‘Tüm çıplaklığıyla insanı çiziyorum’

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan ressam Mehmet Göktepe’nin sanata olan ilgisi ilkokul döneminde çamurdan ve kilden heykeller yapmasıyla başlamış. Göktepe, sanatının nasıl şekillendiğini şu sözlerle anlatıyor: “Bizden daha önce Vanlı ressamlar varmış. Bunlardan bir tanesi de Cemil Altaylı’ydı. Kültür Bakanlığı’nın Güzel Sanatlar Galerisi müdürüyken Cemil Bey’in bir kırtasiyesi vardı. Yaptığı resimleri vitrine koyardı. Tenefüs aralarında gidip resimlere bakardık ve ben de böyle resimler yapabilir miyim diye düşünürdüm hep”. Gıptayla baktığı resimler sonrasında kendisine bir yol çizmesine vesile olmuş. Verdiği eğitimle hem öğrencilerinin hem de sergileriyle Van’ın kültür sanat hayatına katkıda bulunan, bugüne dek dört sergi açan, çok sayıda ulusal ve uluslarası sergiye katılan Mehmet Göktepe ile sanatı hakkında konuştuk.

- Sanatınızı nasıl tanımlarsınız?

Ben daha çok figuratif, yani sosyal gerçekçi tekniğiyle çalışıyorum. Resimlerimde insanların mutluluklarını, hüzünlerini, hayallerini, acılarını ve hayata bakış açılarını ve sosyal yaşamı aktarıyorum. Aslında tüm çıplaklığıyla insanı resmediyorum. Eserlerimde sembolizm de romantizm de var.

- Hayatınızda sanatnızı etkileyen önemli olaylar var mı?

Küçük yaşta babamı kaybetmem ve hayatla tek başıma mücade etmemin sanatımı büyük ölçüde etkilediğini söyleyebilirim. Çünkü ne kadar yaşama dair birikiminiz varsa bunu sanatınıza o kadar iyi yansıtabiliyorsunuz.

- Yaptığınız çalışmalar nasıl bir süreçte ortaya çıkıyor?

Öncelikle hayatı, insanları ve çevremde olan bitenleri gözlemliyorum. Ardından yanımda taşıdığım defterime bu gözlemlerimin eksizlerini çiziyorum ve notlar alıyorum. Atölyeye gittiğimde ise bu eksizlerin kompozisyonlarını çıkarmaya çalışıyorum. Bir tablo, ruh halime göre bazen bir hafta, bazen bir ay bazense beş ay sürebiliyor. Bunun yanı sıra felsefe, sanat, ekonomi, edebiyat alanlarında kitaplar okuyorum. Bunlar bir sanatçıyı besleyen önemli şeyler.

‘Kentte tek galeri var’

- Van’daki kültür sanat etkinliklerine baktığınızda nasıl bir atmosferle karşılaşıyorsunuz?

Van’daki kültür sanat etkinlikleri yıllar önce daha renkliydi. Burada 2017’den beri öğrencilerle etkinlik yapmaya devam ediyoruz. İnsanlara sanatı sevdirmeye çalışıyoruz. Şu anda Van’da sadece bir galeri var. Üniversite’nin de iki galerisi var. Yakın bir zamanda üniversite bünyesinde bir galeri daha açılacak. 2018’de Bitlis’in Hizan ilçesinde Uluslararası Sanat Çalıştayı’nı düzenlemiştik. Türkiye’nin dört bir yanından ressamlar gelmişti çalıştaya. Pandemi araya girmeseydi Van’da da büyük bir çalıştay yapmayı düşünüyordum. Belediyeden de bu konuda destek almıştık.

- Van’da yaşayan gençlerin sanata ilgisi nasıl?

Bu bölgede çok yetenekli gençler var ve onların bu konuda yönlendirilmesi gerekiyor. Bu da ancak eğitim sonucunda ortaya çıkabilir. Gençlerdeki bu yetenek çıkarılmadığı zaman bu yok olup gider.

‘Van Denizi’

- Resimlerinizde insanların yaşamlarının yanı sıra özellikle deniz de göze çarpıyor...

Ben 8 yıl İstabul’da yaşadım. Sosyal yaşamı resmediyorum demiştim ya... Burada da aslında balıkçıları, denizden ekmeğini kazanan insanların yaşamlarını anlatıyorum. Ben çocukluğumu Van’da geçirdim ve burada da Van Gölü’nde balıkçılar vardı. Ayrıca buradaki insanlar da Van Gölü’ne ‘Van Denizi’ der. Buradan geliyor denizi resmetmem.

- Üzerinde çalıştığınız bir proje var mı?

Bu dönemde öğrenciler üzerine yoğunlaşıyoruz. Umarım onların arasından da iyi ressamlar çıkar. Buradaki öğrencileri yönlendirip büyük kentlerde ve yurt dışında sergiler açmayı planlıyoruz. Tabii bunun için biraz zamana ihtiyaç var. Bunun dışında kişisel çalışmalarım da devam ediyor. 2021 yılında Deniz Müzesi’nde sergi açacağım.