Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İtiraf etmekten çok hoşlanmasak da hepimizin hayatında beğenmekten utandığı şeyler var. İşte benimkini açıklıyorum: ‘Bugün ne giysem?’

Son zamanlarda edindiğim yeni bir ‘guilty pleasure’ım var. ‘Guilty pleasure’ın Türkçe karşılığı ‘Beğenmekten utandığımız şeyler’. İşte utanarak açıklıyorum, Show TV’deki ‘Bugün ne giysem?’
Bağımlısı oldum. Her zaplamada karşıma çıktığında ekrana kilitleniyorum. Bitene kadar kanal manal değiştiremiyorum.
Dün Sina Koloğlu yazdı, ‘Bugün ne giysem?’in formatı Fransızlar’a satıldı diye. Neyse ki, yarışmayı tek beğenen ben değilim. Tabii bu arada işin içine Fransızlar girince durum karışıyor. Onlara yarışma formatını satarken jüriyi de bizim oluşturacağımızı söyleyip, aralarında Nihat Doğan’ın da olduğu belli isimleri özenle seçsek biraz da olsa intikam almaya başlamış oluruz.
Konuyu dağıtmayalım. ‘Bugün ne giysem?’in amacı Türkiye’nin en şık kadınını seçmek. Ağzım açık izliyorum. Geçen gün bir yarışmacı elbisesinin fiyatını soran jüri üyesi Hakan Akkaya’ya ‘3’ deyiverdi. Hakan Akkaya ‘3 bin TL mi?’ deyince de başını sallayarak onayladı. 100 bin TL ödül ve şöhret uğruna belli ki yarışmacılar kaz gelecek yerden tavuk esirgemiyor. Daha önce gazetelerde okumuşsunuzdur, boşanmak üzere olan bir kadın evdeki kanepeleri satarak yarışma için kendine kıyafet almış, sonra da “Kocam beni yarışma için koltukları sattım diye boşuyor” diye açıklama yapmıştı.
Sadece maddi konular değil beni şaşırtan. Nasıl bir özgüveni var yarışmacıların? Nasıl kendilerini beğeniyorlar ve nasıl jüriyle çene yarıştırıyorlar? Herkesin içine canavar kaçmış gibi.

Haberin Devamı

Bu kadar renkli jüriyi
kimse bulamaz
Yine en büyük iş jüride bitiyor, Ivana Sert’in bozuk Türkçesiyle yerinde yorumları, Hakan Akkaya’nın ‘Ben bilirim’ havası, Uğurkan Erez’in karşısında kötü polis görür görmez iyi polis olması, hepsi programı izlettiren etkenlerden. Ama yine de favorilerim daha önceki jüri üyeleri Nur Yerlitaş ve Barbaros Şansal. Yerlitaş’ın kendine özgü umursamaz tarzı, Şansal’ın iğneli esprileri de yarışmaya damga vurmuştu. Neyse ki yeni bölümlerde eskilerden parçalar da gösteriliyor.
Bizim jüri kadar renkli bir jüriyi bırakın Fransızları, kimse bulamaz. Bu programı böyle izlettiren jürinin ta kendisi. Program formatı satılacaksa bir ‘Bugün ne giysem?’ izleyicisi olarak ‘jürisiyle birlikte olmak kaydıyla’ diye şart koşulmalı derim.

Haberin Devamı

SESS’TEN NiŞANTAŞLILARA MÜJDE

Cumartesi günü ‘Nişantaşı’nda uykusuz her gece’yi yazmıştım. Türkçe kulüp Sess’in gece 24.00’ten sonra başlayıp sabahın erken saatlerine kadar nasıl yeri göğü inlettiğini ve semt sakinlerinin artık güne uykusuzluktan, geceden kalma başladığından söz etmiştim.
Aynı gün Sess adına mekanın ortaklarından Yiğit Doğusoy’dan sevindirici bir email aldım. Buyrunuz...
“İki hafta önce işletmemiz Sess ile ilgili yazdığınız ve haklı olduğunuz yazınız sonrası derhal ses izolasyonu ile ilgili olarak 3 şirket ile görüşülmüş ve en kısa zamanda uygulamayı yapacak şirkete iş verilmiştir. Fakat ses geçirmeyen cam ve doğrama, sipariş üzerine yapıldığı için tarafımıza maksimum 21 gün teslimat süresi verilmiştir. Önümüzdeki hafta bitirilmesi için elimizden gelen her şeyi yapmaktayız. En geç yılbaşı sonrası sizlere verdiğimiz rahatsızlığa son verilecektir. İşletmemiz adına özür diler, iyi günler dileriz.”
Umarım Yiğit Doğusoy’un söylediği gibi bu sorun bir an önce çözülür ve biz gürültüden, Sess’ciler de şikayetlerden kurtulur.
Benim hala anlamadığım yazın düğünleri gece 23.59’da içeri alan, Boğaz’daki nefis mekanlarda ‘ses geçmesin’ diye kalın kadife perdeleri kapattıran, yazlık gece kulüplerine ses yüzünden kapatma cezası bile verenler neden şimdi kış uykusuna yatıyor?