Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Cem Yılmaz, “Elle muayene artık dünün yöntemi. Artık yapay zeka, tomo sentetik mamografi var; sağlıklı ve erken bulguda pek çok meme radyoloğundan daha iyi bir performans sunuyor” dedi

Sizleri, tıp dünyamızın hep gurur duyarak yazdığım parlayan kimliğine, ışığıyla katkı koyan bir başka isimle tanıştıracağım; Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Cem Yılmaz... Yılmaz’la, başarı dolu öyküsünü, Sena projesini ve meme kanseri taramalarını konuştuk.

- Sayın Yılmaz öncelikle sizi ve başarı dolu öykünüzü dinleyelim, sonra sorularımıza geçelim...

Haberin Devamı

Benim şansım, kariyerime Ankara Numune’de 2. Cerrahi Meme ve Endokrin Kliniği’nde başlamam oldu. Ardından yurt dışındaki örnekleri araştırınca, meme cerrahisinin Avrupa’da, Kuzey Amerika’da, hatta Uzak Doğu’da Senoloji (Meme Sağlığı Bilimi) adı altında ayrıştığını ve farklı bir branş haline geldiğini hatta cerrahi onkolojiden de ayrıldığını fark ettim. Bu farkındalıkların hayatıma etkilerini düşünürken kendimi bir anda Umberto Veronesi’nin, meme kanserinde koruyucu cerrahiyi geliştiren bilim insanının yanında buldum. Ondan çok fazla şey öğrendim.
Senoloji algısını ülkemize de getirmek tutkusu artığında biraz daha deneyim kazanmak için Düsseldorf’ta kurulan Avrupa Senoloji Akademisi’ne devam ettim. Mahdi Rezai ile tanışmam meme kanseri yaklaşımımı beklemediğim açılardan zenginleştirdi. Çünkü hastalığın felsefesiyle tanışıyordum; mücadelemiz cerrahi başarıdan ibaret değildi. Kadın hastamızla iletişim, aile iletişimi, hastamızın çocuklarıyla iletişim gibi onlarca sosyal direnç noktası vardı. Cerrahi başarı elbette gereklidir, ama hastanın operasyon öncesi hazırlıkları, operasyon sonrası tüm yaşama yayılması gereken bakım ve özen noktaları düşünüldüğünde en önemli safha değildir. İlginçtir ama yaşamı düzenleyecek bu devasa süreç içinde operasyon ortalama yedi dakika sürer.

- Bu projenin ülke sınırları içine taşınması süreci nasıl gerçekleşti? Bugün durum nedir ve zorluklar yaşadınız mı?

Bu gördüklerimin ülkemize taşınması safhasında bir araç gerekti, Sena projesi böyle doğdu. Dört hedefli bir proje; ilk iki hedef meme cerrahisi hemşiresi ve meme cerrahları yetiştirmek. Popüler kültürün sığlığından uzak, bilimle, bilgiyle donanmış bir farkındalık yaratmak ve son olarak meme cerrahisinin AB akreditasyonlarına uygun yapıldığı ve süreçlerin rehberler ışığında uygulandığı üniteler yaratmak.
Onlarca akademisyenimiz Almanya ve İtalya’daki merkezlerde ‘eğitimci eğitimi’ aldı, Marmara Üniversitesi’yle ortaklaşa ülkemizin ilk meme hemşirelerini sertifikalandırdık. 11 yıllık bir projenin sonunda tüm hedeflerimize ulaştık. Artık yaygınlaştırma sürecinde büyük şehirlerde bir network halindeyiz. Kurduğumuz akademide Prof. Dr. Bahadır Güllüoğlu’nun network yönetimi başarısıyla bunu yurt dışına da yaydık. Bangladeş’ten Kanada’ya uzanan bir çizgide çalışıyoruz. Cerrahların işlerini paylaşmaya ya da iş yöntemlerini değiştirmeye yönelik bir dirençleri var ama bunu da yine onlarla birlikte aşacağız.

Haberin Devamı

- Sanırım teknoloji ve bakış açısının değişimini tecrübesine entegre edebilen bir hekim profiline çok ihtiyacımız var.

