Gündem Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor?

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor?

13.12.2020 - 12:11 | Son Güncellenme:

Yazar Hasan Ali Toptaş hakkında, başta yazar Pelin Buzluk olmak üzere 20’yi aşkın kadından gelen taciz ve cinsel saldırı beyanları bu haftanın en önemli başlıklarından biriydi. Tepkiler kısa sürede çığ gibi büyürken edebiyat dünyasının #MeToo Hareketi olarak anılmaya başlayan olayın etkisini ve düşündürdüklerini, o dünyanın bizzat içindeki yazarlara sorduk...

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor

 

Pınar Kür

Haberin Devamı

“En çok kadın yaralanıyor”

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor



Hasan Ali Toptaş’ı kişisel olarak tanımıyorum. Eğer zorla bir şey yaptıysa, ki kendisi de özür dilediğine göre aşırıya kaçmış olduğunu kabul ediyor anlaşılan, bu tür olaylarda en çok kadın yaralanıyor tabii, hışma o uğradığı için. Tabii çok tatsız şeyler. Hollywood’da olduğu gibi pek çok meslekte uzun zamandır olagelen ve gündeme getirilemeyen meseleler bunlar, şimdi gündeme getirilebiliyor, bu tabii ki iyi bir şey.

 Aslı Perker

“Erkeklerin pervasızlıkları kadınlar haykırdıkça bitecek”

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor


Biz kadınlar öyle bir ortamda yetişiyoruz ve yetiştiriliyoruz ki tacize uğradığımızı gayet iyi bilsek de başımıza gelecekleri de az çok tahmin ettiğimiz için susabiliyoruz. Bu manada gösterilen cesareti ayakta alkışlarım, bu bir. Sanırım erkeklerin bu gibi pervasızlıkları, kadınlar onların suratlarına haykırmaya devam ettikçe bitirilebilecek. İkinci olarak da Ali Lidar’ınki gibi yorumların da azımsanmadan aynı şiddetle kınanması ve o ve benzeri adamlara da toplum, işverenleri tarafından çeşitli dayatmalarda bulunulması gerektiğini düşünüyorum. Misal acaba Ali Lidar Ot’da yazmaya devam edecek mi? Edecekse ağzını toplayacak ve doğru düzgün bir özür dileyecek mi? Neden mi önemli? Çünkü eğer şimdi bu yaptığının yanlışlığını fark etmezse bundan bir süre sonra da istediğine istediğini yapma hakkını kendinde görecek. Bir şey daha ekleyeyim, şu an bunu kınayan yayınevlerinin, gazete ve dergilerin içinde çalışan erkeklerin çoğunun mecbur kaldıkları için bu geri adımı attıklarını ve kendi aralarında “Abi kusura bakma ya, eminiz haklısındır da işte şimdi böyle yapmak zorundayız” dediklerini düşünüyorum. Hanımlar, kanmayalım yani.

Haberin Devamı

Hakan Bıçakçı

“Kuşaktan kuşağa aktarılan bir hastalık”

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor



Çok köklü ve korkunç bir toplumsal sorunumuz var. En direkt ifadesiyle kadını küçümseme veya erkek olarak kendini üstün görme hali. Bu maalesef tamamen içi boş, hiçbir rasyonel karşılığı olmayan, yine de kuşaktan kuşağa aktarılan bir hastalık. Edebiyat ve sanat çevrelerindeki tacizin kökünde de bu durumun olduğunu düşünüyorum. Bir edebiyatçı, okur falan olarak değil, burada yaşayan bir insan olarak çok üzüldüm.

Haberin Devamı

Faruk Duman

“Yazı yaşamdan büyük değil”

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor


Hayal kırıklığı... “Eril faillik” sözü de tam bir felaket. Bir yerde, “Kendimi bu dünyaya ait görmüyorum” gibi bir şey demişti Toptaş, bunun altında peygamberlik yanılsaması vardır. Yazı yaşamdan büyük değildir. Yazmasanız da olur.

Ayfer Tunç

“İncittiğini bilmiyorsa vah edebiyat, vah erkekler”

