelinde protesto ediliyor. Üniversitelerde öğrencilerin eylemleri devam ederken, İsrail’in Eurovision Şarkı Yarışması’nda yer alması da tepki çekti. Yarışmanın düzenlediği İsveç'in Malmö kentindeki Stortorget Meydanı’nda toplanan binlerce kişi, bugün gerçekleştirilecek ikinci yarı final öncesi eylem gerçekleştirdi. Soykırıma karşı pankartlar taşıyan protestocular, İsrail karşıtı sloganlar attı. Filistin bayrakları taşıyan kalabalık daha sonra meşale yakıp Malmö sokaklarında yürüyüş yaptı.

En az 20 bin kişinin katıldığı gösteri için komşu ülke Danimarka'dan 8 otobüs kalktığı, bazı göstericilerin ise trenle gösterinin düzenlendiği meydana geldiği öğrenildi.

Tepkilerin ardından açıklama yapan Avrupa Yayın Birliği (EBU), şarkı yarışmanın hükümetler arasında değil, kamu hizmeti sağlayıcıları arasında bir rekabet olduğunu, şarkı yarışmasına İsrail'in katılacağını belirtmişti.

Eurovision'da Eden Golan tarafından seslendirilecek October Rain (Ekim Yağmuru), 7 Ekim'e gönderme yapması nedeniyle tepki çekmişti. Organizatörler şarkının sözlerinin "siyasi tarafsızlık" kuralını ihlal ettiği gerekçesiyle şarkıyı yarışmadan men etmiş, İsrail şarkının sözlerini ve ismini (Hurricane) değiştirerek yarışmaya katılmıştı. Şarkı yarışmasının finali 11 Mayıs'ta gerçekleştirilecek.

Türkiye’nin İsrail’e yönelik boykot kararının olumsuz etkileri ülkenin gündemine oturdu. The Times of Israel gazetesinde yer alan haberde, ihracat ve ithalatın durdurulmasının firmaları zor durumda bırakacağı belirtildi. İsrailli ithalatçıların bir kısmının daha uzun ve daha maliyetli nakliye rotası olan Slovenya gibi üçüncü ülkeler üzerinden dolaylı nakliye yolları arayışında olduğu, bazılarının ise Türk tedarikçileri Avrupa ve ABD'deki çok daha pahalı firmalarla değiştirmek zorunda kalacağı kaydedildi.
Türkiye’nin kararının İsrail’de kısa vadede kuru ve taze gıda ürünleri, hammaddeler, elektronik cihazlar, demir, çelik ve otomobil gibi çeşitli ithal ürünlerin fiyatlarında artışa yol açacağı ifade edildi. İsrailli ithalatçıların alternatif kaynaklar bulacağı ancak bunun sonucunda üretim ve nakliye maliyetlerinin yükseleceği ve İsrail'deki hayat pahalılığını daha da arttıracağı vurgulandı.

"BOYKOT ANINDA ETKİLİ OLDU"

Dijital tedarik zinciri platformu SlickChain'in CEO'su Elad Barshan yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin eylemi çok ani oldu ve anında etki gösterdi. İthalatçıların alternatif aramaya veya tedarikçileri değiştirmeye zamanları olmadı. Bu bizi tedarik zincirimizin en zayıf noktasından vurdu. Çünkü Türkiye'den ithalat yapmak oldukça ucuz, nakliye süreleri çok hızlı, yalnızca birkaç gün sürüyor” dedi. Barshan, büyük ölçüde Türk sanayisine bağlı olan bazı ithalatçıların hayatta kalma mücadelesi vereceğini söyledi.

İsrail’in uluslararası mahkemelere gitmek yerine dünyadaki müttefiklerinden destek alarak Türkiye'ye baskı yapması gerektiğini belirten Barshan, "İsrail harekete geçmezse, Türkiye’yi aşarak çığ gibi büyüyen bir etki oluşturabilir. Bu da diğer ülkelerin İsrail ile ticarete kısıtlamalar ve hatta tam ambargo koymaya başlayabileceği anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

İsrail Deniz Ticaret Odası Başkanı Yoram Sebba da Türkiye'nin kararının İsrailli ithalatçıları ve işletmeleri alternatif batılı tedarikçilerle pazarlık yapmaya zorlayacağını söyledi. Sebba, "Baskı altında olduğunuzda tedarikçilerle pazarlık yapmak ve yeni sözleşmeler imzalamak ideal bir durum değildir. Bu, daha yüksek nakliye maliyetleri nedeniyle ürünleri daha pahalı hale getirecektir" dedi.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Biden'ın "İsrail'e yönelik silah sevkiyatını durduracağına" yönelik açıklamasına yanıt verdi. Netanyahu "Yalnız kalmamız gerekirse, yalnız kalırız" ifadesini kullandı.

