Cadde 'Egomu susturmayı öğrendim'

'Egomu susturmayı öğrendim'

15.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Oynadığı projelerle Türkiye’nin yanı sıra yurt dışında da tanınan Hazal Türesan, “Bazen egonun çok konuştuğu zamanlar oluyor, susturmayı öğrendim” dedi.

Egomu susturmayı öğrendim

Hazal Türesan, ‘Bana Bir Aşk Şarkısı Söyle’ filmiyle vizyonda... Türkiye-İran ortak yapımı projede tutkulu bir kadını canlandıran oyuncu, “Duyguları yaşayınca dilin hiçbir önemi kalmıyor” diyor. “Şöhret, para pul bunların hepsi gelip geçici şeyler” diyen Türesan’la yeni projesini, sektörü ve gençlerin oyunculuğa bakışını konuştuk.
Projede sizi çeken ne oldu?
Türk-İran ortak yapımı bir film. Oynadığım diziler yurt dışına satıldığı için orada beni izleyip, beğendikleri için yer almamı istemişler. Başka dillerde konuşuyoruz ama demek ki bir biçimde aynı duygularla empati kurabiliyoruz. O yüzden bir İran filmi olması kabul etmemin büyük paydasını oluşturuyor. Bir de karakteri çok sevdim.
Canlandırdığınız Ayla nasıl biri?
Hayatta kimsenin gerçekten salt kötü olduğuna inanmak istemeyenlerdenim. Mutlaka herkesin onarılacak bir yolu vardır. O yüzden Ayla için iyi ya da kötü demeyeceğim. Fazla yarası var, çok didinmiş gerçekten tırnaklarıyla kazımış, bu herkes için etkileyicidir.
Çekimler nasıl geçti?
Yönetmenimiz Türkçe bilmiyordu. Koca bir ekip vardı arkamızda, Türkçe ve Farsça bilenler...
Biz Farsça bilmiyoruz, bir yerden sonra çevirmenlerimizi dinlemediğimizi fark ettim çünkü sahnenin duygusu o kadar açık ki, ben de duygumu yaşayıp oynuyordum. Hisleri yaşayınca dilin hiçbir önemi kalmıyor.
Yurt dışında tanınmak ve sevilmek nasıl hissettiriyor?
‘Kara Para Aşk’ o kadar ülkeye satıldı ki, çok fazla insan tanıyor. Tabii ki bu mutluluk verici bir şey.
Oyuncular bazen şöhret ve egolarını kontrol etmekte zorlanır. Siz bu durumla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Bazen çıldırabiliriz, biz de insanız. Bazen egonun çok konuştuğu zamanlar oluyor, susturmayı öğrendim.
Sürekli kötü karakterleri oynamanız bir tesadüf mü?
Projeyi seçerken kötü ya da iyi diye bakmıyorum. Bir karakter sadece kötü diye kabul etmiyorum, çok yönlü olması gerekiyor. Kötü rol doğru oynanırsa akılda kalabiliyor, seyircinin empati kurması her şeyden önemli.
Sinema mı dizi oyunculuğu mu sizin için daha tatmin edici?
Dizide uzun saatler çalıştığımız oluyor, yoruluyoruz ve tatil zamanlarımızı bilmiyoruz. Sinema filminde bir takvim var, buna uyuluyor ve devam ediyor. Günün sonunda sinema tabii ki çok kıymetli, o hep orada duracak. Dizi ya da sinema oyunculuğu diye ayırmıyorum.
Sokakta nasıl tepkiler geliyor, ilginç anılarınız var mı?
İzmirliyim, sokakta birini gördüğüm zaman ona gülümsemem çok normal. Ankara’da okuyup, İstanbul’a geldiğim zaman bunu bıraktım çünkü biri gülümsediğimde peşime takılmıştı.
Demet Evgar’la benzediğiniz yorumları için ne söylemek istersiniz?
Benim için hiç rahatsız edici bir durum değil. Bir fotoğrafta çok benziyoruz. Yan yana gelirsek hemen fotoğraf çektireceğim.

‘Şöhret geçici şey’

Egomu susturmayı öğrendim
Ozan Güven’in, “Gençler oyunculuğu kolay para kazanmak ve şöhret için seçiyor” sözlerine katılıyor musunuz?
Kolay para kısmına hiç katılmıyorum. Her işin olduğu gibi bu mesleğinde çok zorluğu var. Hiçbir sevdiğinizin iyi ya da kötü gününde yanında olamıyorsunuz, sürekli çalışıyorsunuz ve tek hayatınız set. Paranız varken vaktiniz yok, paranız yokken vaktiniz çok. Şöhret, para ve pul bunların hepsi gelip geçici şeyler. Hepimiz iyi bir standart yakalayıp sonra bunlardan mahrum kalıp, dibe de vurabiliriz.

Oyunculuk yapan gençlere ne tavsiye edersiniz?
Elimden geldiğince kendimi tekrara düşürmemeye çalışıyorum. Eğer eğitim alma şansları varsa çok iyi oyunculuk kursları var. Buralara gidip en azından bu yola çıkacağım ama, “Yeterli miyim?” diye kendilerine sormaları gerekiyor. Ölene kadar bu işi yapacaksam iyi olmak zorundayım.