‘Ferrari’sini Satan Bilge’ ve ‘Sır-The Secret’ gibi sıkıcı, bayık, üstten bakan kişisel gelişim kitaplarını unutun. Şimdi bahsedeceğim iki kitap hem nitelikli ipuçları veriyor, hem de çok güldürüyor!

Ne zaman kişisel gelişim kitabı okuyan birini görsem, mutlaka yanına gidip dırdır etmeye başlarım. “Aman böyle şeyler okunur mu, vaktinizi bunlarla harcamayın!” diye çok kişinin başına ekşimişimdir. Ama artık önyargılı yaklaşmak yok! Bundan üç gün önce elime öyle bir kitap geçti ki, bütün fikirlerimi yıkıp geçti. İlk bakışta dikkatimi çekmesinin iki sebebi var: Birincisi, bu kitabın bir adı yok. İkincisi de, kapağında sadece ayna var. Okuyucu kitaba bakınca kendisini görsün, kendi istediği adı koysun diye düşünmüşler. Neyse ki bir yazarı ve bir yayınevi var da, az çok tarif edebileceğim: Aykut Oğut yazmış, Dharma Yayınları basmış.

Haberin Devamı

Çok cefa çekmiş, şimdi sefasını sürüyor

Yazar Aykut Oğut, alışılageldiği üzere kendisini bir ‘yaşam koçu’ olarak tanımlıyor. Ama tüm ‘evrenin gizli mesajını veriyorum’cular gibi harika bir hayatı yok! Yani tuzu kuru değil. Zamanında türlü türlü felaketle mücadele etmiş. Annesini, babasını ve bir gözünü kaybetmiş, hapse girmiş, alkolik olmuş, parasızlıktan sokaklarda yaşamış... Anlayacağınız hayatta tutunabileceği tek dal kalmamış. Sonrasını kendisinden dinleyelim: “...Günün birinde anladım ki meğer o yaşadıklarımın hiçbirine gerek yokmuş. Zannettim ki hayat zor olmak zorunda ve ben mücadele etmeliyim. Bir gün durdum, etrafımda iyi durumda olan insanlara bakıp dedim ki, ‘Bütün zorlukları ben çektim. Bunlar, bana olmalıydı.’ Bir yerde yanlış yapıyordum ve onun ne olduğunu işte bu size anlattıklarım sayesinde buldum.” (24.04.2011 Akşam Pazar, Gülay Altan röportajı)

Ne anlatıyor?

Ben Aykut Oğut’u daha önce tanımıyordum ama bu isimsiz kitabında anlattıkları çok ilgimi çekti. Hem çok samimi buldum, hem de okurken epey güldüm. Sonra da gittim, daha önce yazdığı ‘Evrenden Torpilim Var’ kitabını edindim. Bu da çok samimi, matrak, rahat okunabilen ve siz inanmasanız bile verdiği ipuçlarıyla bilinçaltınızı etkileyebilen bir kitap. Zaten o kadar çok okunmuş, o kadar çok kişiyi etkilemiş ki; tam 100 baskı yapmış! Bu devirde hiçbir kitap kolay kolay bu baskı sayısına ulaşamaz...

Haberin Devamı

“Rampaların ustasıyım, egonun hastasıyım”

Aynalı ve isimsiz kitabın çok komik başlıkları var. Sırf gülmek için bile okuyabilirsiniz. “Kızım sana söylüyorum ama gelin sen de salak çıktın”, “Rampaların ustasıyım, egonun hastasıyım”, “Anaa bu nasıl yaşam koçu ayol? Kıçından ışık çıkmıyo!” gibi bölümler arasında sörf yapmanızı tavsiye ediyorum. Hem iyi vakit geçirirsiniz; hem de istediğiniz her şeye ulaşabilecek gücü bulabilirsiniz belki; kimbilir...

BAYILDIM

*Kitapyurdu.com’un yeni iPhone uygulamasına...
* ‘İlahi Komedya’ üçlemesini yarı fiyatına indiren (40 TL’den 20 TL’ye) İdefix’e...
* Asmalımescit’teki Nar Pera’nın playlist’ine...

SIKILDIM

*Müzik dinlemek için youtube kullananlardan...
* Altı kez aramama rağmen hâlâ bağlantı problemimi çözemeyen TTNET Adsl’den...
* Zaten sayıları az olan kaliteli dergilerin kapanmasından.... (Yeni kurban NTV Bilim.)

HASTASIYIZ

“Sanatçı diye ortalıkta dolaşanların hepsi i..edir. Şimdi ben kendime sanatçı diyeyim de i..e mi olayım? Ben bunlarla uğraşamam. Vaktim yok, işim gücüm var.”
Ara Güler

Bu Hafta Ne Yapsak?

Pazartesi: Haftanın ilk günü bir şey yapılmaz. Survivor izlenir.
Salı: Fazıl Say, Liszt’in doğumunun 200’üncü yılı için resital veriyor. CRR Konser Salonu’nda, 20.00’de. Programda sadece Liszt değil, Bach ve Schubert de var.
Çarşamba: Hava bugün 26 dereceyi görecek diyorlar. Eğer gerçekten öyle olursa kutlamak şart. 2-3 dostla ada sezonunu açın. Akşamüstü Burgazada’daki Kalpazankaya Restaurant’a gidip bol şenlikli bir rakı-balık masası kurdurun.
Perşembe: Bülent Ortaçgil’in son albümü ‘Sen’ o kadar etkileyici ki, bazı şarkılar bende takıntı oluşturdu. Mesela bazen ‘Ayrıntılar’ aklıma düşüyor, o an hemen dinlemek istiyorum. Bu akşam 19.30’da Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Albert Long Hall’da bir de canlı dinlemeli.
Cuma: İlla her müzik türünden bir ‘baba’ çıkaracaksak, bence fantazi müziğin babası Selami Şahin’dir. Bugün önce Selami ‘baba’, sonra Deniz Seki, Günay Restaurant’ta sahne alacak. Dertli bünyeler kaçırmasın.
Cumartesi: Muhtemelen gerçek yaz mevsiminin ilk hafta sonu olduğu için, E-5 üzerindeki minik çimenlikler dahil, İstanbul’un her metrekaresi dolup taşacak. Bu yüzden akşam bir şey yapılmaz. Derbi filan yok mu? Maç izleyin. Olmadı balkonspor takılın. Bira, pizza, çerez, manita, güzel arkadaşlar...
Pazar: İşte asıl derbi: Anneler Günü. En güzel hediye, anneyi Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki Candan Erçetin konserine götürmek... Hem de saat 16.00’da başlıyor. Vakitlice gidip dönersiniz.

Haberin Devamı