BBC’nin uydu görüntüleri üzerinden yaptığı araştırma, 7 Ekim’den bu yana Gazze'deki yüzlerce su ve arıtma tesisinin hasar gördüğünü veya yok edildiğini ortaya çıkardı.

Büyük bir malzeme deposuna verilen hasar da yapılabilecek onarımları ciddi şekilde aksattı.

Yardım kuruluşları, temiz su eksikliği ve arıtılmamış kanalizasyon akışının insan sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu söylüyor.

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, İsrail karşıtı protestoların genişlemesi ve hükümetin son haftalarda Amerikan kampüslerinde görülen türden huzursuzlukların üstesinden gelmeye çalışması nedeniyle İsrail'e yönelik yapılan protestoların son bulmasını istedi. Sunak konuyla ilgili "Üniversite kampüslerinde Yahudileri taciz eden protestolar yapılıyor, bunun son bulması lazım" dedi. İsrail karşıtı protestocular son iki haftadır Birleşik Krallık'taki üniversitelerde kamp kurmaya başlarken, öğrenciler ve akademisyenler İngiltere'nin İsrail'e ambargo uygulaması çağrısında bulunuyor.

Filistinli yetkililer, İsrail işgal ordusunun saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısının 34 bin 900'e çıktığını açıkladı.

Son haftalarda birçok ülke Filistin Devleti'ni tanıdığını arka arkaya duyururken, Avrupa'da taşları yerinden oynatacak hamlenin gerçekleşebileceği tarih belli oldu.

İrlanda ve İspanya'nın başını çektiği çok sayıda Avrupa ülkesinin 21 Mayıs tarihinde Filistin'i tanımayı değerlendiriyor.

İrlanda kamu televizyonu RTE, Avrupa'daki dört ülkenin ortak bir adım atarak Filistin'i tanımayı planladığını bildirdi. Habere göre, İrlanda ve İspanya diğer Avrupa ülkeleri Slovenya ve Malta ile temaslarını yoğunlaştırdı.

RTE News, dört Avrupa ülkesinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 10 Mayıs tarihinde gerçekleşecek oylamanın sonucunu beklediğini aktardı. Yarın Filistin'in BM'ye tam üyelik başvurusu oylanacak, ABD ve İsrail'in karşı çıkmasına rağmen tasarıya yoğun destek bekleniyor.

İsrail'in ana müttefiki ABD, geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki oylamada veto kartını kullanmış ve Filistin'in tam üyeliğini engellemişti.

193 üyeli BM Genel Kurulu'nda yarın yapılacak oylama, bir anlamda referandum niteliği de taşıyacak.

İspanya, İrlanda, Malta ve Slovenya, Nisan ayında Filistin Devleti'ni tanımak için ortak hareket etme kararı aldıklarını duyurmuştu.

Filistin Devleti'ni halihazırda dünya üzerindeki 143 ülke tanıyor. Karayip ülkeleri Barbados, Jamaika, Trinidad ve Tobago ile Bahamalar son üç hafta içinde Filistin'i peş peşe tanıdı.

Avrupa kıtasından Filistin'i tanıyan ülkeler ise İsveç, Çekya, Polonya, Ukrayna, Macaristan, Slovakya, Bulgaristan, Arnavutluk, Romanya, Bosna Hersek, Belarus, Karadağ.

İspanya, İrlanda, Malta ve Slovenya'nın eklenmesiyle Filistin'i tanıyan ülkeler haritasında Avrupa'da ciddi bir değişiklik olacak.

Başkent Sana dahil Yemen'in batısını kontrol eden Husiler, Aden Körfezi ve Hint Okyanusu'nda üç ayrı gemiye saldırı düzenlediklerini duyurdu.

