Herkesin doktoru kendine

İyi biri olduğum söylenirse de artık inanmı-yorum. Ya kötü biriyim ya da birileri vudu büyüsü yapıyor. Ne zaman hayatım 'yalnız kovboy Red Kit' hattına girse, sıhhatimle ilgili olumsuz gelişmeler oluyor. Bu kez de öyle oldu

Haberin Devamı

Herkesin doktoru kendine

Bir kere daha anladım ki; ülke insanının bilimle kurduğu ilişki, ay tutulmasında teneke çalma seviyesinden ancak bir, hadi diyelim iki çıt üzerinde.

Doktor arkadaşım Hakan beni bir haftadan fazla süredir seke seke yürütene, tuvalete gitmeyi bir ıstıraba dönüştüren bel bölgesi ağrısının bir tür 'siyatik' olduğunu tespit etti. Ağrı geçmeyince de tuhaf sesler çıkaran ve adının tomografi olduğu söylenen bir cihazın içine yatırdı beni. Alet de benzer şeyler söyledi. Acı hafiflese de halen devam ediyor lakin esas söyleyeceğim bu süreçte memleket insanı aklına dair çok şey öğrendiğim.
Bir kere tanıdığım hemen herkesin bu konuda bir fikri vardı. Ya kendileri ya çok yakınında birileri daha ağır bir bel bölgesi sorunu yaşamıştı. Haliyle hemen hepsinin İstanbul'un muhtelif bölgelerinde bu konuda engin bilgilerle donanmış bir tanıdık doktoru vardı. Bu doktor öyle bir doktordu ki neredeyse 'ölüyü diriltiyordu.' Onlara göre benim doktor, bu konuda cahil değilse de yetkin değildi belli ki. Öyle ya, ağrı bir haftadan fazla sürmüştü. Benim mutlaka o arkadaşın doktoruna gitmem gerekiyordu. Çünkü hiçbir zaman bir doktora güvenilemezdi. Mutlaka bir ya da bir kaç doktora görünmek gerekiyordu.
Bir kere daha anladım ki, ülkede kafalar her konuda olduğu gibi bilim konusunda da karmakarışık. Şöyle ki, işi meyhanecilik olan bir arkadaşım dahi, "Sen doktorundan filmleri al. Bir de bizim müşterilerden Profesör Cabbar abi var, ona gösterelim. Bu konuda bir numara" bile dedi. Kendisine, taşralı ve ezgin bir karaktere sahip olduğumu, gittiğim doktorun arkadaşım olduğunu, filmleri istemenin onun onca yıllık öğrenimine ve deneyime ayıp olacağını, bunun yan meyhaneden meze getirtmek gibi bir şey olduğunu söyledimse de "Bırak bu işleri al şu filmleri" sitemiyle konuşma tamamlandı.
Ülke insanının bilimle kurduğu ilişkinin ay tutulmasında teneke çalma seviyesinin bir, hadi diyelim iki çıt üzerinde olduğunu bir kez daha anladım. Belim daha iyi, süreç tam da doktor Hakan'ın tespit ettiği gibi ilerliyor ve doktorlara Allah sabır versin demek istiyorum.


Uyma abi sen elin 'Yaban'ına
Herkesin doktoru kendine
Ben Kadir İnanır, Tarık Akan filmleriyle büyüdüm. Siyasal olarak Tarık'a -izleyici için artistin soyadı makbul değildir-, ruh olarak Kadir Abi'ye yakınım. Kadir Abi'nin politize etmeksizin yarattığı politik tipleri her zaman Tarık'ın politize tiplerine tercih ettim. O nedenle Kadir Abi'nin bendeki yeri ayrıdır. Ne var ki, şu reklam filmindeki 'Yaban' ile karşılaşma sahnesi içime sinmedi. İsterdim ki, senaryayo göz atıp yazarlara, "Ya arkadaşlar karşımızdaki genç arkadaş çok yetenekli, bizim de durumumuz malum. Şu senaryoyu gözden geçirsek hem benim dışarıda yarattığım algıya uyan hem gencin şahane tiplemesini tamamlayan daha yaratıcı bir şey yapsak daha mı iyi olur acaba?" diyebilseydi. Evet şu hayatta hepimizin çeşitli nedenlerle paraya ihtiyacı var ne yazık ki, biliyorum, ama daha iyi bir şey yapacak aklımız, niyetimiz ve cesaretimiz de var diye düşünüyorum.