Haberin Devamı

Anlayış farkını anlatmak açısından bir örnek vereyim, Almanya’da ultrason ile muayene yapamayan hekim, ameliyat da edemiyor. Dokunduğun değil; gördüğün tümörü ameliyat etmen gerekiyor. Elle muayene artık dünün yöntemi. Artık yapay zeka, tomo sentetik mamografi var; sağlıklı ve erken bulguda pek çok meme radyoloğundan daha iyi bir performans sunuyor. Halk arasında ‘akıllı ilaçlar’ denen hedefli tedavilerin yaygınlaşmasıyla, tedaviler çok farklı bir uzaya gidiyor. Japonya’da Ulusal Kanser Enstitüsü’nde deneyimlediğim ‘ameliyatsız meme kanseri tedavileri’ geliyor. Krio Ablasyon, Radyo Frekans Ablasyon ve bunların üzerine radyo terapi ile birlikte... Cerrahların radyologlarla iş birliğini artıran hatta radyologların yüzde 30-35 oranında cerrahların işini yapabileceği bir döneme giriyoruz.

MEME SAĞLIĞI BAĞIMSIZLIĞINI  İLAN EDİYOR

‘Radyasyon onkologlarıyla kusursuz iş birliğiyle çalışıyoruz’

- Radyo cerrahiyle bu yükü zaten biraz almıştık, girişimci radyolojiyle tedavide çok daha etkin hale gelebileceğimizi düşünüyorum. Meme kanseri taramaları için düşünceleriniz neler?

Memeyi doku yoğunluğuna, genetik geçmişine, yaşa vb. durumlara göre dört ana sınıfa ayırıyoruz. Her birinin taraması farklı olmalı. Hap bilgi olarak anlatayım;
- Taramalar kişiselleşmeli,
- Taramalar kesinlikle meme cerrahı ve meme radyoloğu ikilisi eşliğinde olmalı,
- Mamografi tipi, kadının meme yoğunluğuna göre seçilmeli,
- Kadın hastanın aile öyküsü, genetik mirası çok önemsenmeli. İşlemin üç aktörü var; meme cerrahı, meme radyoloğu ve taramanın muhatabı kadın hasta, daima birlikte olmalı.

- Meme kanserinde hastalarımızın memesinden kurtulmayı ilk seçenek olarak görmesi tarihe karışacaktır umarım. Sık dile getirdiğim bir konuyu size de sormak isterim. Siz bir genel cerrah olarak, tedavi sürecinde disiplinler arası iş birliğine nasıl yaklaşıyorsunuz?

Bunun gerekliliği konusunda bilimsel araştırmalar var. Her paydaşın her durumda rolü, ağırlığı farklı. Mesela biz radyasyon onkologlarıyla kusursuz bir iş birliğiyle çalışıyoruz. Çünkü yaptığınız cerrahi sanatın sonuçlarını bir radyasyon onkoloğu ile ameliyat öncesi konuşmanız ve bilmeniz gerekiyor.
Almanya, Avusturya, K. Amerika’da radyasyon onkologların etkilerinin çok daha baskın olduğunu biliyoruz, operasyonel anlamda da her geçen gün etkinlikleri ve yapabildikleri artıyor.
Prada çalışmasının sonuçları, yakın gelecekte radyasyon onkolojisinin etkinlik kapsamının artacağını bildiriyor. Koltuk altı lenflerinin yok edilmesinde radyasyon onkolojisinin başarısı tüm otoriteler tarafından tescil edildi. Hatta o bölgede yaptığımız cerrahi uygulamaların hastanın hayatta kalımını etkilemediği gösterildi.
Sevgili Umberto Veronesi’nin bir anlatısını paylaşayım: Doğuda hekimlere sık sık “Önce Allah’a, sonra sana emanet” derler ve sen zamanla kendini tanrının bir altında konumlama gafletine düşebilirsin. Mesleğimiz kutsaldır ama onu kutsal yapan ‘bilgi’ değildir. Biz terziyiz ve kumaşımız kutsaldır. Her biri ayrı desen, doku ve değere sahip olan insanlar kutsaldır. Hata yapamazsınız; o kumaştan başka yoktur. Sadece bu durum, disiplinleri, hekimleri, hastaları, aileleri bir araya getirmeye yeter.