Husilerin sözcüsü Yahya Seri, Aden Körfezi'nde ilerleyen Dego ve Gina adlı gemilerin balistik füzeler ve kamikaze silahlı insansız hava araçlarıyla vurulduğunu söyledi. Husiler, Hint Okyanusu'ndan Aden Körfezi'ne doğru seyreden Vittoria isimli geminin de hedef alındığını kaydetti.

Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, Aden Körfezi'nde saldırıya uğrayan gemilerin Panama bayrağı taşıdığını ve İsviçre'li bir şirkete ait olduğunu bildiriyor.

ABD ordusunun Orta Doğu operasyonlarını yürüten CENTCOM ise, Aden Körfezi'ne Husiler tarafından ateşlenen üç kamikaze drone'un bölgedeki koalisyon güçleri tarafından havada imha edildiğini açıkladı. Kızıldeniz'e doğru ilerleyen gemilerin hasar almadığını kaydeden CENTCOM ayrıca, Husilerin bir balistik füze fırlattığını da ekledi.

İsrail savaş uçakları, Suriye'nin başkenti Şam'a füzeler ateşledi. Suriye Savunma Bakanlığı, işgal altındaki Golan Tepeleri üzerinden fırlatılan füzelerden bazılarının hava savunma sistemleri tarafından düşürüldüğünü duyurdu.

Resmi haber ajansı SANA, gece yarısı yerel saatle 03.20'de ateşlenen İsrail füzelerinin Şam dışındaki bir binayı hedef aldığını bildirdi. SANA, hava saldırısının maddi hasara yol açtığını da ekledi.

İsrail'in Suriye'deki İran hedeflerine saldırıları, özellikle Aralık 2023'ten itibaren artış gösterdi. İran Devrim Muhafızları'nın yurt dışı operasyon birimi Kudüs Gücü'nün Suriye'deki komutanı Rıza Musevi'nin evinde vurulmasıyla başlayan suikast dizisi, yine Şam'ın Seyyide Zeynep mahallesindeki bir binada toplanan Kudüs Gücü istihbarat subaylarının havaya uçurulmasıyla devam etti.

Ancak İran ve İsrail'i tarihte ilk kez doğrudan karşı karşıya getiren saldırı, 1 Nisan Pazartesi günü gerçekleşti. İsrail jetlerinin fırlattığı füzeler İran'ın Şam Büyükelçilik kompleksinde yer alan bir binayı yerle bir etti. Yıkılan binada Kudüs Gücü'nün en önemli komutanlarından Muhammed Rıza Zahidi, yardımcısı ve beş İranlı subay öldü. Tahran yönetimi 13 Nisan akşamı İsrail'e ilk kez kendi topraklarından saldırı başlattı, 300'ü aşkın kamikaze drone ve füzenin ilerleyişini dünya canlı yayında takip etti. İsrail ise birkaç gün sonra İran'ın orta kesimindeki İsfahan'da yer alan bir askeri üssü füze ile vurdu.

Mısır, ABD ve Katar'ın arabulucuğunda aylardır bir sonuca ulaşmayan ateşkes müzakerelerindeki yeni hareketliliğin merkezinde, CIA var.

Amerikan dış istihbarat servisi Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns, Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldikten sonra bir kez daha Mısır'a uçtu.

Geçen hafta Kahire'ye inen CIA yöneticisi Burns, ardından Katar'a geçti ve Çarşamba günü ise İsrail'deydi.

Yerel medya, CIA Direktörü Burns'ün Binyamin Netanyahu'nun yanı sıra İsrail dış istihbarat servisi Mossad'ın direktörü David Barnea'yla da görüştüğünü yazdı.

Al Jazeera, William Burns'ün Kahire, Doha ve Kudüs arasında mekik dokuyan CIA şefinin İsrail'in Refah'a saldırıya geçmesine rağmen müzakerelerin yolunda gitmesini sağlamaya çalıştığı yorumunu yaptı.

Ateşkes ve rehine takası görüşmeleri, Hamas ve İsrail heyetlerinin geçen haftanın başında Mısır'ın başkenti Kahire'de buluşmasıyla ivmelendi.

