Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

THY ve rötar sık sık aynı cümle içinde kullanılıyor. Oysa bu THY’den kaynaklanan bir durum değil, diğer havayollarıyla uçtuğunuzda da durum değişmiyor. İstanbul uçuşlarında rötarın sorumlusu, Atatürk Havalimanı

SEZONU RÖTARLARLA AÇTIK

Hafta sonu Bodrum sezonunu açtım. Kolay olmadı. Önce sabah 07.00’den başka bir uçak saati arandı tarandı. Baktım THY henüz sezonu açmamış, Bodrum uçuşlarının sayısını henüz artırmamış, bunun üzerine Atlasjet’de karar kılındı. Bu arada Atlasjet’in ‘Biz ikinciyiz, daha çok çalışıyoruz’ kampanyası ne kadar sevimli olsa da fazlasıyla Avis’in reklamlarını hatırlatıyor. Esinlenmede son nokta deyip devam edelim.
Herkes hemfikirdi, “Atlasjet tam vaktinde kalkıyor, hiç rötar olmuyor” diyordu. Nedense rötar ve THY sık sık aynı cümle içinde kullanılmaya başlanmıştı. Hatta pazar akşamı Bodrum-İstanbul dönüşünü beklerken Twitter’da rötar şikayetleri coşmuş durumdaydı. Beyrut’tan Bodrum’a yurt dışından yurt içinden havaalanlarında herkes rötardan şikayet ediyor, sonuna da ‘THY, We are globally yours’a laf ediliyordu. Herkes ‘THY mi? Yours’ (Ben almayayım, sen al) diyecek ruh halindeydi. Oysa rötarların ne THY’yle, ne Atlasjet’le ilgisi vardı. Havayollarından kaynaklanan bir şey değildi.

Haberin Devamı

Atatürk Havalimanı artık yetmiyor
İstanbul uçuşlarında rötarların artık tek bir nedeni var, o da Atatürk Havalimanı artık bize yetmiyor. Kapasitesi artırılmalı, yeni pist eklenmeli, bunlar mümkün değilse de bazı uçuşlar Sabiha Gökçen’e yönlendirilmeli. Yoksa olan bize oluyor. Zaten iç hatlarda 1, dış hatlarda 2 saat önceden havaalanında oluyoruz, havaalanına gitmek için yolda bir saati gözden çıkarıyoruz. Derken uçağa binmeden rötar anonsu yapılıyor. Ya da tam vaktinde uçağa bindim diye sevinirken birden pilottan anons geliyor, “Kalkışta 53’üncü sıradayız. 1 saat rötarımız olacak.” Uçağın içinde balık istifi şeklinde otururken bu rötar bünyeye fazla geliyor ister istemez. Zaten sonrasının da garantisi yok.
Bu arada motor çalışıyor, yakıt masrafı yapılıyor, doğaya zararı da cabası. Sonra da bir bakıyoruz iç hat uçuşlarına zam gelmiş. Bu arada 50 dakikalık İstanbul-Bodrum uçuşu için arabada ve uçakta geçirdiğiniz süreye rötarı ekleyin. Bir de kalkışta ve inişte körüğe yanaşılmadığı için nefes almak imkansızlaşana kadar otobüslerde bekleme durumunu ekleyin, hesaplayın. Buna şimdi 1 Nisan itibariyle İç Hatlar’da da uygulanmaya başlayan sıvı yasağı nedeniyle güvenlikten geçerken inatla suyunu bırakmak istemeyenler, bu yasağın saçmalığını güvenlik görevlileriyle uzun uzun tartışanlar da eklendi.

Haberin Devamı

Dönüşte trafiğe takılıyoruz
Sonuç, gitmek istediğiniz yere uçakla da arabayla ya da otobüsle gideceğiniz sürede varıyorsunuz artık. Eskiden cuma-pazar Bodrum’a, Çeşme’ye gidenler olurdu. Şimdi bu kadar beklemeyle inanın gittiğinize değmiyor.
Dönüşte, yine İstanbul trafiğine takılıyoruz. Belki hava şartlarının da etkisi var, “İstanbul’da bir pist kapanmış” diye konuşanlar var. İstanbul’dan uçağın gelmesini bekliyoruz. Bu arada Bodrum Muğla-Milas Havalimanı neyse ki büyüyor. İnşaatı izlemekten başka yapacak bir şey yok. Bir de Elite Card’ı olmasına rağmen THY’yle uçmadığı için havalimanındaki CIP Lounge’a girmek isteyip de giremeyenleri izliyorum. Herkesin siniri burnunda. İki günlük Bodrum tatili de ister istemez kabusa dönüşmüş durumda.

Haberin Devamı

Turistlere nasıl anlatacağız?
Hadi önemli değil, biz her şeye alışıyoruz. Ama turistler ne yapsın? Zaten tatil yerlerine yurt dışından az sayıda uçuş var. Gelecek turist İstanbul’da aktarma yapmak zorunda kalıyor. Bu kadar rötarlı bir havaalanını turistlere ‘Ama bakın, pırıl pırıl bir alan , dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir lounge’umuz da var, Do&Co’nun yemekleri de müthiş’ diye anlatmak durumu kurtarmaya yeter mi? Gerçekten güzel bir havalimanımız var, ama kapasitesi acilen artırılmalı ya da başka bir çözüm bulunmalı. Not: Bodrum’a gidiş sebebim Amanrüya’yı keşfetmekti. Amanrüya nedir, nasıldır, hafta sonu burada.