Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İskoçya ilginç bir ülke. O kadar sakin ki, herhangi bir İstanbullu burada en fazla üç gün dayanabilir. Dördüncü gün ya bileklerini keser, ya da uçar kaçar.
Banu Birkan benim tanıdığım en komik ve en yerinde tespit yapan kadınlardan biri. İskoçya için diyor ki, “Doğanın kıyak geçtiği ülke.” Gerçekten de öyle. Her yer yemyeşil. Koyunlar bile yerlerinden kımıldamadan bir o taraftan bir öbür taraftan otluyor. Hava buz gibi, koyunların bile üzerinde üşümemeleri için elbiseleri var. Düşünün artık nasıl soğuk olduğunu.

Haberin Devamı

14 saatlik yolculuk
Sabah 06.00’da evden çıktık, akşam 20.00’de, yani tam 14 saat sonra İskoçya’da Aberdeen Havaalanı’na indik. Sonra da Keith bölgesindeki Linn House’a ulaştık. Linn House, Chivas Regal’in özel misafirhanesi. En eski ve geleneksel damıtım tesislerinin hemen yanıbaşında. Aralarında bir dere var, bakmayın Isle diye yazıldığına, bildiğimiz Ayla deresi işte. Ağaçların arasından akan dereye ve cottage ile şato arasındaki Linn House’a bakınca kendinizi bir masalda gibi hissediyorsunuz.
Linn House, 12 yatak odalı bir şatocuk. Şömineli salonları, kütüphanesi, şövalye masalarını andıran upuzun bir yemek masası var. Burası bir otel olmadığı için hemen adapte oluyor, kendinizi bir aile büyüğünün evinde gibi hissediyorsunuz. Hatta biz işi iyice ileri götürüp ‘büyük teyzenin evi’ diye aramızda eğleniyoruz. TV dizilerindeki gibi bir halimiz var.
Tabii böyle eğlenirken henüz Linn House’daki hayalet efsanesinden haberdar değiliz. Bir rivayete göre şatonun eski sahibi İspanyol bir kadın buradaki odasında vefat etmiş. Şatoyu çok sevdiği için ruhunun Linn House’u terk etmediği söyleniyor. Ayrıca şatonun girişinde yer alan bir tabloda İspanyol
kadının yüzü bulut şeklinde resmedilmiş.
Neyse ki Linn House’daki ilk geceden sonra öğreniyoruz bunları. Burada odalar kilitlenmiyor, mutfağa sık sık girilip çıkılıyor. Şömine karşısında viski içilip after eight çikolata yeniliyor. Tabii bu arada
Tom gayda çalıyor.

İSKOÇYA’DAN NOTLAR - 1

Erkekler kilt giyiyor. Hayatlarında ilk defa etek giydiklerini anlatırken onlara sık sık ‘Etekle nasıl usturuplu oturulur 101’ dersi vermemiz gerekiyor. Gerçi İskoçlar bu konuda rahat. Onlara kilt milt vız geliyor.
Kadınların işi daha kolay, elbiselerin üstüne birer İskoç şalı geçiriyoruz. Kırmızı, yeşil renk seçenekleri var. Kırmızı daha çok rağbet görüyor. Bu arada dikkatimden kaçmıyor, biz hepimiz kırmızıları takmışız, bir tek Melis Alphan yeşil şal takıyor. Demek ki bundan sonra biz de yeşil takacağız.

Haberin Devamı

Bana Haggis demeyin!
Beni en çok korkutan geleneksel İskoç yemeği. Daha önce Edinburgh yakınındaki Dundas Şatosu’nda bir İskoç yemeği tecrübem olmuştu. İşte o zaman Haggis ile tanışmıştım. Haggis, İskoçların geleneksel
yemeği, bağırsağa doldurulmuş
bilimum sakatattan oluşuyor. Bizim mumbar dolmasına benzediğini söyleyenler yanılıyor. Bu feci bir şey, bence kesinlikle yenilebilir değil. Ama saygısızlık olmasın diye yermiş gibi yapıyorum. Haggis’in yanında minik taslarda viski fondip yapılıyor. Hatta Chivas Regal’in marka elçisi “Zaten bu yemek viskisiz gitmez” diyor. Bence de haklı. Minik taslardaki viskiyi fondipledikten sonra başınızın üstünde ters çeviriyorsunuz. Bir damla bile
kalmaması lazım. Adet böyle.

Haberin Devamı

İçkileriyle övünüyorlar
Yemekte konular belli, İskoçya ve tabii viski. İşte bazı ülkelerin ana gelir kaynağı olarak görülüyor, el üstünde tutuluyor, bizde de tam da bugünlerde yasak üstüne yasak geliyor. Türkiye’de yasaklar konuşulurken biz İskoçya’da viski damıtım tesislerindeyiz. Tam ironik bir durum. İşte güzel olan da bu. Hem onu hem bunu yapabilmek. İsteyenin istediğini yapabilmesi önemli olan.
Haggis travmasından sonra şömineli salonlardan birine geçiyoruz, burada kızlı erkekli bir grup öğrenci keman çalıyor, şarkı söylüyor, dans ediyor. Aralarında 45 cm. tabii ki yok. Yüzlerinde de müthiş bir huzur ve mutluluk var.
14 saatlik yolun etkisiyle geceyi erken bitiriyoruz. Sabah erkenden Chivas Regal’in Strathisla Damıtımevi’ni gezeceğiz. Devamı
çarşamba’ya...

Günün özlü sözü

‘İskoçlar der ki; viskide buz gerekli olsaydı biz koyardık...’