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor


Taciz ve cinsel saldırı suçu işlerken gücünü bana bir şey olmaz çünkü erkeğim ve ünlüyüm anlayışından aldığı çok muhtemel olan kişinin özür metnini en az eylemleri kadar çirkin, pervasız, üstten, kibirli buldum. Şaşaalı kelime oyunları kullanarak yaptıklarının suç olduğunun farkında olmadığını söylüyor. Yaptıklarının suç olduğunun farkındaysa ve bile isteye “incittiğimi bilmiyordum” diyorsa haysiyetsiz bir yalancıdır. Gerçekten bilmiyorsa ve bu olanlardan sonra hayret içindeyse vah edebiyat, vah Türkiye, vah erkekler. H. A. Toptaş’ın suçu ve özür metni Türkiye’de erkeklik kültürünün toplum tarafından nasıl inşa edildiğinin seçkin bir örneği olarak tarihte yerini aldı. Turnusol kağıdı gibi işlev gördü, bir kısım erkeğin toplumun kendilerine bahşettiğine inandıkları bu “yüce konum”dan vazgeçmemek için nasıl kıvrandıklarını, aynı zamanda da genç ve cesur kadınların bu toplumun gerçek gelecek umudu olduklarını gösterdi. Türkiye’nin ünlü bir kişi söz konusu olunca ifşa ve hayret, sıradan bir erkek söz olunca şiddet ve cinayet şeklinde tezahür eden erkeklik kültürünün özü her sınıf, sektör ve toplulukta aynıdır, “ben erkeğim.” Ne yazık ki bazı kadınların da hararetle odun taşıdığı bu cehennemi genç kadınlar söndürecek. Korkmayarak, susmayarak, ifşa ederek. Pelin Buzluk, Aslı Tohumcu, Mevsim Yenice ve başını dik tutan bütün kadınlar. Sizinle gurur duyuyorum. Kendi kuşağımın ve benden öncekilerin susan, susmak zorunda kalan bütün kadınları adına cesaretinizi alkışlıyorum.

Haberin Devamı

Yekta Kopan

“Sahte bir hegemonyanın çöküşü”

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor


Her zaman erkek egemen bir yapısı olan edebiyat ve genel olarak sanat dünyasındaki ikiyüzlülüğün parçalanması, yerle bir olması, kadınların güçlü ve haklı itirazıyla mümkün olacak. Şu üç güne sığan taciz haberleri ve kadınların bu rezillikler karşısında seslerini yükseltişi, sahte bir hegemonyanın çöküşü anlamına da geliyor. On yıl önce gerçekleşmesi pek de mümkün olmayan somut ve hızlı gelişmeler de bu çöküşü ve kadın sesinin gücünü gösteriyor.

Haberin Devamı

Gaye Boralıoğlu

“Yeni bir kimliği var artık”

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor


Sizden bu soru gelince ne hissettiğimi düşündüm, galiba öncelikle çok üzgünüm, üzgün ve kızgın hissediyorum. Her şeyden evvel bunca insanın, bu güzelim kadınların sevdikleri, makbul gördükleri ve bir kısmının neredeyse babası yaşında olan bir adam tarafından tacize uğramış olması çok acı. Öte yandan Hasan Ali Toptaş benim sevdiğim bir yazardı ve bir vakitler arkadaşımdı. Bütün olanlar, bu sistematik taciz durumu ve üstüne de o özür yazısı beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Usta bir yazardan beklenmeyecek derecede acemice, kekeme, ondan da daha önemlisi ne yaptığının, nelere yol açtığının hiç farkında olmayan, bütün olanlardan yine kendine mağduriyet üretmeye çalışan fena bir zihin gördüm orada. Hasan Ali Toptaş her zaman edebiyatında dili merkeze oturtmuştur, adeta kutsallaştırmıştır. Belki de bu fena zihnini gizleyebilmek için dile böylesine büyük önem verdi. Zihninin karanlığını ve beceriksizliğini dil zenginliğiyle örttü. Belki de o özür metni onun ortaya koyduğu en sahici edebi metindir. Hasan Ali Toptaş’ın yeni bir sıfatı, yeni bir kimliği var artık. Bu kimliği onun tacizine uğrayan kadınlar ya da sosyal medyada kıyamet koparan insanlar yaratmadı, bu yeni kimlik tamamen Toptaş’ın kendi eseri. Bunu hiç unutmayalım.

Murat Gülsoy

“Kadınların mücadelesinin yanında durmalıyız”

Hasan Ali Toptaş için edebiyat dünyası ne diyor


Yazarlar hakkındaki taciz ifşalarını ben de diğer okurlar gibi üzüntüyle izliyorum. Erkek tacizi ve şiddeti her alanda olduğu gibi edebiyat ve sanat çevrelerinde de daha görünür olmaya başladı çünkü kadınlar artık susmuyor, sineye çekmiyor. Bu yüzden geçmişe bakışımız değişecek ama asıl önemlisi daha farklı bir geleceği inşa edeceğiz. Kadın hareketi elbette öncelikle kadınlar için güvenli, eşit ve özgür bir dünya kurmaya çalışıyor ve bu aynı zamanda herkes için özgürlük anlamına geliyor. O yüzden de kadınların mücadelesinin yanında durmalıyız. Bu yaşananların dönüştürücü gücüne inanıyorum.