Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bodrum sadece ülke genelinde değil, dünyada marka değeri en yüksek kentlerimizden biri. Eskiden İstanbul için söylenirdi, şimdi Bodrum o boşluğu doldurmaya çalışıyor.

Kim ne ararsa onu buluyor.

Tüm Anadolu toprakları gibi binlerce yıllık tarihi, öylesine büyük zenginliklerle dolu ki, ne ararsanız var. Turizm, en yeni olanı.

Her ne kadar başkasına ait ya da bir uyarlama olduğu söylense de, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir’e atfedilen ve Bodrum girişinde, gelip giden herkesin mutlaka gördüğü şu dörtlük, Bodrum’un gizemini çok iyi anlatıyor.

Haberin Devamı

“Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin,

Sanma ki geldiğin gibi gideceksin, Senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını Bodrum’da bırakıp gittiler...”

Peki, Bodrum’u farklı kılan ne?

Bu konuda öylesine bir derinlik var ki, bir değil, bin kitaba sığmaz.

Kimler gelmiş, kimler geçmiş.

Antik Çağ’dan günümüze hemen her dönemde, bilimin, sanatın, kültürün, tıbbın, felsefenin, tarımın, edebiyatın, ticaretin, turizmin, kısacası medeniyetin en önemli duraklarından birisi olmuş.

Kim niye geldiyse, ne aradıysa fazlasını bulmuş.

Akıllarını Bodrum’da bırakıp gitmeleri ya da bir daha bir daha gelmeleri veya pek çoklarının yaptığı gibi artık Bodrumlu olmaları biraz da bu yüzden.

Ve eğer Bodrum sevdalısı ya da merak edeni iseniz sakın ola onu keşfetmeye kalkmayın, işin içinden çıkamazsınız ve zaten buna bir ömür de yetmez!

Dantel gibi işlenmiş koyları gibi dinlediğiniz her hikâye, tanıştığınız herkes, tattığınız her şey, gittiğiniz her köşe sizi önce şaşırtır, sonra içine çeker, daha sonra da alıp götürür. Ta ki yeni keşiflere kadar.

Ve keşfedilecek zenginlikler o kadar çok ki, bu kadarı başka bir yerde bulunamadığı için Bodrum, Bodrum!..

“En büyük zenginlik insan biriktirmektir.” derler. Bazen bir tanesi, bin tanesine bedel olur. Ne kadar şanslı olsanız da, bir ömür boyu arasınız da, bazen zor bulursunuz.

Oysa başkalarını bilmem ama bana göre Bodrum’un en büyük farkındalığı bu!

Bodrum’a, pandemi öncesi, arada bir giderdik. Uzaktan çalışmaya geçince daha çok ve uzun süreli gider olduk. Gittikçe, kaldıkça yeni dostlar edinerek zenginliklerin en büyüğünü yaşadık.

Haberin Devamı

Onlardan birisi de Hamdi Topçu. O, bu toprakların insanı. Tarihle, edebiyatla, kültürle, insani değerlerin en mükemmelleriyle kendisini harmanlamış, hani o ağzından bal damlayanların son örneklerinden birisi! Ege’ye, Bodrum’a dair bir şey sorun hiç üşenmeden Karyalılardan, Leleklerden başlayarak saatlerce size oraları anlatsın.

O bir köy çocuğu. Öğretmenliğe köy okullarında başlamış, üniversitelerde devam etmiş, dünyayı gezmiş, oralarda görev yapmış; doğduğu, büyüdüğü, kök saldığı topraklarda yaşananları, şiirlerinde, yazılarında, kitaplarında, sohbetlerde, konferanslarda paylaşmayı kendine iş edinmiş.

Medyada sanatın duayenlerinden Zeynep Oral’ın, önceki pazar Cumhuriyet’te onun için düştüğü not hiç ama hiç abartılı değildi:

“Bodrum’dan ayrılıp Antalya 58. Altın Portakal Film Festivali’ne doğru yöneldiğimde yolum Gökova’dan geçti. Bu pazar yazısı Gökova güzellemesi olsun dediğimde ise eğitimci, yazar, şair Hamdi Topçu’nun harika bir yazısı çıktı karşıma. Bugün Esintiler köşesini ironisiyle, eleştirisiyle beni fetheden bu yazıya bırakıyorum...”

Haberin Devamı

(cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zeynep-oral/gokova-neyiniz-olur-sizin-1873700)

Topçu’nun yeni kitabı

Hamdi Bey yeni kitabı “Yalı Kahvesinden Otele” de Ayşe ve Sami Akbaş’ın hayat hikâyelerini merkeze alarak 1940’lardan günümüze Bodrum’u ve özellikle Bodrum’un yeni yüzü turizmi anlatıyor.

Dün, tanıtımı vardı. Yine heyecanlıydı, yine anlattıkça anlattı. Yine dinleyenleri hayran bıraktı. Yaşı 75’e dayansa da o hâlâ bir delikanlı ve her şeye yeniden başlayacak kadar heyecan dolu! “Kirpinin Dansı” kitabını yeni bitirdim ama Yalı Kahvesinden Otele’yi henüz okumadım ama içinde Bodrum sevdalılarının her sayfasında kendilerinden bir şey bulacaklarına ya da tanıklık ettikleri dönüşümleri hüzünle hatırlayacaklarına eminim. Onu da artık bir başka yazıda paylaşırız...

Özetin özeti: Gezdiğiniz toprakları bir de tarihiyle, kültürüyle, coğrafyasıyla, insanıyla yaşadığınızda bir başka oluyor. O şansı kendinize tanıyın ne olur...