Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Bu insanların hiçbiri sanat eserine bakmaktan keyif alıyor mu? Yoksa gösterişli müzayede salonlarında marka isimlerin çalışmalarını fahiş fiyatlara alıp evlerini, teknelerini dekore etmek ve bakın ne kadar zenginim demekten mi keyif alıyorlar?”

Reklamcılığı kadar sanat galerisi ve koleksiyonuyla da tanınan biri Charles Saatchi. Saatchi, İngiliz Guardian gazetesine günümüzün sanat dünyasını değerlendirmiş. Üç kelimeyle özetlemiş. ‘Vulgar’, ‘Eurotrashy ve ‘Masturbatory’. ‘Sanattan anlamayan ‘Eurotrash’ler bu adi işlerle kendi kendilerini tatmin ediyor’ demiş. İngiliz koleksiyoner, alıcıların ve galericilerin artık iyi sanatçıyı kötü sanatçıdan ayırt edemediklerini de söylemiş. “Sanat, Eurotrash ve oligarkların kendi kendilerini tatmin etmek için yaptıkları bir spor haline geldi. Venedik Bienali de bu insanların havalı partilerde sosyalleşmesi, bir partiden diğerine koşmasından ibaret” demiş. Sonra da “Bu insanların hiçbiri sanat eserine bakmaktan keyif alıyor mu?” diye sormuş. “Yoksa gösterişli müzayede salonlarında hemen farkedilebilen marka isimlerin çalışmalarını fahiş fiyatlara alıp evlerini, teknelerini dekore etmek ve bakın ne kadar zenginim demekten mi keyif alıyorlar?” diye eklemiş.
Damien Hirst ve Tracey Emin gibi sanatçıları herkesten önce destekleyen Saatchi için Louise Wildon gibi bazı sanatçılar “Artık daha çok koleksiyoner olduğu için üzgün” diyor. Ama bazı sanatçıların ve eserlerinin markalaştığını kabul ediyor. “Bazı insanlar Bir Koons, bir de Gucci alayım diyebiliyorlar.”
Saatchi’yi destekleyenler de var. Küratör Norman Rosenthal “Art Basel Miami’deki eserlerin yüzde 95’i yok edilse büyük kayıp olmaz” diyor.
Bu yerden yere vurduğu koleksiyonerlere hâlâ sanat eseri satarak para kazandığı için Saatchi’yi eleştirenler de var, “Onun artık sanat eleştirmenliği zamanı geldi” diye destekleyenler de.
Dün Hasan Bülent Kahraman da “Çağdaş sanatın belkemiği eksik. Eleştirmene yatırım yapılmıyor” diye yazmıştı. Bakarsınız bizim koleksiyonerlerden de Saatchi gibi eleştirmenliğe başlayanlar çıkar.

Haberin Devamı

Seçkin Pirim’in sergisini kaçırmayın!

Haberin Devamı

Tam 10 yıl önce bir tasarım sergisindeki işiyle beni etkilemişti. O zaman adını ilk defa duymuş ve sonra daha da sık duyacağıma emindim. Öyle de oldu. Seçkin Pirim’in yaptığı işleri her zaman sevdim. Bana hep ‘karşımda olsa da daha da baksam’ hissi verdi. Onun başarısını bilen biliyor, başarılı demek bana düşmez. Ama sanat sonuçta kişisel bir şey. Çok başarılı bulunan bir sanatçının işlerini beğenebilirsiniz de hiç beğenmediğiniz de olabilir. Seçkin Pirim’in işlerini her zaman beğeniyorum.
Bugün Borusan Müzik Evi’nde Seçkin Pirim’in heykel sergisinin açılışı var. ‘Disiplin Fabrikası’ adı verilen sergi yarın ziyaretçilere açılacak, 27 Aralık’a kadar görülebilir. Heyecanla bekliyorum. Aynı tarihlerde Pirim’in kağıt çalışmaları da Merkür adlı sanat galerisinde sergilenecek.
Bu arada Marcus Graf’ın Seçkin Pirim’le yaptığı röportaj ve eserlerin değerlendirmesinin olduğu bir kitap da Umur Yayınları tarafından yayınlanacak.

Haberin Devamı
Saatchi yeni koleksiyonerleri beğenmiyor

Emek Sineması yıkılmasın!

Bazı şeyler ısıtılıp ısıtılıp tekrar önümüze konuluyor. “Emek Sineması yıkılmasın!” diye yürüyüşler yapıldı, yazılar yazıldı, yer yerinden oynatıldı. Sonuç: Emek Sineması’na bir şey olmayacak! Sinemaya dokunulmadan bir alışveriş merkezi yapılacak dendi, inandık, sustuk. Ne oldu? Aradan iki yıl geçti. Şimdi yine dönüp dolaşıp aynı yerdeyiz. Sıfır ilerleme. Emek Sineması gibi kalan kaç tane sinema var ki, hala tartışıyoruz, “Yıkılsın mı, yıkılmasın mı?” diye. Zaten artık eşi benzeri kalmamış bir yerden bahsediyoruz. Bari onu koruyalım. Alışveriş merkezi yapacak başka yer mi kalmadı?
Şimdi yine aynı şeyleri söyleyeceğiz, yazacağız, yürüyüşler yapacağız. Sonuç? Korkarım, yine farketmeyecek.

İşlem hatası mı?

13 yaşındaki N.Ç.’ye defalarca tecavüz edenler 4 yıl, Münevver Karabulut’un başını testereyle kesen Cem Garipoğlu 24 yıl ceza aldı, sadece 16 yılını cezaevinde geçirecek.
Aziz Yıldırım için ise 50 ile 138 yıl arasında ceza isteniyor. Sizce de bir işlem hatası yok mu burada?