Hamas, üç aşamalı ve ilk etabında 40 günlük ateşkes olan anlaşmayı kabul ettiğini dünyaya duyurdu. İsrail işgal ordusu ise, Hamas'ın açıklamasından saatler sonra Refah'ın doğusundaki mahallelere tanklarla girdi.

Mısır sınırındaki Refah şehrinde savaştan önce 275 bin insan yaşıyordu. İsrail katliamından kaçan Filistinliler için son sığınak haline gelen şehirde halihazırda 1,5 milyon kişi barınıyor.

Çok sayıda ülke ve uluslararası kuruluş, Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah'ı hedef alacak bir kara işgalinin büyük bir insani felakete yol açacağı uyarısında bulunuyor.

ABD'nin sekizinci ayına çoktan giren savaşta en sıkı müttefiki İsrail'e ilk kez silah sevkiyatını durdurmasının yankıları dinmeden Başkan Joe Biden'ın sarf ettiği sözler, Tel Aviv ve Washington'da kelimenin tam anlamıyla depreme yol açtı.

Salı gününü Çarşamba'ya bağlayan gece yarısı konuşan ABD'li yetkililer, İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrine saldıracağının ortaya çıkmasıyla 3500 bombanın gönderilmesinin askıya alındığını söyledi.

İsim vermeden konuşan yetkililerin açıklamaları, İsrail’in en büyük silah ve mühimmat tedarikçisi olan ABD’nin politikasında bir kırılmayı işaret ediyordu. Zira, Washington yönetiminin iptal gerekçesi 1800 adet 900 kilogramlık bomba ile 1700 adet 225 kilogramlık bombanın 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah'ta sivil kayıpları artıracağıydı.

Voice of America'ya konuşan üst düzey bir yetkili, Refah’ta kullanılabilecek bazı silahların muhtemel transferlerini dikkatli şekilde gözden geçirmeye başladıklarını, yoğun nüfuslu bölgelerdeki etkilerinden dolayı özellikle 900 kilogramlık bombalara odaklandıklarını söyledi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin sevkiyatın durdurulduğunu Çarşamba günü doğruladı, kararın nihai olmadığını söyledi.

Başkan Joe Biden'ın yerel saatle akşam saatlerinde katıldığı CNN yayınında, Refah’a saldırması halinde İsrail’e top mermisi ve başka silahların sevkiyatının durdurulacağını söylemesi ise, şok etkisi yarattı.

ABD lideri Biden, "Eğer Refah’a girerlerse, şehirlerde kullanılan silahları sağlamayı durduracağım" deyip bu bombaların Gazze’de nüfusun yoğun olduğu bölgelerde kullanılması nedeniyle sivillerin hayatını kaybettiğini söyledi.

İsrail’in Refah’taki askeri faaliyetlerinin de sorulduğu Biden, “Henüz nüfusun yoğun olduğu yerlere girmediler” dedi.

Binyamin Netanyahu ve savaş kabinesine "Yoğun nüfuslu yerlere girerseniz, desteğimizi alamazsınız” mesajını açıkça verdiğini de ekleyen ABD Başkanı, İsrail'e yönelik saldırılarda devreye giren Demir Kubbe'de kullanılan silahları ise sağlamaya devam edeceklerini kaydetti.

Joe Biden'ın Chicago'daki seçim kampanyasını izleyen Al Jazeera muhabiri John Hendren, Gazze Şeridi'nde ateşkes isteyen protestocuların Chicago'da trafiği durdurup ABD liderine seslendiğini bildiriyor.

Bomba sevkiyatının durdurulmasıyla ABD Başkanı Biden'ın ilk kez kamuoyu önünde İsrail'e 'hayır' dediğini belirten Hendren, 81 yaşındaki başkanın Tel Aviv'e karşı nihayet bir çizgi çekiyor gibi göründüğü yorumunu yaptı, "Bu onun ilk doğrudan hamlesi gibi görünüyor, aslında ilk kez geri adım atıp 'hayır' dedi" cümlesini kurdu.

ABD'nin neredeyse her eyaletindeki üniversiteler yayılan Filistin'e destek protestolarını hatırlatan Al Jazeera muhabiri, ABD lideri Biden'ın muazzam bir baskı altında olduğunu aktardı.

BEN GVIR SÜRPRİZE İZİN VERMEDİ!

