Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hafta sonu film sektöründen bir arkadaşımla karşılaştım Beyoğlu’nda... Epeydir yoktun, nerelerdeydin dedim, Erden Kıral’ın çektiği “Vicdan” filminin Çeşme’deki setinde olduğunu söyledi ve ilginç şeyler anlattı.
Nurgül Yeşilçay ile Cem Özer’in evlilik ilişkileri üzerine anlattıkları “Çok özel”e girdiği için o kısmı “şimdilik” pas geçeceğim...
O nedenle arkadaşımın anlattıklarından sadece sette olup bitenleri, yani alenileşenleri aktarmakla yetineceğim.
Erden Kıral, Fono Film’le ortaklaşa “Vicdan” filmini çekmeye karar verip başrol kadın oyuncusu olarak Nurgül Yeşilçay’la el sıkışınca, oyuncu da yönetmenden şöyle bir ricada bulunmuş:
“Eşim Cem’in Usta Yapım diye bir şirketi var. Şayet mümkünse filmin uygulayıcı yapımcılığını Cem yapsın.”
Erden Kıral da oyuncusunun bu teklifini kabul etmiş.

Nurgül Yeşilçay’ı böyle bilmezdim
Cem Özer, televizyon, sinema ve tiyatro tecrübesi de olan bir isim çünkü...
Ancak çekimler başladıktan bir müddet sonra “Yürütücü Yapımcı” ya da “Uygulayıcı Yapımcı” Cem Özer, yetki sahasının dışına çıkmaya başlamış.
Özer’in sete karışmaya başlamasına birkaç kez sesini çıkarmayan “Vicdan”ın yönetmen ve yapım ortağı Erden Kıral, sonunda patlamış ve “Herkes kendi işini yapsın” demiş.
Kıral’ın bu çıkışından sonra hatasını anlayan Özer, yönetmenden özür dilemiş ve setin içine bir daha karışmamış.
Yönetmen Erden Kıral ve eşi Cem Özer arasındaki bu tatsız olaydan en çok etkilenen de Nurgül Yeşilçay olmuş..
Kıral’a Özer’i öneren Yeşilçay, “Cem’i sana ben önerdim ama böyle olacağını bilmiyordum” diyerek yönetmenden özür dileyince de iş tatlıya bağlanmış...
Bu arada “Vicdan” filmi nedeniyle Nurgül Yeşilçay’ın ailesine nasıl da düşkün, nasıl da kol kanat geren biri olduğunu öğrenince onu bir kez daha takdir ettim.
Meğer Nurgül Yeşilçay, başrolünü oynadığı filmden sadece eşine değil, kardeşlerine de ekmek kazandırmış.
Erkek kardeşi Tuğtekin’e Cem Özer’in yardımcısı olarak işveren Yeşilçay, kız kardeşi Hacer’i de mahalledeki işçi kadınlardan biri olarak “Vicdan”da oynatmış.
Helal olsun.

Nurgül Yeşilçay’ı böyle bilmezdim
O gazeteci benim

Cuma günü esprili bir yazı yazmıştım. Sezen Aksu ve yeni albümündeki “İzmir’in Kızları” şarkısıyla ile ilgili... Eskiden telefon açardı, bu kez öyle yapmadı mesaj attı. Aksu, “İzmir’in kızları Sezen’in heykelini yaptırmalı. Minik Serçe’nin birebir ölçekte heykeli çok para istemez ama dudaklara biraz para gider” yazıma karşılık şöyle bir mesaj yolladı: “Öldürdün beni sabah sabah gülmekten. Dudaklarım kadar taş düşşün başına diyeceğim ama kafan yarılır, bakması da bana düşer:)”
Aynı günün akşamında bir arkadaşım aradı, “Sezen’in konserindeyim. Senden bahsediyor Sezen” dedi. Ne diyor dedim anlatmaya devam etti: “Bugün hakkında yazdığın yazı üzerine sana attığı mesajı anlatıp güldü.”
Ben de bir mesaj attım Sezen’e. Eskiden yazdıklarımla ağlatıyordum, şimdi güldürüyorum diye... O da yanıt verdi: “Olgunlaşıyoruz arkadaşım.”
Bunlar aramızdaki özel şeyler diye yazmayacaktım ancak konserde hakkımda söyledikleri gazetelerde haber olunca işin aslını benden öğrenin istedim.

Eşinin hangi sözü Gülben’i danstan soğuttu?
Geçen hafta Okan Bayülgen’le yaptığım “Cafe Sohbeti”nde ünlü şovmenin atv’deki programında yapımcılığını üstlendiği Gülben Ergen’e dair söyledikleri ilginçti.
Bayülgen, “Gülben işe çok asılıyor ama söylediğim iki şeyi yapmıyor. Şarkı söylemiyor, dans etmiyor” dedi.
Söyleşinin yayınlandığı gün Gülben Ergen, TRT 2’de ekrana gelen “Boğaziçi’nden” adlı programa konuktu.
Sunucu Elfin Yüksektepe, bir ara sözü, Türkiye’de dans deyince akla gelen ilk isimlerden biriyle evli olan Ergen’in dans konusunda niye kendisini geliştirmeyip, yapımcısı Okan Bayülgen’den eleştiri aldığına getirdi.
Gülben Ergen, “Anadolu Ateşi” ve “Troya”nın yaratıcısı olan eşinden bu konuda hiç ama hiç destek görmediğini söyledi.
Ergen, “Mustafa bana ‘Ne zaman ki, spagat yaparsın (İki bacağın 180 derecelik bir açıyla yana açılmasıyla yapılan yere oturma hareketi), ondan sonra sana dans dersi vermeye başlarım’ dedi. Mustafa’nın ekibindeki dansçılara sordum, o hareketi yapmam ne kadar zamanımı alır diye. Onlar da ‘Sekiz yılı bulur’ dedi. Hal böyle olunca ben de vazgeçtim o sevdadan” dedi.
Ergen, o canlı yayında  Atlas bebeğe, erkek ya da kız fark etmez bir kardeş düşündük-lerini de açıkladı. Sizin anlayacağınız Ergen’in “Troya” ya da “Anadolu Ateşi” dansçıları gibi dans etmeyi öğrenmesi, “Çıkmaz ayın son çarşambası”na kaldı.