Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sabah 09.30’da Chivas’ın Strathisla tesislerini gezmeye başlıyoruz. Burada üretilen Strathisla, Speyside bölgesinin en önemli malt viskilerinden biri. Speyside bölgesinin özelliği çiçek, meyve ve bal aromasının hakim olması.
Chivas, malt ve tahıl viskilerin harmanlanmasından ortaya çıkıyor. Önce arpadan nasıl viski yapıldığına kadar olan süreci görüyoruz. Daha içeri bile girmeden havada ağır bir koku var. Fokur fokur köpüren viski kazanlarının arasında geziyoruz.

Gece hayatının aradığı formül
Daha fıçılanmamış, beyaz bir sıvının nasıl çabuk sarhoş ettiğini, ama etkisinin çabuk geçtiğini ve hiç geceden kalma hali bırakmadığını öğreniyoruz. Yüzde 66.5 alkol oranı olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Çalışanlar günde üç bardak içiyormuş bu sıvıdan ama bir şey olmuyormuş. “Ee, niye o zaman bu sıvı satılmıyor?” diyecek oluyoruz. Klasik bir İskoç yanıtı alıyoruz, “Çünkü o viski değil. Ayrıca viski sarhoş olmak için içilmez.”
Viski denebilmesi için en az 3 yıl fıçılarda bekletilmesi gerekiyor.
Biz de tam Türk mantığıyla “Olsun, bu da başka isimle pazarlansa kesin tutar” diye kendi aramızda konuşuyoruz. Melis Alphan “İşte gece hayatının aradığı formül” diyor. Ama İskoçlarla viski konusunda şakalaşmamak lazım, bu tür şakaları doğrusu pek kaldıramıyorlar. O yüzden konuyu çabuk toparlıyoruz.
Tadım daha doğrusu koklamak için beş bardak dizilmiş önümüze. Bu arada saat daha 10.00’a geliyor. Biliyorsunuz, burun çok önemli. Bu işi yapanlar burunlarını sigortalatıyor. Örneğin Chivas’ın başharmancısı Colin Scott, 2 bin farklı aroma ayırt edebiliyor. Tadım yaparken viskiye kendi kadar su eklemek gerekiyor. Su kokuyu daha iyi ortaya çıkarıyor. Çoğunluk 18 yıllık Chivas Regal’e bayılıyor ve sabah da olsa tadımla ziyan etmek yerine fondip yapıyor. Dışarısı o kadar soğuk ki bu iyi bir ısınma şekli.

Haberin Devamı

Yüzde 2’si meleklerin payı
Depoları gezerken meleklerin payını anlatıyor marka elçisi. Fıçılardaki viskilerin her yıl yüzde 2’si buharlaşıp yok oluyor. 6 milyon fıçının yüzde 2’si pek az değil tabii. Ama İskoç tabiriyle meleklerin payı kesiliyor. Yapacak bir şey yok.
Bu arada özel bir bölüme de giriyoruz. Burada Çinli işadamlarının özel viskileri de var. Ayrıca Prince’s Reserve diye Prens William doğduğunda doldurulan 10 fıçı özel viski de var. Artık William evlendiğinde mi, yoksa tahta çıktığında mı şişelenip satışa çıkar, daha belli değil. Yakında görürüz.

Haberin Devamı

İSKOÇYA’DAN NOTLAR - 2
Las Vegas - Londra farkı
İskoçya dönüşü Londra’dayım. Hangi müzikale gidilsin diye aramızda mini bir anket yapılıyor. Sonuçta kimse artık eski müzikalleri izlemek istemiyor.
Cirque du Soleil daha cazip geliyor. ‘Totem’ gösterisi Royal Albert Hall’de. Burası o kadar etkileyici bir sahne -ki kim çıksa iyi durur. Cirque du Soleil’de inanılmaz bir insan gücü görüyorsunuz. Vücutlarda bir gram bile yağ yok. Hafta sonu hem matine, hem suare olduğunu ve tabii ne kadar prova yaptıklarını da düşününce normal bir sonuç.
Cirque du Soleil’i ilk kez izleyenler gerçekten büyüleniyor. Sahnede ışık oyunlarıyla su efekti verilip, suda yüzüyormuş gibi çıkan akrobatlar herkesi heyecanlandırıyor. Ama şöyle de bir gerçek var. Cirque du Soleil’in Las Vegas’taki ‘Ka’ ve özellikle ‘O’ gösterilerinden sonra bu hiçbir şey değil. İşte sahne ve teknolojik imkanlar büyük fark yaratıyor.
Şimdi İstanbul’da Abdi İpekçi Arena’da 18 Şubat’ta başlayacak Cirque du Soleil ‘Saltimbanco’ gösterisini de heyecanla bekliyorum. Ama Londra’daki bile böyleyse, doğrusu bizimkinden çok umutlu değilim.

Haberin Devamı

Dover Street nedir?
Dover Street denince herkesin aklına Londra’nın havalı mağazası geliyor. Nasıl Paris’te Colette varsa, Londra’da Comme des Garçons’un yaratıcısı Japon tasarımcı Rei Kawakubo’nun farklı tasarımcıları buluşturan mağazası Dover Street Market var. Burada satılan markalar arasına girebilmek için büyük markalar da yarışıyor. Örneğin Yves Saint Laurent aynı sokakta kendi mağazası olmasına rağmen bu havalı mağazada yer alabilmek için epey uğraşmış.
Şimdi gelelim beni asıl şaşırtan Dover Street’e. Mağazadan değil, restoran ve gece kulübünden bahsediyorum. Mağazayla aynı sokakta bulunmaktan başka hiçbir ilgisi yok. Ortalama bir restoran derken bir saatten sonra müzik coşuyor. Herkes şuursuzca dans etmeye başlıyor. Tabii bu arada hiç tanışmayan insanlar birbirleriyle kaynaşıyor. Biraz bizim Scotch ayarında, ama saat 02.00’den sonraki halini düşünün. Eğer gerçekten kasılmadan eğlenmek istiyorsanız işte Londra’daki doğru adres budur.

Mağazayı bilenlere not:

Kulübün adı sizi korkutmasın.