ABD liderinin sözlerini 'Biden, şimdiye kadarki en lafını sakınmayan tehditle İsrail'in Refah operasyonu ile ABD silahları arasında bir seçim yapmak zorunda kalacağını söylüyor' başlığıyla manşetine taşıyan Times of Israel gazetesi, Tel Aviv yönetiminden ilk tepkinin İsrail'in Birleşmiş Milletler büyükelçisi Gilad Erdan'dan geldiğini yazdı.

BM oturumlarındaki radikal çıkışlarıyla tanınan Gilad Erdan, Biden'ın sözlerini 'zor ve çok ciddi hayal kırıklığı yaratan açıklama' olarak niteledi, ABD'deki Yahudilerin Kasım 2024'teki seçimlerde Joe Biden'a oy vermeyebileceği imasında bulundu.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, X hesabından yaptığı paylaşımda Biden'a doğrudan yanıt vermeden "İsrail yok edilinceye kadar Hamas'la savaşmayı sürdürecek. Bundan daha adil bir savaş olamaz" dedi.

İsrail tarihinin en sağcı hükümetindeki faşist bakan Itamar Ben-Gvir ise bir sürprize izin vermedi, X hesabından "Hamas Biden'ı seviyor" mesajını paylaştı. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin başka bir ülkeye sürülmesini ve Akdeniz kıyı şeridine Yahudilerin yerleşmesini savunuyor.

Jerusalem Post gazetesi 'Biden uyarıyor: Refah operasyonu için İsrail'e silah göndermeyeceğim' manşetini seçerken, Yediot Ahronot 'Biden tehdit ediyor: İsrail Refah'ta geniş çaplı bir operasyon başlatırsa, bomba tedarik etmeyeceğiz' başlığını attı.

Haaretz'in manşeti 'Biden: İsrail Refah'ı işgalini sürdürürse silah sevkiyatı duracak' olurken, Hayom gazetesi 'Biden açıkca tehdit etti: İsrail'e silah sevkiyatını durdururuz' manşetiyle okurlarının karşısına çıktı.

TRUMP VE CUMHURİYETÇİLER ÇILDIRDI

ABD'li Cumhuriyetçiler de Beyaz Saray'ın aldığı karara tepki gösteriyor. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, “Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan İsrail devletinin düşmanlarını yok etmek için gereken silahları durdurursak, bedel öderiz. Bu saçma. İsrail’e savaşması için ihtiyaç duyduğu şeyi verin. Kaybetme lüksleri yok” diye konuştu.

Senato Silahlı Hizmetler Komisyonu’nda bulunan Cumhuriyetçi Senatör Deb Fischer ise, Biden’ı 'siyasi' olarak nitelediği askıya alma kararından vazgeçmeye çağırdı.

Aralarında Lindsey Graham, Jim Risch ve Ted Cruz’un da bulunduğu bir grup Cumhuriyetçi senatör, bugün ayrıca bir basın toplantısı düzenleyecek.

Cumhuriyetçi senatörlerin, Biden yönetiminin İsrail’e silah transferinin askıya alınması ya da kısıtlanmasına yönelik atabileceği her adımın kınandığı bir tasarıyla ilgili bilgi vermesi bekleniyor.

ABD'nin eski başkanı ve mevcut başkan adayı Donald Trump ise, rakibi Biden'ın Hamas'ı desteklediğini savunup yeryüzünü doğrudan Üçüncü Dünya Savaşı'na sürüklediğini ileri sürdü. Ağzından çıkanı kulağı duymayan Trump, "Sahtekar Joe, bu teröristlerin yanında saf tutuyor" dedi.

İsrail ordusu, kuzeydeki Lübnan sınırında bir askerin Hizbullah saldırısında öldüğünü duyurdu.

Lübnan'ın en büyük askeri gücü Hizbullah ile İsrail, Gazze Şeridi'ndeki savaştan bir gün sonra çatışmaya başladı. 8 Ekim'den bu yana devam eden çatışmalarda İsrail aralarında yüksek rütbeli subayların da bulunduğu 14 askerini kaybetti.

Resmi açıklamaya göre, ölen asker Çarşamba günü Hizbullah'ın roket saldırısında Malkia'daki kışlada vuruldu.

İsrail ordusu, hafta başında da Lübnan sınırında iki askerin öldüğünü duyurmuştu.