Bodrum’un en iyi korunan koyunda, Ağa Han ödüllü Demir Evleri’nin yanında lüks ve butik bir tatil yeri, Amanrüya. Adı gibi, huzurlu ve rüya gibi. Türk turizmine büyük katkısı olacağı şimdiden kesin
Hiçbir şeyi beğenmeyen Fransız bir turizmci, Bodrum için “Böyle doğası olan, bu kadar yeşil bir yer daha yok!” dediğinde şaşırmıştım. Bize göre Bodrum her geçen gün daha da katledilen, orman yangınları, çarpık yapılaşma derken rezil edilen bir yer olup çıkmıştı.
Benim ve eminim daha birçok insan için Bodrum’da tek bir istisna vardı, Torba’daki Demir koyu. Orman içinde az sayıda taş evin olduğu, denizi gibi pırıl pırıl bir yer. Hatta Demir Evler projesi mimar Turgut Cansever’e 1992’de Ağa Han ödülünü de kazandırdı. Cansever, ne kadar ısrar edilse de ev sayısını artırmadı, site sakinlerinin bazı isteklerine cevap vermedi. Zaman zaman tartışmalar da olurdu. Ama herkes bilirdi, usta mimarın tek bir amacı var, bu alanı korumak. Turgut Cansever’in ardından kızı, mimar Emine Öğün ve eşi mimar Mehmet Öğün, Demir’e sahip çıkmaya devam etti.
‘Aman Junkies’ nedir?
Şimdi ise Demir koyunda Amanrüya adlı butik bir tatil yeri açıldı. Seyahate ve otellere meraklı olanların aşina olduğu bir zincir Aman. Butik hizmet veren lüks bir zincir. Uzakdoğu’dan ABD’ye birçok yerde oteli var. Hatta ‘Aman Junkies’ adı verilen müdavimleri de var. Dünyadaki farklı Aman otellerinde konaklıyorlar, başka otellere gitmiyorlar, çünkü görüntü ve gürültü kirliliği istemiyorlar. Aman’ın Türkiye’ye gelmesi çok önemli bir adım. Tamam, şimdiye kadar Türkiye’ye gelen birçok önemli lüks zincir oldu ama Aman bunların içinde en butik olanı. Yüksek gelirli turistin kendi özel alanında, turist muamelesi görmeden tatil yapabileceği bir seçenek de var artık.
Zelfa Olivier ikna etti
Peki ama Demir koyunu korumak için her şeyi yapan aile, nasıl oldu da Aman’ın gelmesine ikna oldu. Emine ve Mehmet Öğün’ü karşımda bulunca sordum; “Size şimdiye kadar birçok teklif geldi, kabul etmediniz, Aman’la nasıl bir araya gelmeyi kabul ettiniz?” diye. Aslında 14 yıldır konuşuyorlarmış. Emine Öğün anlattı, 1998 yazında bir gün telefonu çalmış, arayan Ali Güreli. “Sizin koyun önünden geçiyoruz, yanımda Zelfa Olivier (Sir Laurence Olivier’in Türk gelini) var, Aman Resorts için uygun olacağını düşünüyor, sizinle konuşmak istiyor” demiş. “O zamanlar Aman’ı tanımıyordum” diyor Emine Öğün. Önce Zelfa Olivier’le sonra Aman Resorts’un kurucusu Adrian Zecha’yla tanışmışlar. Endonezyalı otel sahibi Zecha, Phuket’te yazlık ev yapmak için arsa bakarken gördüğü arazide ilk Aman’ı, Amanpuri’yi açıyor. Zecha, Amanpuri’yi açarken bankalar kredi vermemiş, hatta herkes, “Batacaksınız, 40 odalı otel mi olur?” demiş ama şimdi Amanrüya’yla birlikte tam 28 Aman Resorts oldu. Bundan sonra da başta Fas ve Venedik’te olmak üzere yeni Amanlar geliyor.
Aman’ın farkı: Doğa ve kültüre sahip çıkması
Amanlar’ın özelliği her otelin farklı olması, bulunduğun yerine doğasına ve kültürüne sahip çıkması. Hatta bu yüzden çevredeki tarihi yerlere de geziler düzenliyorlar. Aman’ın felsefesiyle Demir’in felsefesi hemen örtüşmüş. Bu arada Aman, Sanskritçe’de huzur ve barış demek. Daha sonra izin alma süreci başlamış. O sırada Hüsnü Özyeğin’in projeye yatırım yapması bekleniyormuş, ancak daha sonra Özyeğin vazgeçince yeni bir yatırımcı aranmış ve Fibula Mücevher’in sahibi Öztürk Şerefoğlu böylece projeye katılmış. Emine ve Mehmet Öğün’ün tek şartıysa projeyi ve inşaatı kendileri üstlenmek istemeleri olmuş. Projeyi her bir zeytin ağacının yerine göre hazırlamışlar. Tek bir ağacın bile kesilmemesi için ellerinden geleni yapmışlar. Zaten detaylara ne kadar önem verdiklerini kendileriyle Amanrüya’yı gezerken görüyorum. Her bir ağacın, bitkinin hikayesi var onlar için. Bir yanda çam, bir yanda zeytin ağacı var, bir bakıyorsunuz bahçeye kekik de, lavanta da dikmişler. Her yer mis gibi kokuyor. Emine Öğün “Buraya gelen doğayı keşfetmeli, uzun yürüyüşlere çıkmalı” diye boşuna demiyor.