Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Şu ara kapandık yine evlerimize. Ben mesela, bu yazıyı kaleme alırken balkonumdaki küçük limon ağacına bakıp güzel günleri hayal ediyorum. Öyle avutuyorum kendimi. Sonra da, şükür biz iyiyiz de, ya çalışmak zorunda olanlar, işyeri olanlar, esnaf ne halde diye düşünmekten alamıyorum kendimi.
Hafta başında bi iki ihtiyacı karşılamak için Kemeraltı’na indim yakın bi abimle. Hem uzun zamandır görüşemediğimizden hasret gidermek hem de evin ihtiyacını karşılamak için gittik. Biraz tedirgindik giderken, çok kalabalığa maruz kalmak istemiyorduk. Kemeraltı’na geldiğimizde gözlerimize inanamadık! O, her zaman kalabalık görmeye alıştığımız çarşı, sanki bomba düşmüş gibiydi. Kimsecikler yok. Uzun zamandır böyle görmemiştim çarşıyı... Neyse alışverişimizi yaptık. Kemeraltı’nın dar sokaklarında yürürken tanıdığımız eanafla sohbet ettik. Malum, benim tanıdıklarım hep yeme-içme işi yapanlar... Elbette, diğer esnafın işi de yolunda değil, bu nalet hastalıktan etkilenmeyen kalmadı. Ancak bu son durumdan en çok restoranlar etkilenmiş gibi görünüyor. Düşünsenize, Kemeraltı’nda bir pideciye, köfteciye kaç kişi sipariş verir, orada farklı işyerlerinin siparişleri kâfi gelir mi? Mümkün değil! Sadece Kemeraltı mı bu halde? Elbette değil, tüm restoranlar böyle... Bazısı kötünün iyisi durumda, o kadar. Şu ara bırakın kâr etmeyi, sadece dükkânlarını döndürebilseler yeter. Ne yapılır, ne edilir bilemiyorum. Bildiğim tek şey, bu aralar ara sıra öğünün bi tanesini sipariş versek restoranlara en büyük desteği yapmış oluruz. Elbet geçecek bunlar, güzel günler uzak değil. Haydi, şimdi ver siparişini. Çünkü, bir sipariş bir restoranı, esnafı ayakta tutar...

Haberin Devamı

Bir sipariş ayakta tutar...

Büyükşehir’den sıcak bir ses!

Eskiden sabahları işe giderken radyoların değişmez konusu İstanbul trafiğiydi. Bu konunun önüne hiçbir şey geçemez diye düşünürdüm. Zaman her şeyi öğretirmiş insana... Gördük ki, değil İstanbul trafiği, Amerikan Başkanı’nın bile önüne geçti şu korona denen illet. Gözümüzle göremediğimiz küçücük bi şey, hepimizi evlerimize hapsetti. Öyle ki bi de kaptıysak bu mikrobu, iyiden iyiye yalnızlığa itti hepimizi. Aynı evin içinde karı-koca, ana-oğul görüşemez oldu. Bi kapı tıkırtısına hasret kaldık. İşte böyle anlarda yanında birilerini görmek istiyor insan, sıcak bi çorbaya hasret kalıyor.
Öğrendim ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi, korona geçiren, ihtiyacı olan hastaların evlerine yemek servisine başlamış. İyi yapmış! Bravo! (Bu arada dağtımın maksimum hijyen koşulları altında, kurallara uygun yapıldığını belirtmek isterim.) Evet, yemek önemli, ihtiyacı olana hizmet çok çok kıymetli, ama bu hastalıkta kapınızın çalınması hepsinden önemli. Herkesin bakış açısı farklı elbette... Benim görüşüm, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki Grand Plaza’yla gerçekleştirdiği hizmet çok değerli. Çünkü, bu hastalığı yenmekte en önemli şey moral... İşte bu nedenle karantinadaki hastaların evlerine götürdükleri yemek kadar verdikleri moral için de Büyükşehir Belediyesi’ni kutluyorum. Sıcak bir ses, sıcak bir çorba hepimize iyi gelir...

Haberin Devamı

Bir sipariş ayakta tutar...