Biraz kar yağdı, elektrik gitti. Beklenen açıklama geldi, “Elektrik santrallerinde teknik arıza var.” Aydınlandık. Kaç saat süreceği belli değil. Pollyannacılık oynadık, “Neyse ki gündüz kesildi, akşama gelir” dedik.
‘Kedi ödevimi yedi’ kadar absürt bir bahaneydi, ‘Elektrikler kesikti, ödevimi yapamadım’. Biz ilkokuldayken söylenirdi.
Aradan yıllar geçti. İnternet hayatımıza girdi. Telefonlar cebimize girecek kadar küçüldü. Kasetin yerini mp3’ler aldı. Kahveler bile komplike oldu. Bir Türk kahvesi, bir nescafe bilinirken şimdi binbir çeşit kahve hayatımıza girdi. Aştık kendimizi, yok soya sütüyle, yok light sütle olacak, şu kadar shot espresso falan. Derken ne oldu?
Dün metroya binenler metrodan indirildi, aynı ‘ödevimi yapamadım’ bahanesiyle. Metro çalışmadı. Eee, tabii metroya inen bitmek bilmeyen yürüyen merdivenler de.
Tramvaylar da. Trafik ışıkları da. Trafik de durdu bu durumda. Üstüne üstlük doğalgaz da gitti, evler buz gibi oldu. “Aman kombileri kapatın” diye SMS’ler geldi. Neyse ki cep telefonlarımız var. Eee, onların da şarjı bitti bitecek. Elektrikli ocaklar, fırınlar çalışmadı, yemek ısıtmak bile mümkün değil. Ne oldu? Alt tarafı biraz kar yağdı, elektrik gitti. Beklenen açıklama geldi, “Elektrik santrallerinde teknik arıza var.” Aydınlandık. Kaç saat süreceği belli değil. Pollyannacılık oynadık, “Neyse ki gündüz kesildi, akşama gelir” dedik. Tam üç saat sürdü. Beterinden korunduk.
Bu üç saatte internet lazım oldu, gazeteye yazı yollanacak, kafelerde bile jeneratör yok. Jeneratörlü bir alan bulmak için sıçana dönene kadar yüründü. Kırk yılda bir kar yağdı, onda da koca şehir, hatta bölge kaput oldu.
Bizim “Elektrikler kesikti, ödevimi yapamadım” dediğimiz zamanlarda 2000’li yıllarda uçan arabalar olacak, uzaya gideceğiz falan sanıyorduk. Eee, ne oldu? 2012’de hâlâ tüm şehirde elektrikler gidiyor, hayat felç. Ne anladım ben bu 2012’den?
CAN BONOMO’YU RAHAT BIRAKALIM
Can Bonomo, son bir haftadır her yerde karşımızda. Tamam, spikerler pot üstüne pot kırdı. Müzik otoriteleri “Aaa hiç duymadık, Can Bonomo da kim?” dedi. Ama onu bilen biliyordu zaten. Beğenip beğenmemek değildi önemli olan. Yenilikleri takip eden ve yeniliklere açık olan birinin Can Bonomo adını duymamış olması zaten mümkün değildi.
Zaman zaman TRT’yi eleştirdiğimiz olur. Uzun zamandır ilk defa bu kadar doğru bir karar verdiklerini düşünüyorum. Ama buna rağmen her yerde sürekli karşımızda Can Bonomo görmeye tahammülüm yok. Eee, o zaman ne farkı kalıyor ikoncanlardan?
Onu da ne yazık ki kendimize uydurduk, abuk sabuk sorularla sonunda kendisinden 3’üncü tekil şahıs bahsetmeye başladı. “Can Bonomo şöyle biridir, böyle biridir” diye cümleler bile kuruyor artık. Eee, o kadar saçmasapan sorulara maruz kaldı ki, böyle olması normal. Dininden soyadına her şeyi didiklendi. Özel hayata saygı yerlerde. Alt tarafı bir şarkı yarışması söz konusu olan. Tamam, Eurovision’u küçümsemeye de gerek yok. Ama bu kadar büyütecek de bir şey yok. Sonuçta bir şarkı yarışması olduğunu unutmayalım. Can Bonomo’nun kişisel özelliklerinin, özel hayatının, kökeninin konuyla hiç ilgisi yok. Artık yeter, rahat bırakalım Can Bonomo’yu, bırakalım da şarkısını yapsın. Biraz birbirimizden uzak kalmak hepimize iyi gelecek.